Takip Et
  • 30 Nisan 2016, Cumartesi

Gündemi değiştiremeyen ama ortalığı karıştıran sözler

Geçen hafta Türkiye’nin siyaset dünyasına damgasına vuran sözler laf edildi. Bunları ifadelendiren kişi ise TBMM’nin yeni başkanı İsmail Kahramanoğlu idi. Bildiğiniz gibi anayasa değişiklikleri ile ilgili laiklik konusunda Sayın Başkan geniş kapsamlı bir demeç verdi. Bu beyanat ortalığı karıştırdı. Bütün sosyal zeminlerde bu sözler üzerine çeşitli yorumlar yapıldı.

Bu siyasi demece çok değişik açılardan bakılabilir. Nereden ve nasıl baktığınız çok önemlidir. Bakan kişilerin, yani demeç verenlerin, konumları ve statüleri çok daha önemlidir. Bana göre usul ve esas açısından olmak üzere ikiye ayırarak bakmak, en isabetli davranış olur. Usul açısından baktığınız zaman şunları söyleyebiliriz; Yeni kurulmuş olan TBMM var ve onun gündeminin birinci sırasında ise yeni bir anayasa yapmak var. Yeni meclisin yapacağı en hayırlı iş, en kısa zamanda en doğru, yeni bir anayasa yaparak, halkın hizmetine sunmasıdır. Zira hala 35 yıl öncesinin, darbeci generallerin yaptığı 60 anayasa maddesi ile günlük yaşantımız belirlenmektedir. Bu görüntü 2016 yılındaki bir Türkiye için bir rezalettir, bir zuldür. Böyle bir hayati ve mukaddes görevi üstlenmiş olan meclisimiz, 5 yıldan beri muhalefetteki 3 partinin basit siyasi hedefleri uğruna yeni bir anayasa yapamamış ve Türkiye bu çirkin görüntüden kurtulamamıştır. Böyle büyük bir görevin hukuken ve ahlaken birinci sorumlusu meclis başkanıdır.

SORUMLULUĞU VAR

Bütün Türkiye kamuoyuna karşı, sorumluluk bilinci içinde olan kişi TBMM başkanıdır. Dolayısıyla böyle bir sorumluluk sahibi başkanın, meclis meseleyi ele almadan herhangi bir konuda şahsi de olsa görüş beyan etmesinin usulen doğru bulmuyorum. Yanlış buluyorum. Konumu itibariyle bu meseleyi en kısa zamanda ve en kısa yoldan nasıl başarılabilecekse bunu başarmak meclis başkanının en büyük hedefi olmalıdır. Üstelik en hassas bir konuda görüş beyan edilmesi de isabetli olmamıştır. Böyle bir sıfata sahip olmayan bir milletvekilinin görüş beyan etmesini asla yanlış bulamam. Ama siz 80 milyona karşı bir sorumluluk almışsanız, adeta bu işlerin bir komisyon başkanı rolü üstlenmişseniz, sizin bu konuda olumlu veya olumsuz görüş beyan etmeniz, ne derece siyasi açıdan doğru olur, bunu demeç vermeden önce düşünmek zorundasınız. Kamuoyundan büyük tepkiler geldikten sonra, 'Bunlar benim şahsi görüşlerim' demekle de meseleden sıyrılamazsınız. Başkanlık sıfatı üzerinizde durduğu sürece, siz her konuda, 'Şahsi görüşüm' diyerek fikir beyan edemezsiniz. Sorumluluk dediğimiz şey çok farklı bir şeydir.

SÖZLERİNE DİKKAT ETMELİ

Geçen dönemlerde meclisimiz bu anayasa değişiklikleriyle ilgili 4 sene boyunca meşgul oldu. Bu işin başında da o zaman usta bir siyasetçi olan, Sayın Cemil Çiçek vardı. Bu 4 sene boyunca TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in böyle şahsi beyanlarını gördünüz mü? Ben hiç görmedim. Gören varsa açıklasın. TBMM başkanı meclisi yönetirken nasıl şahsi yorumları ile yönetmiyorsa, meclisi iç tüzük maddeleri ile yönetiyorsa, anayasa değişikliği gibi hayati bir konuda Sayın Başkan'ın sözlerine çok daha dikkat etmesi gerekir. Başkan konumundaki bir siyasetçi, her konuda şahsi görüşünü söylemek zorunluluğu içerisinde olamaz. Onun olması gereken zorunluluk, bütün partileri harekete geçirerek meclisi anayasa değişikliği konusunda en kısa zamanda hazır hale getirmesidir. Bunu yaptığı sürece bu meselede başarılı olur. Ve Türkiye’ye en güzel hizmeti yapmış olur.

Usul açısından baktığımızda başkanın sözleri isabetli olmadığı kamuoyundaki demeçlerden de anlaşılmaktadır. Esas açısından bakmayı da başka bir yazımda ele almayı düşünüyorum. Çünkü esas açısından doğruluğu veya yanlışlığı, usul noktasından çok daha önemlidir. Usuldeki yanlışlığın faturası topluma yüz gram olarak çıkar, ama esas noktasından yanlışlığı ortaya çıkarsa bunun topluma zararı yüz ton olabilir. Bu da büyük bir toplumsal facia demektir. Tıpkı İslam ülkelerinde şu an yaşanan facialar gibi. TBMM başkanımızdan bundan sonra daha dikkatli ifadeler beklediğimizi ifade ediyor, bu çalışmalarda en kısa yoldan en başarılı anayasaya Türkiye’yi kavuşturmakta kilit rol oynamasını bekliyor ve başarılar diliyorum.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.