Takip Et
  • 14 Mart 2017, Salı

Türkiye'deki referandum oylamasının tam ortasında yer alan Avrupa ülkeleri

Sevgili Aydın Denge Gazetesi okurları,

Beş, altı gündür sadece Türkiye'nin gündemini değil, Avrupa ve dünyanın gündemine oturan Avrupa ülkelerinin referandumda 'Evet’in karşısında açıkça tavır alan davranışları oldu. Belki de bu olay, Türkiye'nin başına ilk defa gelen çok enteresan bir durumdur. Bu olayın Türk ve dünya kamuoyunda çok dikkatlice takip edildiğini ümit ediyorum.

Öncelikle olayın ne olduğunu ortaya koyalım. 16 Nisan'da Türkiye'de bir halk oylaması yapılacak bu oylamada 'Evet' tarafını oluşturan, AK Parti'nin bakan ve yöneticileri, Avrupa'da önemli bir seçmen kitlesi olan vatandaşlarımızı ziyaret ederek, bu oylamada 'Evet' oyu vermenin ülke çıkarına olacağı konusunda propaganda çalışması yapmak üzere gidiyor. Buna karşı, Almanya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinin bu 'Evet' propagandasına yönelik engellemeleri ile başladı bu rezalet perdesi. Halbuki bundan önce CHP ve HDP yetkilileri AK Parti'den önce Avrupa’ya gittiler ve 'Hayır' propagandası yaptılar ve hiçbir engelleme ile karşılaşmadılar ama AK Parti bakan düzeyinde çalışmaya başlayınca Avrupa'nın tarihi iğrenç yüzü ortaya çıktı.

 

Her şeyden önce ilk şunu ifade etmek zorundayım, Avrupa Türkiye'de referandum çalışmalarında açıkça safını belli etti. Halbuki bu, Türkiye'nin bir iç seçim çalışması olduğu ortada bulunduğu halde bu Avrupa ülkelerinin yaptığı rezalet şunu hatırlatmıştır, ' Bu referandum sadece bir iç seçim değil aynı zamanda tarihi ve siyasi özelliği olan bir hadisedir''. Dolayısı ile uluslararası dengeler açısından çok önemli Batı'yı fazlasıyla ilgilendiren bir seçimdir. TV'lerde Hollanda'da yaşanan iğrenç ve iğrenç ötesi güvenlik güçlerinin yaptıklarını gördünüz. Benim bu konuyu açmama gerek yok, yalnız bir tek cümle söyleyeceğim, batı medeniyeti emperyalizm ve sömürge esasına göre kurulduğundan dolayı bunların olması son derece alışık olduğumuz görüntülerdir. Avrupa kıt'ası insanlığın ve medeniyetinin katledildiği topraklardır. Tarih kitapları bunu açıkça söylüyor. Sadece son yüzyılda çıkan iki dünya savaşında yüz milyon civarında Avrupalı toprağın altına girdi. Gerekçe sömürgecilikte hisse paylaşımından. Batı, bu iğrenç sömürge yüzünü bir kez daha ortaya çıkarmaya çalışıyor.

 

Peki neden böyle davranıyor bu Avrupa? 15 yıldan beri ekonomisini, sosyal barışını, uluslararası siyasi gücünü düzeltmeye başlayan bu Osmanlı torunları, yönetim rejimini değiştirerek, tarih önünde yeniden şahlanışa geçeceğinin işaretini vermiştir. Batı dünyası bu topraklarda yeni ve güçlü bir Türkiye İmparatorluğu'nun oluşacağı korkusuyla açıkça referandumda taraf olma gereği hissetmiştir. Zira Batı dünyası, kendi iç meselelerinde demokrat ama dış politika siyasetinde ise sömürge canavarlığı üzerine icraat yapar. Bu rezaletler yaşanırken Hollanda’da Avrupa Birliği dediğimiz koalisyon devleti ise bu olay karşısında adeta devenin nalbant dükkanına baktığı gibi bakıyor, hiçbir ses çıkarmıyor. Zira Avrupa Birliği'ni kuran meşhur Jean Monnet adlı devlet adamı ölüm döşeğinde şunu söylemiştir’’ Bizler Avrupa Birliği'ni ekonomi, siyaset ve kültür sıralaması esasına göre götürüp ilerlettik. Eğer bir gün bu dünyaya bir daha gelirsem bu birliği yeniden kurarım ama gelişmesine önce kültür daha sonra siyaset en sonunda da ekonomiye alırım’ ’demişti. Yıllar öncesinde merhum Erbakan hocamız bu Avrupa Birliği için Hristiyan Kulübü lafını söylediği zaman Türkiye’deki derin güçler ve medya, merhum hocamızla dalga geçmişti. Bu açıdan da Erbakan hocamızı rahmetle anıyorum.

Bir açıdan da baktığımız zaman Avrupa’daki referandum rezaletinin yaşanması Türkiye için çok bereketli ve 'Evet’li sonuçlar getirecek gibi gözüküyor. Çünkü Avrupa, bu iğrenç yüzünü göstermeye başladıktan sonra Türkiye’deki ve Avrupa’daki vatandaşlarımız 'Evet'in etrafında kenetlenmeye başladılar. Zira Avrupa’nın hiçbir zaman Türkiye’nin lehine hareket etmeyen ülkeler olduğu açıkça bellidir. Düşünebiliyor musunuz, PKK denilen terör örgütü Avrupa’nın her tarafında 'Hayır' propagandasını rahatlıkla yapabiliyor, oradaki devletlerden destek alıyor, tıpkı silah desteği aldığı gibi bu da aşikharane yapılıyor ama AKP’nin 'Evet' propagandasına ise devlet gücü kullanılarak engel olunuyor. Bundan daha aşağılık bir devlet anlayışı olabilir mi?

İşte tam bu esnada şunu söylüyorum, Bu referandum anayasa değişikliğini aşarak ayrı bir siyasi yöne doğru ilerlemektedir. PKK, FETÖ ve diğer terör örgütlerinin gece gündüz demeden 'Hayır' oyu için çalıştıkları bir dünyada bu terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmemek büyük bir siyasi hedef olmalıdır. Bu açıdan CHP’li vatandaşlarımızın çok duyarlı davranarak rey kullanacaklarına inanıyorum, çünkü bu AKP’nin meselesi değildir. Referandum, her şeyden önce rütbe ile yasamanın yollarının yollarının ayrılması meselesidir. 'Bu yeni rejimden diktatör çıkar' diye konuşanlara şunu söylemekte fayda var’’ Demokratik seçimlerin olduğu hiçbir yerden diktatör türeyemez.’’

Mehmet Ali Acar iletişim No: 05334381716

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.