Takip Et
  • 24 Mayıs 2017, Çarşamba

Yüksek bir mersiye (!) sonucunda dramatik bir hazin...

Sevgili Aydın Denge gazetesi okurları,

Haftaya ülkenin gündemine bomba gibi düşen bir haberle başladık. Kamuoyu, büyük bir şaşkınlık içine girdi.

Olay şöyle imiş: Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ve, 3-5 ilim adamı, 25 Nisan 2013 tarihinde beş ciltlik bir hadis kitabı derleyip yayınlamışlar. Olayın buraya kadar olan kısmında bir tuhaflık yok. Acayiplik bu noktadan sonra başlıyor.

Bu kitabı Pensilvanya'da bulunan Fetullah Gülen adlı bir darbeciye yollamışlar. Prof. Dr. Mehmet Görmez Hoca, bir ön söz yazarak (Fetullah Gülen'e hitaben), göndermiş. Bu ön sözü, virgülüne dokunmadan aşağıda yayınlıyorum:

"Ehli hadisin naçiz bir talebesi olarak, bir grup genç alimle birlikte Resul-u Ekrem'in nübüvvet işkâtından iktibas ile cem, tebvib ve tasnif olarak şerhettiğimiz 'Hadislerle İslam' eserini şahsım da dahil, çağımız İslam nesillerinde büyük emekleri olan zat-ı alilerinin yüksek ittılalına, tenkidatına arz etmekten şerefiyat olduğumu ifade eder, sıhhat, afiyet, uzun ömürler niyazıyla selam, hürmet ve muhabbetleri takdim ederim." 25. 04. 2013 Mehmet Görmez

ÖZ TÜRKÇESİ:

"Hadis alimlerinin aciz bir öğrencisi olarak, bir grup genç alimle birlikte Hazreti Muhammed'in peygamberlik ışık kaynağından çoğaltıp, bölüm bölüm toplamak, düzenleme ve sınıflandırarak açıkladığımız 'Hadislerle İslam' eserini şahsım da dahil, çağımız İslam kuşaklarında büyük emekleri olan yüksek şahsiyetlerinin yüksek görüş belirtmesine eleştirilerine sunmaktan onur duyduğumuzu ifade eder, sıhhat, afiyet ve uzun ömürler duasıyla, selam, hürmet ve saygı ve sevgilerimi takdim ederim."

Ağdalı eski Türkçe ile yazılmış bu ön sözü öz Türkçe'ye tercüme etme zorunluluğu oldu. Burada ilk dikkatimi çeken husus, ileri boyutta ağdalı Türkçe'yle yazılmasının sebebi, bu FETO hocasının konuşmalarında ve yazılımında ağdalı eski Türkçe'yi kullanmasından dolayı olduğunu düşünüyorum. Onun üslubuyla yazılan ön yazı Pensilvanya'daki kişiye kendilerini sempatik gösterme arzusundan kaynaklanmaktadır. Bu da şunu ortaya koyuyor: Bir bilim adamının kişilik zaaflarının ileri boyutta olduğunu gösteriyor. Sizler diğer kitaplarınızda kimsenin anlamadığı bu ağdalı lisanı kullanmıyorsanız, Fetullah Gülen adlı bir din yobazına hitabınızda kullanıyorsanız, bunun ilim adamına yakışmayacak bir ahlaki davranış olduğunu düşünüyorum.

İkinci olarak şunu söylemek isterim ki, bir hadis profesörü, ömrü sadece vaizlikle geçmiş bir kişiye, iltifatlarda bulunarak kitabını gönderiyorsa bu kişinin ilim dünyasındaki durumunun vahametini ortaya koymaktadır.

İLMEN, AHLAKEN, MANEN VE SİYASETEN DOĞRU DEĞİL

Mehmet Görmez Hocamız, Kur'an kursu öğretmenliğinden öteye geçememiş bir kişiye böyle bir mektubu hukuken yazma hakkına sahip olabilir. Ama ilmen, ahlaken, manen ve siyaseten yazması asla doğru bir hareket değildir. Bu korkunç iltifatların yapıldığı insan, asla Fetullah Gülen olamaz.

Cumhuriyet tarihinde yetişmiş muhteşem hadisçileri bu iltifat kahretmiştir. Üzmüştür. Talebeleri de gönül koymuşlardır. Emeklerinin hakkını helal edeceklerini tahmin etmiyorum. Bu iltifatlar, merhum Prof. Dr. Tayyip Okiç, merhum Prof. Dr. Talat Koçyiğit, Prof. Dr. Mehmet Hatipoğlu ve benzeri hocalara yazılmış olsaydı, harika bir olay olurdu.

15 Temmuz'da yüzlerce vatan evladının şehit olma olayında birinci dereceden 'vur' emrini veren bir zavallıya nasıl böyle övgüler yazılabilir? Böyle bir vukuatın sonrasında Prof. Dr. Mehmet Görmez'in ilmen, siyaseten, ahlaken ve diğer kriterlerden dolayı başkanlık makamını yürütmesinin imkansız olduğu acı bir gerçektir. Bu gerçeği en kısa zamanda algılayacağını düşünüyorum.

SON 10 YIL İYİ ARAŞTIRILMALI

Bir de yeri gelmişken siyasi otoriteye şunu teklif etmek istiyorum: Son 10 yılda onlarca ilahiyat fakültesi açıldı. Açıldığı dönemlerde yüksek öğretim kurullarında FETÖ ağırlığı vardı. Bunlar o dönemde o kadar ileriye gittiler ki ilahiyat fakültelerinde felsefe derslerini iptal etme kararı dahi aldılar. O açıdan son 10-12 yılda Pensilvanya'ya gidip icazet alan ilahiyat fakültesi görevlilerinin derin araştırma yapılarak ortaya çıkarılmasının ilim ve ülke menfaati açısından isabetli olacağını düşünüyorum.

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Adil Öksüz'ün ülkemizin başına ne kadar musibet insan olduğunu hepimiz gördük. Hadis hocası etiketini alan bu zavallının uçaklardan bomba atılması talimatı veren azılı bir terörist olduğu ortaya çıktı. Son 10 yılda yapılanların en acı ve en tipik örneği Adil Öksüz'dür.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.