Takip Et
  • 17 Şubat 2017, Cuma

ÇEŞME’DE DRAMATİK İNTİHARIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…..

Geçen hafta İzmir’in Çeşme ilçesinde tatil yapan evli bir çift hayatlarına son verdiler. Günümüzde Türkiye’nin her tarafında çeşitli tarzlarda intiharlar olmakta, fakat bu çiftin birlikte hayatlarına son vermesi ciddi anlamda haber konusu oldu. Günlerce TV ve gazetelerin manşetlerinden inmedi. Çünkü bu intihar vakası diğer binlerce intihar vak'alarından şekil ve içerik açsından çok farklıydı.

Olayı kısaca özetlemeye çalışacağım. 71 yaşında karı koca bir aile, her ikisi de Köy Enstitüsü temelli öğretmen okullarından mezun olmuşlar. Bayan ilkokul öğretmenliği, eşi de bankacı vazifesi yaparak bugünlere ulaşmışlar. Tek çocukları var, onunla da kavgalılar. Dünyevi hiçbir sıkıntıları yok. Kanser hastalığına kapılmış 50 yıllık beraberliklerini noktalamak için Balıkesir Akçay’dan İzmir Çeşme’ye gelerek, birbirlerinden kopamayacaklarını anlayarak, bunu gerekçe yaparak, hayatlarına son vermişler. Yani beyefendinin kanser hastalığı, iki kişinin ruhuyitanı perişan etmiş ki hayatta yaşamanın bir esprisi kalmamış. Böyle bir olayın bireysel yönü üzerinde durmayacağım. Çok üzüldüğümü de ifade ederek bu hadiseyi toplumsal açıdan tarihi ve sosyolojik açıdan açmak istiyorum.

Her şeyden önce şunu kesinlikle belirtmek isterim ki bu olay, Cumhuriyet rejimimizin, milli eğitim dünyasında, eğitim ve öğretim alanında iflası demektir. Çünkü dünyanın hiç bir ülkesinde eğitim ve öğretim, insanın yaradılış gayesini, esprisini, hikmetini dikkat almadan oluşturulamaz. Bütün kutsal dinlerin yaşandığı ülkelerde bu böyledir ve böyle olmak zorundadır. Cumhuriyet Türkiyemizde 1940’lı yıllardan beri Milli Şef İsmet İnönü’den itibaren kurulan Köy Enstitüleri, bir siyasi irade ile kurulmuş, idame ettirilmiş kurumlardır. Köylerden fakir çocukların alınarak Köy Enstitülerinde İslam’a düşman olarak yetiştirilmeleri amacıyla kurulan bu okullar, 1940 sonrasında fonksiyonlarını icra eylemiştir. Bu okullardan çıkan gençlerimize İslam din ve düşüncesi, medeniyet ve ilim düşmanı olarak algılattırılmış ve 40 yıl süren bu çöküş, toplumsal hayatımızı perişan eylemiştir. Bu açıdan tarih önünde bu dramın tek sorumlusu İsmet İnönü ve CHP’dir. 1954 yılında bu tehlikeli gidişi gören Adnan Menderes, Köy Enstitülerini kapatarak çok önemli bir karar vermiştir. Bu kararın oluşumunda katkısı bulunan Tevfk İleri’yi rahmet ve minnetle anıyorum. Ama ne hicran ki Köy Enstitüsü temeline oturan öğretmen okulları da aynı çizgide yürümeye devam etmiştir.

Ademoğlu bu dünyaya geçici bir süre için Allah tarafından gönderilip ve bu geçici dünya hayatındaki fillerinden dolayı ya ebedi cennet hayatı ya da geçici veya ebedi cehennem hayatı ile karşılaşacak. İşte yeryüzündeki devletlere düşen vazife, bu gerçeği dikkate alarak eğitim ve öğretim politikasını tespit etmek zorundadır. İşte siz bu gerçeği dikkate almadan bu aileyi bu şekilde yetiştirirseniz bu kişi aynı zamanda öğretmenlik yaparken binlerce öğrenci yetiştiriyor, tek çocuğu ile kavgalı bir yaşam sürüyor, sonunda elim bir hastalığa kapıldığı zaman çareyi intiharda buluyor.

Bizim hayatımız böyle gelmiş fakat böyle gitmemeli. İşte bunun farkında olan Cumhurbaşkanımızın çırpınışlarının temelinde yatan etken budur. Eğitim ve öğretimimizin temelden değişmesinin esas esprisi budur ve böyle olmak zorundadır. Bu açıdan Cumhurbaşkanımızı yürekten tebrik ediyorum. Ülkemizin milli eğitimini insanın yeryüzündeki varoluş esprisini ve hikmetini dikkate alarak düzenlemenin ülkemiz ve insanımız için en hayırlı gelecek olduğuna inanıyorum. Bunun meyvelerini alarak göreceğiz.

1940’lı yıllarda atılan yanlış eğitim ve öğretim hayatının ne acı ve acıklı olduğunu Çeşme’de yaşayan insanlar gördüğü gibi Çeşme’de hayat süren nebadat ve hayvanlar alemi de şahit oldu. Bunun tarih önünde mesulleri ülkeyi yöneten devlet adamlarıdır. 1940’lı yıllarda atılan hatalı bir milli eğitim politikasının elbette tarihi ve manevi olarak sorumluları, o gün ülkeyi yöneten devlet adamlarıdır. Bugün bunu tersine çevirip insanın yaradılış gayesine uygun bir milli eğitim politikası kurmaya çalışan Cumhurbaşkanımıza yüce mevlam güç, kuvvet, sıhhat versin, onlara bizden selam olsun. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.