Takip Et
  • 20 Aralık 2019, Cuma

GELECEK PARTİSİ KURUCU GENEL BAŞKANI AHMET DAVUTOĞLU’NA DAİR

Değerli arkadaşlar, Ahmet Davutoğlu siyasi partisini nihayet kurdu. Kurulan bu siyasi partinin siyasal yaşamımıza hayırlı olmasını dilerim. Her şeyden önce şunu belirtmeliyim, Türkiye’de 81 milyon memleket evladının siyasi parti kurma hakları vardır, bundan dolayı kınanamaz. 70 yıllık siyasi yaşamımızda çok sayıda partiler kuruldu. Onlardan bir tanesi de Sayın Davutoğlu’nun partisidir. Fakat hocanın kurduğu parti diğer kurulan partilerden çok farklı siyasi ve ahlaki açıdan ayrıcalıkları vardır. Bana göre en büyük farklılığı şunlardır; Davutoğlu ak parti kurulduğu günden 2015 yılının ortalarına kadar etkili ve yetkili icradan zorunlu olmuş bir siyasetçidir. Tam 13 yıl boyunca politikaların belirlenmesinde en etkili kişilerden biri olmuştur. 2015 yılında başbakanlıktan alındıktan sonra muhalif kanala geçmiştir, ve bundan sonrada son 15 yılın icraatları tenkit etmiştir ve sonra gemiyi terk etmiştir. Ak partiye alternatif olma iddiasıyla yeni bir parti kurmuştur, adına da gelecek partisi demiştir. Bu politikacıya sorarlar “siz başbakanlık dahil 13 yıl boyunca partinin çeşitli kademlerinde çalışırken tırnaklarınızı kazıyarak mı bu makamları elde ettiniz, yoksa başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın takdiri ile bu makamlara ulaştınız” bunun cevabını kamu oyu merakla beklemektedir. Bir anket yaptırırsa Sayın Davutoğlu gerçeği öğrenebilir.

Ayrıca Sayın Davutoğlu partisini kurduğu zaman parlamenter rejimin başkanlık rejiminden daha iyi olduğunu söyledi. Sayın Davutoğlu bu makamı niye kabul etti? Davutoğlu bu makamı kabul ettiği zaman Türkiye başkanlık rejimine geçmeye karar vermişti. Bu başkanlık rejimine inanmıyordun da ne için başkanlık rejimini kabul ettin? Bu ahlaki ve siyasi anlamda büyük bir çelişki değil midir? Bu bana göre çok dramatik bir çelişkidir.

70 yıllık demokrasi tarihimizi incelediğimizde şunu görürüz: liderlere muhalif olan partili siyasetçiler icrada görev almamışlar ve bunun sonucunda ayrı bir siyasi bir oluşum içerisine girerek kendi partilerini kurmuşlardır. Bu Demokrat partide, Adalet partisinde ve daha nice partilerde böyle olmuştur. Ahmet Davutoğlu ak parti iktidarının 17 yıllık icraatın da tam 13 yıl önemli siyasi ve idari makamlarda bulunmuştur. Türkiye’nin Suriye yapısının belirlenmesinde baş aktör olarak devreye girmiştir.

Başbakanlık makamından alındıktan sonra ise muhalif olmanın gerekçelerini hukuki, ahlaki ve siyasi açıdan ortaya koyamamıştır. Ak parti iktidarı 17 yıl boyunca tek başına koalisyonsuz ülkeyi yönetmiş, her alanda ülkenin çehresini A dan Z ye değiştirmiştir. Ben bu konulara girecek değilim. Bu değişimi batı dünyasına sorsun değişimi onlardan öğrensin. 17 yılda kalkınma olayını dile getirmeyeceğim, ama bu 17 yılda ak partiyi siyasi haritadan silmek için uluslararası siyonizm ve onun emrinde olan ülkeler ve o ülkelerin piyonları tarafından neler yaşandı maddeler halinde sıralayalım.

1- 17 yıl boyunca bu siyasi hareketin lideri Recep Tayyip Erdoğan tam 50 defa suikast ve benzeri tehlikeli şeylerle karşı karşıya geldi.

2- Mit başkanı Hakan Fidan fetö tarafından tutuklanmak için operasyonlara maruz kaldı. 70 yıl boyunca hiçbir siyasi partinin mit başkanına böyle aşağılık kumpas yapılmamıştır.

3- Ülkede gezi olayları çıkartılarak fetönün destek ve operasyonuyla iktidarı yıkmak amacıyla bu olaylar ortaya çıkmıştır.

4- 17 – 25 Aralıkta başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı tutuklamak amacıyla fetö tarafından operasyonlar düzenlenmiştir.

5- 15 Temmuz 2015 tarihinde Türk silahlı kuvvetlerinin bazı subaylarını devreye sokarak bir darbe teşebbüsüne geçilmiştir. Uluslararası emperyalizm fetöyu kullanarak başlattığı bu teşebbüste 251 şehit ve binlerce gazi verilmiştir.

 

Bütün bu yaşananları Ahmet Davutoğlu gördükten sonra, yaşadıktan sonra hangi vicdanla hangi ahlaki anlayışla partisini kurabiliyor şaşıyorum.

120 yıllık Osmanlının ve türkün tarihini incelemesini tavsiye ederim sayın Davutoğlu’na. Ben inceledim şunları söylüyorum: Osmanlının 31 yıl iktidarda kalan sultanı ikinci Abdülhamit han ile TC’nin 20 yıllık başbakanı ve başkanı R.T.E arasında çok ciddi benzerlikler vardır. Abdülhamit han babadan oğula geçen tahtla iktidar olmuş ama R.T.E demokratik bir biçimde halkın özgür iradesiyle yetkili olmuştur.

İkinci Abdülhamit’i tahtan indirmek için dünya siyonizm’i seferber olmuş ancak 32 yılında başara bilmişlerdir. Bu 31 yıl boyunca çeşitli siyasi düşüncelerden önde gelen isimler muhalif oldular Abdülhamit’e karşı bunların içerisinde İslamcı dünyadan Mehmet Akif Ersoy, Bediüzzaman Sait Nursi ve birkaç İslamcı düşünür vardı. Onların Abdülhamit hana karşı olmaları bu kişilerin hayatlarında yaptıkları büyük hatalar olarak değerlendirildi. Peki sonunda ne oldu? 1908 den sonra yani ikinci Abdülhamit tahtan indirildikten 4 yıl sonra dünyanın göz bebeği ve strateji olan Balkanları kaybettik. 9 yıl sonra ise 60 yıllık koskoca Osmanlı İslam imparatorluğunu kaybettik. İçimizdeki ilimi siyaseti bilmeyen cahiller yüzünden. Günümüzde 20 yıl boyunca milletimizin makus talihi maddi manevi ve ahlaki açıdan değişmektedir. 23’ncü yılında bu iktidarın değişmesine bir gram dahi katkınız olursa tarih önünde bunun hesabını verebilecek misiniz Sayın Davutoğlu? Sizin bu siyasi hareketiniz hiçbir zaman hedeflemeden kuruldu. Tek amacınız milletin göz bebeği olan bu halk devriminin yıkılmasına katkı sağlamaktan başka ne amacı olabilir. 70 yıllık demokrasi tarihimizde kurulan bütün siyasi partiler iktidar olmak amacı ile kuruldu, ama sizin bu kurduğunuz parti iktidar olmak amacı ile kurulmuyor.

Bu arada yeri gelmişken birazda kendimden bahsedeyim. Bu siyasi hareketinin lideri R.T.E ile 32 yıllık ileri boyutta bir hukukum vardır. Bu 32 yıl boyunca kendisi ile siyasi görüşmeler yapmışımdır, bu görüşmelerimden dolayı reisin beni unutmadığına inanıyorum. Bunu da bir zaman diliminde ispatlamıştır Sayın başkan. Benim hayatım siyasetle geçti ve 20 yıllık ak parti iktidarında hiçbir görevim olmadı. Buna rağmen ben 20 yıldan beri bu iktidarın siyasi ve idari hayatımıza hakim olması için gecemi gündüzüme kattım, karşılığında hiçbir şey almadım. Çünkü ben şuna yürekten inanıyorum ki Türkiye’de hak hakim olursa orta doğuya emperyalizmler giremez. Dünyanın en korkunç sömürgeci olan Amerika, İngiltere ve Fransa orta doğuda söz sahibi olamaz. Bu görüntüye bir birey olarak bir gram katkım olursa dünyanın en mutlu insanı olurum. Sayın Davutoğlu’na da olaya bu çerçevede bakmasına tavsiye ederim. Kendisini akli selim düşünceye davet ediyorum.

Son cümlelerim şunlar olacaktır Sayın Davutoğlu’na siyasetin temeli hukuktan ziyade ahlaki esaslara dayanır. Bu cümleden olarak O.R.D Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken AŞK ahlaki kitabında şunları söylüyor; “Ahlaksız siyaset vatan için değildir, insanlık için değildir ve bir zorbaya baş eğdirmek, bütün gafiller sürüsünü bir zalime esir etmek içindir.” Vesselam.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.