Takip Et
  • 12 Aralık 2018, Çarşamba

AYDIN LİSANI İLE SAYIN ABDULLAH GÜL YETTİ GARİ…

Sevgili Aydın Denge Gazetesi okurları, Türkiye mahalli seçimlere giderken her gün Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Mansur Yavaş isimlerini yüzlerce kez duyuyor. Bu liderler 1 aydan beri onlarca toplantı yaptı, aynı zamanda da CHP’nin HDP ile ittifak görüşmeleri de el altından devam ediyor.

Bu kadar görüşmelerin hızla devam ettiği bu süreçte de, sayın Kılıçdaroğlu’nun eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmede basına yansıtıldı. Sayın Gül’ün aynı zamanda da Saadet Partisi Genel Başkanı Temel beyle de görüşme yaptığı ortaya çıktı. İstihbarat kanalıyla bu görüşmeleri tespit eden basın, görüşmeleri kamuoyuna duyurdu. Bundan 5 gün sonra da Abdullah Gül, bu iki görüşmeyi yaptığını kamuoyuna açıkladı ve kabul etti. Sadece dünya meselelerinin ve ülke sorunlarının görüşüldüğünü, seçimle ilgili bir görüşme olmadığını söyledi.

Şimdi bende bu olay üzerine artık dayanamadım, bu yazıyı yazma gereği hissettim. Sayın Abdullah Gül’ün Türkiye seçim sattı mahalline girdiği bir dönemde hangi siyasi mantık ve gerekçelerle CHP Genel Başkanı ile görüşme ihtiyacını hissetmiştir? Siyasette zamanla bir sanat meselesidir. Bugüne kadar 7 sene Cumhurbaşkanlığı yaparken, neden ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu ile memleket meselelerini görüşmediniz de Türkiye seçim sattı sürecine girdiği dönemde mi aklına geldi memleket meselesi? Üstelik 70 yıllık demokrasi geleneğimizde Cumhurbaşkanları ana muhalefet liderleriyle ayda bir defa görüşmeleri geleneksel hale gelmiştir. Siz Cumhurbaşkanı iken size ziyarete gelmeyen ana muhalefet liderini emekliliğinizde üstelik seçim çalışmaları esnasında ziyaret etmenin ne kadar yanlış bir siyasi davranış olabileceğini hiç düşünmediniz mi? veya siyasi danışmanının size uyarmadı mı? Bu ne densiz bir davranıştır. Aynı hatayı 24 Haziran seçimleri öncesinde de yaptı Abdullah Gül ve kamuoyundan, özellikle kendi partisinden çok büyük tepkiler çekerek. Millet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı olmakla ilgili siyasi hedef güden bu davranış akıllardan çıkamadı.

Abdullah Gül, Türkiye’de bir siyasi kurucu lideri değildir. AK Parti’nin kurucu lideri sayın Recep Tayyip Erdoğan ile parti kurup yol arkadaşlığı yapmış bir siyasetçidir. Bu kurucu lider AK Parti iktidarlarında Abdullah Gül’ü sırasıyla Dış İşleri Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı gibi siyasetin maraşallık rütbesi olan makamlara getirdi. Şimdi soruyorum, Abdullah Gül 1991 yılında Refah Partisi Kayseri Milletvekili olduğu zaman her gün rüyasında Cumhurbaşkanı olabileceğini rüyasında görseydi inanır mıydı? Siyasette bu payeleri veren yol arkadaşına Türkiye seçim sattı mahalline girerken hangi gerekçe ile CHP lideri ile görüşebilir. Bu yapılan görüşmenin siyasi ahlak kriterleri ile bağdaşıp bağdaşmadığı bilmiyorlarsa Türkiye’nin ve dünyanın ön büyük ahlak felsefe hocası olan Prof. Dr. Mehmet Aydın’a sorup öğrenebilirler. Üstelik parlamentoda grubu olan İYİ Parti Genel Başkanı ile görüşmeyip de parlamentoda yok olan Saadet Partisi ile görüşmesinin siyasette gerekçesi olamaz.

Sayın Abdullah Gül’ün görüştüğü CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığından itibaren 2018 yılına gelene kadar AK Parti’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a hakaretler yağdırdığını ve bundan dolayı yüklü miktarlarda tazminat ödemeye mahkum olduğunu bilmiyor mu? Sizin arkadaşınız (Bu kadar büyük makamların size verilmesine vesile olan kişi), yıllardır hakaret eden bir liderle görüşmeyi ‘hukuken hakkımdır’ diyerek, izah edemez siniz. Bunun siyasi ve ahlaki yönü olduğunu hiç aklına getirmedi mi? benim gibi sabırlı bir siyasetçi ve yazarı dahi harekete geçittirdi Abdullah Gül, bu yazıyı yazdırdı. Ben Abdullah Gül ile RP MKYK’da 3 sene birlikte mesai yaptım. Artı, 2007 seçimlerinde Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olması için rey verdim. Bu açıdan Abdullah Gül’e hakkımı helal etmiyorum. Çünkü hatalarıyla ve sevaplarıyla AK Parti iktidarı devam ederken Türkiye’deki her seçim gecelerinde tüm dünyadaki 2 milyara yaklaşan Müslümanların ve özellikle Filistin’deki kardeşlerimizin sabaha kadar Allah’a ağlayarak dua ettiklerini benden daha iyi Abdullah Gül bilmiyor mu? Bunu bildiği halde Türkiye seçim sattında iken HDP gibi bölücü bir parti ile ittifak görüşmeleri yapan CHP lideri ile dünya meselelerini görüşmeniz farz, vacip ve sünnet miydi?

Ben burada yeri gelmişken sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın kıymetli eşleri sayın Emine Erdoğan’ı saygı ile anma gereğini hissediyorum. Çünkü Emine hanım 30 yıldan beri eşinin elde ettiği makamları ruhunda hazmetmiş bir başkan eşi olarak anılacaktır. Bu yönüyle de her zaman hakkında müspet sözler söylenecektir bu böyle biline.

Saygılarımla. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.