Aydın gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü mü?
22 Mayıs 2019, ÇarşambaTweet |
Herodot’un Aydın için söylediği ‘gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü’ ifadesini hepimiz biliyoruz.
Gerçekten verimli toprakları, topraklarında yaşayan insanların vatan ve millet sevgisiyle muhteşem bir şehirdir Aydın.
Toprakları o kadar değerli ki neredeyse sahipsiz bir karış toprağı yoktur. Tüm dağları ve ovaları sahiplidir ve her yerde muhteşem ürünler yetişir, ülkemize ve insanlığa muhteşem ürünler sunar.
Siyasette bir başbakan onlarca bakan, değerli ilim ve bilim adamları yetiştirmiştir. Ülkemizde eğitim seviyesi yüksek illerimizin de başında gelmektedir. Belki en eğitimsiz (ilkokul mezunu) nadir insanlardan biri benim işte. Benim de kaderim köylü yörük evladı olmam. Babamızın ekonomik imkansızlığından okuyamadık ama sağ olsun beni güzel bir meslek sahibi yaptı, 40 yıllık marangozum.
Aydına ve Aydınlıya ne oldu?
Aydın dağlarında eskiden yayla ürünleri yetişir, ülkemizin zor dönemlerinde efeler dağlara çıkardı. Ama son yıllarda madenciler ve enerji firmaları, dağlarımızı da ovalarımızı da bozdu ve bu bozulma her geçen gün artarak devam ediyor.
Valimiz Muharrem Göktayoğlu döneminde bir önerim vardı hala geçerli. Helikopter ile Karpuzlu Milas sınırına havadan bir bakalım sonra yere inelim yakından görelim. Koca dağlar ne hale gelmiş, oradaki ormanlar nasıl yok olmuş, madenlerde kullanılan patlayıcılar ve bazı kimyasallar bölgelere nasıl zarar veriyor? Ama bu önerim hala gerçekleşmiş değil. Bu konuda yaşanan sorunlar belirli bir aşamanın üzerinde asla gündem olmamış, yaşanan tüm olumsuzluklar bir nevi göz ardı edilmiş ve devam etmektedir.
Ovalara indiğimizde mesele dağdakinden daha vahim hale gelmiştir. 3 yıl önce uçaktan gördüğüm manzara bugün kat ve kat arttı. Yani demem o ki en verimli topraklar paranın esiri olmuş insanların elinden zorla koparılmaktadır. Zaten ekip biçtiği para etmeyen köylü toprağına satmaktan mutlu hale gelmiş ise bu suç köylünün değil sistemin getirdiği ciddi bir sorundur.
Jeotermal Aydın'ın değil Türkiye’nin değeriymiş!
Evet ülkenin tüm kaynakları devletin değeridir ama asla bu değeri kullanmak için yerelin hakları gasp edilemez ve bunun nimetlerini başkasına yedirip siz zehirleriyle baş başa kalın diyemez. Valimiz Ömer Faruk Koçak; "Kendi üniversitemize bir çalışma yaptırsak rapora itiraz olur, valilik yapsa veya büyükşehir yapsa yine farklı tartışma yaratabilir. Biz tarafsız, alanında uzman bir kurumla bu işi çözeceğiz" demişti. Ama o gittikten sonra bu söz de gitti. Oysa bu mesele bir devlet ve millet meselesidir, burada alınacak kararlar yerel halkın sağlıklı yaşam ve yarınları için olmazsa olmazdır.
Şimdi Sayın Valimiz Yavuz Selim Köşger’den beklentim odur ki; bu maden ve enerji firmalarının Aydın'a zarar vermesinin engellenmesi için kalıcı ve kesin uyulup uygulanacak bir devlet plan ve stratejisini ortaya koyalım ki, yarınlarda mesele Aydın halkına daha fazla zarar vermesin.
Dağda ve ovadaki toprağını değerinin çok üzerinde satarak rahat yaşayacağını düşünen halkımız, aslında uzun zamandır yaşadığı şart ve koşullardan dolayı haklı olabilir. Ama vatanı vatan yapan toprakların verimliliği ve insanların yaşamsal gıdalarını sağlıklı şekilde üretebilmesidir.
Bu maden ve enerji firmalarında çalışan yerel halkımız elbette var. Ama alternatif iş imkanları olsa veya topraklarında ürettikleriyle geçimini sağlasa zaten o firmalarda çalışmaya ihtiyacı olmayacaktır.
Son dönemde intihar vakalarındaki artışın sebeplerinden biri çevre kirliliği olabilir mi?
Maden firmaları yerelin madenlerini götürür iken o bölgedeki tarıma ne kadar zarar veriyor? Kullanılan kimyasalların denetimi ne kadar güvenilir?
Jeotermal 1. sınıf tarım arazilerini yok ediyor. Bu yarınlarda ülkemizde sorun yaratır mı?
İçilebilir doğal akan su kaynaklarımız kaldı mı?
Tarım arazileri inşaatlara peşkeş çekilmeye devam edecek mi?
Tarım alanları belirlenip bu alanlara dokunulmazlık gelmeli mi?
Soru çok ama keşke elin doğalgazı için sokakları kazıp adeta bomba döşeyeceğimize, kendi jeotermalimiz ile ısınsaydık. İnanıyorum ki aylık ısınma maliyetimiz 50 lira olurdu ve bu her hane için yıllık en az iki bin lira tasarruf demekti.
Demem o ki ne oldu bizim Aydın'a ve Aydın Efelerine…