Aydın'da siyasi cinayetler
6 Kasım 2013, ÇarşambaTweet |
Aydın'da siyasi hastalık yeniden depreşti mi ne?
Aydın'ın siyasi geçmişini baktığımızda her dönem bakanların çıktığı, vekillerinin imtiyaz sahibi olduğunu ve partilerinde seçilen vekillerin devrilemez olduğunu görürüz.
Siyasette bakanlar çıkaran ve imtiyazlı (!) vekillerin bol olduğu bir şehir neden istediği yatırımları almamıştır, alamıyor? Böyle giderse alamayacak da.
Geçmişte İsmet, Nahit ve vb. ağabeyler vardı, o günün şartlarında bunlar ne derse oluyordu, ama genelde istenilen talepler tayin terfi olduğu için şahısların mutlu olduğu bir dönemdir, ama görün bakın şehrimiz kan ağlamaktadır. Ve maalesef bu hastalık miras kalmıştır ve halen devam etmektedir.
1999 sonrasına baktığımızda MHP'de Ali Abi, CHP'de Özlem Abla, AK Parti'de ise Ahmet Destekli Mehmet Abi devri başlamış ve halen devam ediyor. Bunlar her zaman parti içinde ne derlerse yapıyorlar/yaptırıyorlar. Yani parti içinde güçlüler veya karşılarına bir gücün çıkmasına mani bir durumları var. Hal böyle olunca onlar kazandıkça Aydın kaybediyor görüntüsü ortaya çıkıyor.
Bu yazıyı yazma nedenim Belediye Başkan adaylığı sürecinde demokrasiden ziyade şahıslar egemenliği görüntüsünden rahatsız olduğum içindir. Şimdi bakalım partilerimiz ne yapıyor bu tarihi Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimi öncesi..
Yerelde kaptan koltuğunda olan CHP'den başlayalım.
CHP Aydın'da büyükşehir belediye Başkanı olarak Sayın Çerçioğlu'nu açıkladı. Bu normal bir durum olabilir. Efeler'de ise Mesut Özakcan ve Ahmet Gümüş'ün adaylığı ve adaylığı kapma yarışı biraz renklendirdi. Yani olması gereken hizmet yarışı göze çarpıyor. Her gün bir haber veya açıklama görüyoruz. Ama Özlem Hanım'a karşı ben de adayım diyen/diyebilecek bir CHP'linin çıkmaması, aslında bazı sorunları da beraberinde getirecektir.
MHP'e baktığımızda yerelde yönetimi eline geçirmek için yola çıkan bir başka vekilimiz Sayın Ali Uzunırmak ile Büyükşehir'e talip ve çalışmalara başladı, hayırlı olsun. Ama MHP Efeler'de hala hizmet yarışı anlamında aday adaylarının yarıştığını göremiyoruz. Herkes Efeler adayının bir başka vekil Recep Taner Abinin aday olacağını inanıyor ve bekliyor. Yani yeni bir yüz, yeni bir umut yok. Bildiğimiz isimlerin dışında yeni bir hizmet adamı yok ortada.
Bir Dünya lideri olarak görülen Sayın Erdoğan ve ülkemizde rekor oylarla hükümet olan AK Parti'nin, Aydın'da hala ne yaptığı halk tarafından bilinmiyor ve açıklanan aday adaylarının dışında kimlerin aday olabileceğini tahmin etmeye çalışıyor. Ama bunu tahmin etmek neredeyse imkânsız. Çünkü aday adayı ol diye gittiği insanların “eyvah Aydın AK Parti beni nasıl yakacak” diye yaklaştığı bir şehirdeyiz ve kimse aday olmak istemiyor. Bu ilginç değil mi? Belki Aydın'da adaylık konusundaki çekincelerin başında Mehmet Erdem aday şeklinde partinin yaydığı süreç de etkili olmuş olabilir.
AK Parti'nin aday adayları arasında halkın konuştuğu tek isim var, o da Sayın Aksu. Onun da bir çok seveni ve sevmeyeni var. Yani Aydın'ı geçmişte şehircilik anlamında halk deyimiyle şahlandırmış bir isim olduğu için ama herkes Aksu’nun da AK Parti yerel yöneticileri tarafından yok edileceği, yani aday gösterilmeyeceği konusunda neredeyse hemfikir. Oysa yine aynı halk şu ana kadar açıklanan aday adayları içinde Efeler veya Büyükşehir'i yönetebilecek tek adayın Aksu olduğunda hemfikir, ama yereldeki büyük siyasetçilerimiz meseleyi belki Aksu başka partiden aday olmasın diye tedbir almış olabilir!
Aydın'da herkes AK Parti'nin Büyükşehir adayını bekliyor. Belki seçimin kırılma noktası o ismin açıklandığı an olacaktır. Gerçi Aydın Büyükşehir Aday Adaylığı süreci sona erdi. Peki, yeni isimler nereye aday olacaklar? Kapalı kapılar ardında gizli adaylar mı var? Peki, varsa böyle bir şey bu ne kadar demokratik? Bu yöntem doğru mu?
Sonuç olarak CHP ve MHP meseleyi kısmen ve kendi doğrularınca çözdü ,ama iktidar partisinin hala ne yaptığı belli değil görüntüsü içinde devam ediyor. Oysa Aydın bunu hak etmiyor. AK Parti, Mehmet Erdem dışında bir siyasetçi yetiştiremediyse ve CHP ve MHP'de karşı bir aday çıkmadıysa, bu Aydın ve ülke siyasetimizin geleceği bakımından çok kötü bir görüntüdür. Parası ve siyasete gücü olanın dışında aday olunamayacak bir yapılanmayı demokratik veya halk idaresi diyemezsiniz. Bu tablo aslında ülkemizin hastalığı. Daha dün Fenerbahçe seçiminde yaşananlar, bizim esnaf odalarında ve üst kuruluşlarda da yapılanmayı kırmak neredeyse imkansızdır. İşte bu hastalık bu ülke ve insanlara bir şey kazandırmıyor. Herkes bir gün bir şekilde o makamlardan gidecektir. Giderken güzel örnekler ve güzellikler bırakalım. Yoksa torunlarımız hep arkamızdan kulağımızı çınlatacak, bilesiniz…