Devlet devletliğini, millet milletliğini bilecek
19 Ağustos 2015, ÇarşambaTweet |
"Devlet, halktan mucize beklememelidir. O halkı kendisine uydurmak için yasalara boyun eğmeyi öğretecektir."
Fransız politik düşünür Montesquieu böyle demiş.
Peki bizde durum ne?
40 yıldır Terörün Kürt meselesi olmadığını ne anlatabildik ne de anlayabildik.
93 yıldır Anayasamıza ne uygulanabilir hale getirdik, nede uygulayabildik.
30 yıla yakın tek partiyle sonra çok partiyle yönetildik ne tek partide nede çoklu partide düzeni tam manasıyla oturtamadık.
20 yıl askerle yattık askerle kalktık ama sonra ümit beslediğimiz Askeri ve ihtilalde alkış tutanlar bile "kahrolsun asker" demeye başladı.
İhtilalden sonra halk sivil parti ihtilali yaptı ve ANAP diye bir partiyi başa getirdi ama oda bir süre sonra silindi gitti.
Sonrası malum bir süre " şu parti, bu parti derken" koalisyonlar sonunda halk tekrar bir deneme yaptı ve 13 yıldır AK Parti iş başında. herkes için bir umut olan Ak Parti içinde son seçim sanki "tarih tekerrürden ibaret" dedirtircesine bir sonuçla çıktı seçimden ve sanki kısa zamanda bir seçime daha gideceğiz.
Yaşadığım kısa dönemde anladığım şudur ki ne Dindarımız, ne laiğimiz nede anti laiğimiz velhasıl toplumun tüm kesimleri sistem ve döneme göre kendini belirlemiş ve herkes "dünya menfaati ve nimeti" birinci öncelik haline gelmiş menfaat ve çıkar kimdeyse herkes ona göre bir söylem ve eylem geliştiriyor. öyle ki kılık kıyafet ve söylemler bile buna göre şekilleniyor.
Selam vermek bile güç sahiplerine göre değişiyor. arkadaş böyle saçma bir düzen içinde siz hangi tarih, hangi Din, hangi Irk, hangi mezhepten, hangi ideolojiden bahsedebilirsiniz?
Öncelikle Devlet, Devletliğini, Halk, Halk olmanın bilincini erişecek ve yaşam standart ve kalitesini buna göre planlayacak. peki bizde bu mümkün mü? nasıl mümkün olsun ki? kimin ne zaman ne yapacağı belli değil ki? dün bir şeyi "doğru" diyen bir Dindar görünen kişi bugün aynı şey için "yanlış " diyor. Dün bu "doğru" diyen Aydın ve Gazeteci, Televizyoncu "bunlar yalancı, yamuk, yanlış" diyor.
Bu kadar sorunumuz varken artık birbirimizle uğraşma didişme zamanı değildir. Aydın Atatürk Meydanı ile Ankara'da yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı üzerinden siyaset kimseye bir şey kazandırmıyor. diğer taraftan siyasetçilerin malı ve mülkü üzerinden siyasette doğru değildir. İyi güzel diyorsun ağa ama adam çaldı, çırptı, haksız mal edindi yanına kar'mı kalsın? asla. işte anlatmak istediğimde bu. Bu Devletin Savcıları hakimleri ne iş yapar? efendim işte son yargıyla ilgili operasyonlar yapıldı kim ne yapsın? iyi güzelde bu yargıçlar dün ne yaptılar? sorun sadece bu döneme ait bir sorun mu? bu örnek tüm kurumlarımız için sorgulanabilir ve hepsinde temel sorun şudur.Kurumlarımızda aynı tabanda yaşanan sorunlar gidi "haklının" yanında olamamıştır "güçlünün" yanında olmuştur.
"Türkiye'de terör bitmez" bu algı bizlere yerleşmiştir. Ancak halkımız genel olarak artık Bölücü örgütün bu kez bitirilmesi gerektiğini Kürt, Türk meselesi olmadığını inanıyor ve gereğinin yapılmasını istiyor. Şehitlerimize kimse sessiz ve duyarsız değil ama herkes biliyor ki ülke savunmamız "Güvenlik Kuvvetlerimizde" ve onların yetkilendirilip bu işi bitirmesini bekliyor. halkımız "ne gerekiyor ise yapın diyor" bunun siyasi bir hesabı olduğu gibi Allah katında da bir hesabı vardır. Artık bu eylemlerin ardında ABD, Batılı ülkeler, İran ve Çin, Rusya gibi ülkelerin yönettiğini ve bu örgütlerin bunların uşağı olduğunu yüksek sesle söyleyin ki halkımız yanlışa inanmasın, yanlışa inanan ve yanlış yapan varsa hemen Devletimiz hesap sorsun aksi halde bundan sonraki süreç çok can yakar, çok yürek burkar ve yüzlerce yıl boş işlerle uğraşır dururuz. Kanunlar uygulanabilir olacak ve herkes buna uydurulacak.