Hayatımızın bir parçası haline gelen dijital dünya, bizim kadar çocuklarımızı da etkisi altına alıyor. Bir anne olarak, bu etkileri anlamaya, yönetmeye ve çocuklarım için en sağlıklı dijital yaşamı oluşturmayı kendime görev edindim.
Dijital dünya, şüphesiz ki bilgiye erişimi kolaylaştırıyor. Çocuklarım, birkaç tuşa basarak dünyanın dört bir yanındaki bilgilere ulaşabiliyor. Bu durum, onların öğrenme ve keşfetme sürecine katkı sağlıyor. Ancak, bu sınırsız erişim bazen bir anne yüreğini ürkütüyor. Çünkü dijital dünya, her ne kadar harikalar sunuyorsa da içinde kontrol edilmesi gereken riskler taşıyor: ekran bağımlılığı, güvenlik sorunları, sosyal medyanın yarattığı baskılar... Liste uzayıp gidiyor.
Teknolojiyi bir düşman olarak görmek yerine, onu kontrollü bir dost olarak hayatımıza entegre etmek benim için önemli. Örneğin, ekran başında geçirdikleri süreyi bir aktiviteyle dengelemeye çalışırım; birlikte doğa yürüyüşleri yapmak, oyun oynamak ya da sadece sohbet etmek... Böylece hem bağlarımız güçleniyor hem de dijital dünyanın etkilerinden uzaklaşıyorlar.
Ama en önemlisi, çocuklarıma dijital dünyayı bilinçli kullanmanın değerini öğretmek. "Her gördüğüne inanma," "Bilgiyi sorgula," gibi basit ama güçlü mesajları veriyorum. Çünkü biliyorum ki onları dijital dünyadan tamamen koruyamam. Ancak bu dünyada kendilerini koruyabilecek bireyler olmalarına yardımcı olabilirim.
Dijital dünyanın anne olarak bana verdiği bir ders varsa, o da şu: Teknolojiyi kontrol edemezsen, o seni kontrol eder. Çocuklarımıza bu dengeyi aşılamak, ebeveyn olarak bizim en önemli görevlerimizden biri. Çünkü dijital dünya ne kadar etkili olursa olsun, çocuklarımızın öz değerleri, karakterleri ve güvenlikleri her şeyden daha kıymetli.
Ebeveynlik, dijital çağda daha karmaşık hale geldi. Ama aynı zamanda, çocuklarımızla yeni bir dil oluşturabilmemiz için bir fırsat sunuyor. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek bizim elimizde! Ne dersiniz?
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.