Dün, 14 Şubat’tı... Takvim yapraklarının bu tarihe geldiğini gördüğümüzde, bir sıcaklık kaplar içimizi. Sevgililer Günü deriz, ama aslında bu gün sadece sevgililere değil, sevgiye dair her şeye aittir. Hayatı anlamlı kılan, nefesimize derinlik katan, bize "iyi ki varım" dedirten o sihirli duyguya...
Sevgi dediğimiz şey, bazen bir gülüşte saklıdır, bazen bir sıcak çay bardağını karşındakinin önüne uzatırken. Bir dostun omzuna başını yaslamak da sevgidir, uzun zamandır aramadığın birini “Nasılsın?” diye aramak da. Sevgi, sadece romantik bir duygu değildir; bir annenin gözlerindeki endişe, bir çocuğun koşarak sarılması, bir dostun sen üzgünsün diye gözlerini kaçırmasıdır.
Her yıl 14 Şubat yaklaştığında, dükkânlar kırmızı balonlarla, çiçekçiler güllerle dolar. Elbette bunların da bir güzelliği var; ama asıl olan, sevginin yalnızca bir güne değil, ömre yayılan bir değer olduğudur. Belki de Sevgililer Günü’nü kutlamanın en güzel yolu, hayatımıza baktığımızda kimi gerçekten sevdiğimizi ve neyi tutkuyla yaptığımızı hatırlamaktır. Çünkü sevgi sadece bir kişiye duyulan his değil, bazen hayata, bazen doğaya, bazen de kendine duyulan derin bir bağdır.
Bu yıl Sevgililer Günü'nde belki alışılmışın biraz dışına çıkmışızdır. Elimize bir telefon alıp çoktandır konuşmadığımız bir dostu aramış, ya da oturup sevdiğimiz birine birkaç satır yazmışızdır. Birkaç samimi cümle, koca bir kutudan daha değerli olmaz mı?
Çünkü sevgi, ne bir hediyeyle ne de özel bir günle sınırlıdır. Sevgi, sabah kahvesinde paylaşılan bir gülüşte, yağmur altında tutulan bir elde, hiçbir şey söylemeden yanında kalabilen bir yürekte saklıdır.
O halde bu 14 Şubat’ı sadece bir güne sığdırmayalım. Hayatımıza sevgiyle dokunalım, her gün birilerinin yüzünü güldürmeye çalışalım. Çünkü sevgi, paylaşıldıkça çoğalan ve hiçbir zaman eksilmeyen en güzel duygudur.
Sevgiyle kalın.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.