Annelik, bir kadının hayatındaki en derin ve anlamlı deneyimlerden biridir. Annenin bebeğini kucağına ilk aldığında hissettiği karışık duygular, belki de hayatındaki en karmaşık anlardan biridir.
Bunları yazarken, aynı zamanda iki çocuk annesi bir kadın olduğumu da başta belirtmek isterim. Değineceğim konuya ne kadar objektif yaklaşabilirim bilmiyorum. Bunun kararını siz değerli okuyucularımın takdirine bırakıyorum.
Toplumun annelere yüklediği, doğuştan gelme bir sevgi ve bağlanma beklentisi, bu süreci daha da zorlaştırabilir. Ancak, her annenin bebeklerini kabullenme süreci farklıdır ve bu yolculuk oldukça bireyseldir.
Zaman zaman endişelerin hakim olduğu, yer yer ise şefkat duygusunun çokça içimizde yer edindiği bu 9 aylık sürecin başlangıcı her zaman beklenen mutlulukla dolu olmayabilir.
Yeni bir anne olarak, bebek sahibi olmanın getirdiği mutluluk ve sevgi beklentisi oldukça yüksektir. Ancak, bu beklenti, doğum sonrası yaşanan fiziksel ve duygusal zorluklarla çakışabilir. Uykusuz geceler, bebek bakımıyla ilgili endişeler ve hormonal değişiklikler, annenin kendini yetersiz hissetmesine neden olabilir. Bu noktada, anneler, bebeklerini kabullenme sürecinde zorluklar yaşayabilirler.
Yakın zamandan örnekler verecek olursam, Muğla'da yaşanan bir olay, annelerin yaşadığı duygusal zorlukları gözler önüne seriyor. 3 aylık bebeğini terk eden bir anne, toplumun ve ailesinin büyük tepkisini çekti. Olayın, annenin yaşadığı psikolojik baskılar mı yoksa içsel annelik içgüdüsünü hissedememesinden kaynaklı mı olduğu meçhul. Şahsi fikrimce bir annenin her ne zorluklarla mücadele etmek zorunda kalsa bile yavrusuna, göz bebeğine, canından bir parçaya bu denli soğukkanlı davranışını kabullenemiyorum. Nasıl olur da bir anne masum bir bebeğe sırtını dönebilir? Takdiri size kalmış..
Maalesef, bazen insanlığın karanlık tarafıyla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Kocaeli'de engelli çocuğa şiddet uygulayan anne ve baba ile Adana'da çöpte bulunan yeni doğmuş bebek olaylarının hissettirdiği acı da yüzümüze bir tokat gibi vuruyor. Kocaeli'deki olayda, engelli çocuğa uygulanan şiddet, sadece o masum çocuğun değil, hepimizin yüreğinde derin yaralar açtı. Aynı şekilde, Adana'da çöpte bulunan yeni doğmuş bebek, annesinin sevgisinden ve korumasından mahrum bırakılarak acı bir sona terk edildi.
Annelerin bebeklerini kabullenme süreci oldukça bireyseldir ve zaman alabilir. Bu süreçte yaşanan zorluklar, anneliğin doğal bir parçasıdır. Her annenin kendi hızında ve kendi yöntemleriyle bu süreci aşması gerekir. Annelik, içsel bir yolculuktur ve bu yolculukta en önemli olan, annenin kendi duygularını kabul etmesi ve kendine karşı anlayışlı olmasıdır.
Lütfen çocuklarımıza sevgiyle ve şefkatle yaklaşalım. Onların güvenli, sevgi dolu ve sağlıklı bir ortamda büyümeleri için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirelim. Unutmayalım ki, her çocuk sevgiyle büyümeyi hak eder ve her birimiz bu sevgi zincirinin birer halkasıyız.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.