Haiku Japon edebiyatı kökenli bir şiir türü. Türkçe, “eğlenceli mısra” anlamına geliyor. Dünyanın en kısa şiir türü olarak biliniyor. Japon haiku’ları çoğunlukla 5-7-5 ölçülü üçlü kelime öbeklerinden oluşuyormuş, kelimeler sütun halinde yan yana sıralanırmış. Türk şairlerinden de bu şiir türünde şiiri olan şairler varmış. Oktay Rıfat, Melih Cevdet Anday, Orhan Veli Kanık, İlhan Berk, Oruç Aruoba, Kadir Aydemir, haiku şiir tekniğini kullanmışlar. Düşünsenize birkaç dizeyle tüm duyguyu okuyana vermek gibi bir gayesi var bu şiir türünün. Kısa ama etkili, hani öyle uzatıp uzatıp insanı bıktırmıyor diyeceğim ama o uzun şiirlere de bayılıyorum doğrusu. Murathan Mungan'ın “Yalnız Opera” sı mesela.
Bence gizem de var bu şiir türünde, şair iki dize ile sana çöz bu gizemi diyor sanki. Zihni zorlarsın, kısacık dizileri evirip çevirip okursun, dizelerde kaybolursun ve sonra işte gizem çözülür ama sadece senin için.
Hayatı da bir Haiku şiirine benzetirim. Uzun gibi görünse de kısacık bir an aslında ömür dediğin. Geçenlerde yaşlı bir bey ile kısacık bir konuşma yaptık. Aydın’in en eski SSK çalışanlarından biriymiş. Yaşını sorduğumda, “Ah! Onu hiç sorma kızım.” dedi. Sonra 1937 doğumlu olduğunu ve ömrünün çarçabuk geçip gittiğini söyledi. Gözlerinde hüzün, yalnızlık, ben buradayım, hayattayım, görün beni haykırışı vardı. Nasıl geçtiğini anlamadığı bir hayatta birdenbire 85 yaşında oluvermişti.
Dünya da yaşayan bir organizma olduğu için onun da sonlu bir ömrü olabilir. Gelecek bir zaman diliminde, Dünya üzerindeki yaşamın milyarlarca yıllık varlığı da bitebilir. Kutsal kitapların şiirsel anlatımında yer alır KIYAMET denen o ürkütücü son, belki de anlatılandan daha etkili şekilde yaşanacak. Akıl almaz yer olayları , gök olayları, yaratıklar, kötülükler, yıkımlar, tufanlar vs. Belki nice büyük felaketler yaşanacak, belki bir Dünya Savaşı getirecek sonu, belki de hiçbirşey olmadan yaşlılıktan ölecek Dünya. Belki de ölümsüzdür. Kıyamet senaryolarında yaşanacağına inanılan olaylarından biri de Marduk (Niburi) gezegenin ortaya çıkması, güneş ile ayın arasına girmesi, zamansız ay tutulmasına sebebiyet vermesi, güneşe çarpıp patlamalara sebep olacağı şeklindedir.
MÖ 1894 yılında Mezopotamya’da kurulan imparatorluk olan Babil'de güneş sisteminde “Onuncu Gezegen”in varlığına inanılıyormuş. Son derece yoğun ve büyük kütleye sahip bu gezegene Sümerler “Nibiru” (Geçiş Gezegeni) demiş; Babil gök bilimcileri de en büyük tanrıları Marduk’un adını vermişler. Marduk, Babil ve Asurluların yaradılış destanlarında yer alan, tanrıların en bilgesi ve güçlüsü olarak biliniyor.
Efsaneler, tanrılar, kehanetler, büyülü anlatılar, kıyamet ve bitişler... Kısacık anlara sığdırılan kocaman anlamlar. Tıpkı “Haiku” şiiri gibi. O zaman bir Haiku şiirine gidelim, bakalım bizi hangi büyülü duyguya sürükleyecek.
Ağaçlar
kulak kabartmışlar:
Dolunay’ı dinliyorlar.
Oruç ARUOBA
***********
Yıldızlar kayıyor
ve bir çocuk gökyüzünü
boyuyor gözleriyle
Smiljka GAGİC
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.