"Hak, Hukuk, Adalet, Yaşasın Sosyal Devlet..." sloganıyla yönetim anlayışını ifade etmeye çalışan Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Aydın’da belediyeyi yönettiği 12. seneyi geride bıraktığımız günlerdeyiz. Tabi sloganla aynı çizgide hareket edip etmedikleri konusundaki değerlendirmelerimi, yazının ilerleyen bölümlerinde detaylıca anlatmak isterim.
Lakin öncelikle adalet vurgusuna 19 yıllık siyasi iktidarı boyunca parti isminin başında yer veren Adalet ve Kalkınma Partisinin ülkedeki siyaset anlayışında anahtar niteliği taşıdığını, yadsınamaz gerçek olarak kabul etmeliyiz. AK Parti'nin siyasi parolası olan adaletin geçtiğimiz 19 yılda birçok reform ve yenilik anlayışını, ülkemize kazandırdığını da göz ardı etmeyerek.
Durumun özeti olarak baktığımızda ülkemizde iktidar ve ana muhalefet adalet üzerinden atıflarda bulunarak, halkın teveccühünü kazanma çalışmalarını orta koyduğu bir 20 yılı yaşadık geçtiğimiz süreçte.
Aydın şehri olarak bu 20 yıllık süreçte neler kazandı ya da kaybetti değerlendirmesinden önce de şunu ifade etmeliyim ki, Sayın Adalet Bakanımız Abdülhamit Gül'ün son Aydın ziyaretinde müjdeler ve adalet hakkında yaptığı çok önemli değerlendirmelerini hatırlatmak isterim. Sayın Gül’ün, ‘Üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğü’ üzerine verdiği mesajlar, Aydın’da adaletin önem kazanacağı düşüncesini fikirlerde umutlandırdığı için Aydınlı bir kardeşiniz olarak Sayın Bakanımız Abdülhamit Gül'e en samimi teşekkürlerimi dile getirmek isterim.
Yeni Adliye Binası projesi kapsamında verdiği müjdesini de tüm Aydınlılar olarak takdir ve tebrikle karşıladığımızı da unutmadan belirtmek isterim. Aydın Adliye Binasının yetersizliği konusundaki sorunları yakından takip eden birisi olarak, gelişmelerin çok memnun edici olduğu düşüncesindeyim. Yeni yapılacak Adliye Hizmet Binası ve adalet üzerine verilen mesajlar bu yönde iken, adaletin bu şehirde hangi aşamada olduğunu bilip bilmediği sorusunu da Sayın Bakan’a iletmek isterim.
15 Temmuz kalkışması öncesi FETÖ Terör Örgütünün adliyeler üzerindeki tahakkümü hepimizin malumu sonuç itibariyle. Kaldı ki Aydın’da 15 Temmuz girişimi öncesinde Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış olan Ekrem Yiğit isimli kişinin FETÖ Terör Örgütü üyesi olmaktan ceza aldığını kamuoyu yakından takip etmişti. Tabi Örgüt üyeleri ile binlerce kez görüşmesi tespit edilmiş başsavcı vekillerinin bile olduğunu da unutmadık.
Peki bu gerçekler ışığında geçtiğimiz 12 yılda Aydın Büyükşehir Belediyesi yönetimi ve Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun Aydın Adliyesi ile olan ilişkileri hangi boyuttaydı bilgi verildi mi Sayın Bakan’a ya da yeni yapılacak Aydın Adliyesi için yer tahsisi yapmak isteyen Başkan Özlem Çerçioğlu'nun bu konuyla ilgili adli soruşturmaya tabi tutulduğunu biliyor mu? Tabi bunlar aslında yaşananların Aydın’ın meşhur yöresel ürünü incirin çekirdeğini doldurmayacak kadar basit diğer yaşanan adli süreçler incelendiğinde.
“Nedir peki bu diğer yaşananlar?” derseniz buradan kısaca bahsedelim. Örneğin Aydın Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığınca 2012 yılından bu yana Aydın Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi hakkında açılan yüzlerce soruşturmanın 7-8 yıl gibi bir zaman aralığında soruşturma aşamasında kaldığını, açılan davaların ise 4-5 yıl gibi bir zamanda karara ulaşamadığını Sayın Bakan’ın da bilmesi gerekir sonuçta...
Ülkemizde ‘Yargıda Hedef Süre Projesi’ Sayın Abdülhamit Gül yönetimindeki bakanlığımızın başlattığı proje olduğu bilinciyle söylüyorum.
Örgütlü Suçlar, İhaleye Fesat, Edimin İfasına Fesat, Evrakta Sahtecilik, Nitelikli Zimmet, Görevi Kötüye kullanma gibi suçlar ile şüpheli ve sanık durumundaki Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ve yönetimindeki bürokratlar aradan geçen bunca zamana rağmen sonuca ulaşmaması nedeniyle şüpheli ve sanık durumundaki hukuki süreçlerin devam etmesi, öncelikle Aydın Halkı’nın ve sonrasında kendilerinin haklarına zarar verdiğini iletmek isterim.
Aydın Adliyesinde geciken her kararın ya da soruşturmanın hukukun üstünlüğü ilkesine zarar verdiğini de unutmamız gerek çünkü eğer hukukun üstünlüğü göz ardı edilirse, üstünlerin hukukuna güç kazandırdığımızı bilmeliyiz.
Büyükşehir Belediyesi yönetiminin ve başkanının haricinde hızla gelişen yargı süreçleri kendileri hakkında sekteye uğraması hem kamu hakkının korunmasında hem de kişilerin hukuki özgürlüklerine ciddi zararlar oluşturduğunu biliyoruz.
Yazının başında belirttiğim ‘hak, hukuk, adalet’ diye slogan atanların, fikir ve düşünce özgürlüğüne dem vurarak Türkiye'de adalet sistemini eleştiren zihniyetin Aydın temsilcileri, düşünce ve fikirlerimizi belirttiğimiz köşe yazılarımı, tv programlarımız ve sosyal medya paylaşımlarımız sebebiyle yüzlerce suç duyurusunda bulunduğunda ivedilikle ifadeye çağrıldığımız, gitmezsek gözaltı yapıldığımız gerçeğini de hatırlatarak, halk ve gazeteciler için bu kadar hızlı sonuca giden adaletin, Aydın Cumhuriyet Başsavcılığına Büyükşehir Belediyesinin kendi başvurusuyla nitelikli zimmet için yaptığı suç duyurusunun ardından geçen bir yıla aşkın sürede şüphelinin ifadesine bile başvurulmamasının, anlattıklarımızın en net ispatı ve gerekçesi olduğunun bilinmesini isterim.
Asfalt ihalesi, Litera ihalesi, Çöp Süpürme ihalesi, Eman ihalesi, Sampaş ihalesi ve buna benzer onlarca ihaleler ile ilgili yapılan adli soruşturmaların aradan geçen yıllara rağmen sonuca ulaşmamış olması, Sayın Bakanımız Abdülhamit Gül'ün Aydın ziyareti sırasında haberdar edilmesi gereken konuların başında geliyordu. Bilin istedim...
Köşe yazımın içeriğinde anlattığım tüm konular ve suçla ilgili şüphe uyandıracak soruşturma ve kovuşturma dosyaları ve daha fazlası Aydın’da adalet vurgusuna önlenemeyecek derecede zarar verdiğini Aydınlılar olarak unutmamalıyız, unutturmamalıyız.
İşte tüm bu gerekçeler ışığında Sayın Bakanımıza şu sorunun cevabını bulmasını gerekliliğini arz ve talep ederim.
Adaletin bu mu?
Aydın Adliyesi...
Ha bu arada dip notu da atlamayalım; bu satırlardan Eski Başsavcı Ekrem Yiğit ve Aydın Büyükşehir Belediyesi hatıralarına da yer verelim. Sonuçta şehrimizin yakın siyasi tarihini irdelemek gerek!...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.