Sigorta bildirimi yapılmaksızın ya da eksik yapılmak suretiyle çalıştırılan işçinin, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmeyen sürelerinin tespiti ve bu süreler için sigortalı olması bakımından açacağı dava hizmet tespiti davasıdır. Bu haftaki yazımızda hizmet tespiti davasının detaylarını ele alacağız.
Sosyal güvenlik hakkı Anayasa’da düzenleme altına alınmış ve kişilerin vazgeçilmez haklarındadır. Bu çerçevede devletin bireylere sosyal güvenliği sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Ülkemizde Anayasa’da yer alan düzenleme haricinde 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu sosyal güvenlik hakkı dolayısıyla varlığını sürdürmektedir. Bu kapsamda kişilerin sigortalı olması zorunlu kılınmaktadır. Ne var ki işveren karşısında zayıf pozisyonda olan işçiler kimi zaman işten çıkarılma korkusu ile sigortasız olarak çalışmak durumunda kalabilmektedir. Halbuki kanun hükümleri çerçevesinde işverenlere çalışanı ve kamu düzenini korumak maksadıyla bildirim yükümlülüğü getirilmiş bunun yanı sıra denetime tabi tutulmuşlardır. Yine de kayıt dışı istihdamlar söz konusu olabilmektedir ve bu durumda hizmet tespiti davası gündeme gelmektedir.
İşçi bu dava neticesinde geriye dönük olarak sigortalı olabilmektedir. Bunun için kanunen bazı şartlar öngörülmüştür. Buna göre;
- İşyeri, 5510 Sayılı Kanun hükümlerine uygun düşecek işyerlerinden olmalıdır.
- İşçinin sigortasız çalışmış olmalı ve bu durumun SGK tarafından tespit edilmemiş olmalıdır.
- Uzun vadeli sigortaların söz konusu olması gereklidir. Yaşlılık, hastalık, ölüm gibi sigortalar bu kapsamda değerlendirilmez.
- Hak düşürücü sürelerin dolmamış olması gereklidir.
İşçi hizmetinin geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıl içerisinde dava açma hakkına sahiptir. Örneğin, işçi Nisan 2017 yılında işten ayrılmış ise 2017 yılının sonunda süre başlayacaktır. Bu süre işçinin sigorta bildiriminin hiç yapılmaması halinde söz konusudur. Bunun haricinde işçinin tek gün dahi sigortaya bildiriminin yapılması halinde sigortalı gösterilmeyen günler bakımından her zaman dava açmak mümkündür. İlgili süre hak düşürücü süre olup sürenin aşılmasından sonra dava açma hakkı düşmektedir.
Hizmet tespiti davaları sigortası yapılmaksızın çalıştırılan işçi tarafından açılır. İşçinin ölmüş olması halinde kendisine gelir ya da aylık bağlanmasına hak kazanan mirasçıları da hizmet tespiti davası açabilmektedir. Bu kişiler için hak düşürücü olan 5 yıllık süre murisin vefatından itibaren başlamaktadır. Dava sigorta yapmayan işyeri ya da işverene karşı açılmaktadır. SGK hizmet tespiti davaları bakımından davalı sıfatını taşımamakta, davada feri müdahil olarak yer almaktadır. Burada görevli mahkeme iş mahkemesidir. İş mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi davaya iş mahkemesi sıfatıyla bakacaktır. Yetkili mahkeme ise davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.
Kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hizmet tespiti davalarında hakimin re’sen araştırma yükümlülüğü bulunmaktadır. Yani fiili çalışma davacı tarafından ispatlanabileceği gibi hakim tarafından da araştırılmalıdır. Bu nedenle bu davalarda tanık delili son derece önem arz etmektedir. Hakim, işçinin uyuşmazlık yaşadığı işyerindeki çalışanları veyahut komşu işyerlerinde çalışan işçileri re’sen tanık olarak dinleyebilmektedir.
Davanın kabul edilmesi halinde işçinin sigortalı olarak bildirilmeyen süresi, yeni prim ödeme günü sayısı ve o günlerdeki prime esas kazancı tespit edilmiş olacaktır. Sosyal Güvenlik Kurumu işverenin bildirim yapmadığı döneme ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerinin düzenlenmesini talep ederek ayrıca işverenin bildirim yapmadığı döneme ilişkin primleri, gecikme zammı ve gecikme cezası ile işverenden tahsil etmektedir.
Son olarak re’sen araştırma ilkesi gereğince hizmet tespiti davalarından feragat edilmesine dair Yargıtay’ın farklı kararları bulunmaktadır. İşverenin davayı kabul etmesi ya da işçinin feragat talepleri hakim tarafından kabul edilmeyebilir ve dava sürdürülmeye devam edebilir. Anayasa kapsamında düzenlenen vazgeçilmez nitelikte bir hak olduğu için hizmet tespiti davasından feragat edilemeyeceğine dair görüş hakimdir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.