Zeytinyağı, doğanın bize sunduğu ender değerlerden biri olarak bilinir.
Mutfaklarımıza giren birçok yağ hakkında ileri geri konuşmaktan çekinmeyen bilim, beslenme, gıda, diyet uzmanlarının hiçbiri zeytinyağı hakkında konuşmaya yanaşmazlar. Çünkü zeytinyağı diğer yağlardan farklı bir kategoridedir.
Her şeyden önce zeytinyağı E vitamini başta olmak üzere A, D ve K vitaminleri içerir.
Skualen (hidrojen ve karbondan oluşan, doymamış yağ oranı yüksek bir hidrokarbon) içerdiği için hücrelerin yenilenmesinde ve cildin canlı kalmasında büyük rol oynar.
Polifenol içerdiği için damar hastalıkları ve kanser riskinin azalmasına yardımcı olur.
Triterpen içeriği nedeniyle damar sertliklerine, yüksek tansiyona, kolesterol düşürmeye, trombosit kümelenmeye karşı etkilidir.
Daha açıklayıcı ve anlaşılır şekle sokarsak zeytinyağı; başta kalp solmak üzere vücutta bulunan bütün damarların açılmasını sağlıyor. Kalp ve damar hastalıklarına, kanserin gecikmesine, vücudun direnç kazanmasına yardımcı oluyor.
Bu özellikleri nedeniyle zeytinyağı tam anlamıyla bir iksir olduğunu söyleyebiliriz.
Böylesi özelliklere sahip bir gıdanın yoğunlaştırılmışı olarak adlandırabileceğimiz başka bir üretilmişi son zamanlarda ortalıkta dolaşıyor:
Zeytin sütü ya da halk arasındaki adıyla burunyağı.
Gramla satılmaya başlandı. O kadar az üretiliyor ki, aradığınız her yerde bulunmuyor. Az üretilmesi nedeniyle de çok pahalıya satılıyor. İnternet satış mağazalarında kilosu 70, 80 liraya kadar alıcı buluyor.
Vedat Milor “Zeytinyağı ve acı gerçekler” başlıklı yazısında, Toskan Roberto Nanni marka zeytinyağından söz eriyor. “Vatikan Sarayının kullandığı bu zeytinyağı banmak için kullanılıyor” diye not düşmüş. Adı geçen zeytinyağı bir İtalyan firmaya ait; zaten dünya zeytinyağı piyasasının büyük bir bölümü Toskana, Sicilya ya da Liguria markalarının tekeli altında. Milor bile yazısında bu yağlardan altınmış gibi söz ediyor.
Adamlar bize kontinü sistem zeytinyağı sıkım makinaları pazarladı ve biz uzun yıllar önce yağhanelerimizi kapattık ve bu makinalarla zeytin sıkmaya başladık. Onlar bize bu teknolojiyi neden sattı? Çünkü kendileri daha gelişmiş, daha sağlıklı, daha kayda değer yöntem buldular da ondan.
Vatikan Sarayının kullandığı yağdan daha değerli, daha sağlıklı ve daha çok piyasası olan bir ürün Zeytin Sütü; çünkü her şeyiyle doğal bir ürün olarak ortaya çıkıyor.
Hepimizin bildiği, en azından 40 yaş üstü olan herkesin bildiği bir yöntem ile üretiliyor.
Memecik zeytinini kararmaya başladığı günlerde, yani kasım sonuna ya da aralık ayının başına doğru topluyorsun. Toplanan zeytinin toprak ile temasına izin vermiyorsun.
Bir ezim ünitesi kuruyorsun. Ünitenin üzerine koyduğun ezim taşına bir sopa takıp, sopayı eşeğe bağlıyorsun. Topladığın zeytini alıp bu ezim taşının altına atıyorsun ve eşeğe “DEH” diyorsun. Hazneye atılan zeytinin tamamen ezilmesini sağlıyorsun. Ezilen bu zeytini çuvallara dolduruyorsun ve çuvalları üst üste yerleştirip, üzerlerine ağırlığı olan bir taş koyuyorsun. Çuvalların içindeki ezilen zeytinin yağı kendiliğinden sızmaya başlıyor. Sızan bu sıvıya zeytin sütü adı veriliyor. Bu sütü güneş görmeyen odalarda, krom nikel kapların içinde saklıyorsun. İsteyene ikram ediyorsun.
İsteyen de onu ilaç niyetine kullanıyor. Çünkü gerçekten de çok değerli ve pahalı bir sıvı bu. Normalde 5, 6 kilo zeytinden bir kilo zeytinyağı elde ediliyor. Bu sistemle ancak 50, 60 kilo zeytinden bir kilo süt elde edilebiliyor.
Aranıyor mu?
Evet, aranıyor. Bilinçli tüketiciden yoğun talep var.
Yukarıda saydığımız yararların yanı sıra;
Damar tıkanıklıklarına, kansere karşı sabahları aç karına bir fincan içmek direk etkiyi sağlıyor.
Vücut yaralarına pamuk ya da tülbentle sürülüyor ve kısa sürede iyileşme görülüyor.
Sedef hastalığı olan bölgeye sürülüp masaj yapılıyor ve iyi geliyor.
Cilt bakımında kullanılıyor; cildi parlak tutuyor ve hücreleri gözle görülür şekilde yeniliyor.
Saç bakımında kullanılıyor; saçın dökülmesini, kepeklenmesini önlüyor ve parlak, canlı durmasını sağlıyor.
Bunların denendiğini ve kanıtlandığını bilin istedim.
Bu iksiri bulup tüketmek şimdilik o kadar da kolay değil. O nedenle biz şimdilik elimizdeki zeytinyağını iyi tutalım ve kırdığımız, dilip tatlandırdığımız zeytinimizden de bolca yiyelim.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.