Kasım ayının ortalarına geldik.
“Eski Kasım girmek üzere” diyor ihtiyarlar.
Bağlı olarak da bölgemiz açısından zeytin hasat zamanı başladı, hatta yarıladı bile.
Gemlik, Mudanya, domat, manzalina vb. zeytin türleri erken hasat yapılır ve Aralık ayı Ocak ayı girmeden bitirilir.
Yağ akan dağlarımızdaki memecik türü zeytinin hasadı geçtiğimiz yıllara oranla bu yıl erken başladı. Oysa Aralık ayı yarılmadan memecik zeytin ağacının dalına dokunulmaz, sırık ya da makine vurulmazdı. Bu yıl zeytinde bir sap kuruması var ve başındakinin yarısı yere indi. Üretici bu nedenle biraz panikte; başında kalmayacak korkusu hasadı erken başlattı.
Ocak ayının ortalarına kadar memecik türünün yağ depolamaya devam ettiği gerçeğini göz önünde bulundurursak, hasadın gerçekten de erkene alındığı görülüyor.
Yağ fiyatları yine birkaç tüccarın ağzından çıktığı kadar yükseliyor ya da iniyor. Resmi açıklama yüzeysel gibi.
“Yağ haziran ayında 30 lira olacak” gibi kahve hikayeleri de duyuluyor.
Başına dolu yağan, dünyayı sel götürüyor sanırmış ya; kahve köşesinde oturup; “Bizim kasaba dışındaki yerlerde zeytin yokmuş. İspanya’dan Yunanistan’a zeytin rekoltesi yüzde 20’lerdeymiş. O nedenle zeytinyağı haziran ayında 30 lirayı geçecekmiş” gibi konuşmalar çiftçilerin umut dünyasının piyangosu olmaya devam ediyor.
Hafta başında zeytin silkme makinelerinin tamiri için Ortaklar’a gittik. Yarım saatlik iş, bitirip geleceğiz düşüncesindeydik. Sabahın erken saatinde gittik ve akşam eve zor döndük. Eline makinesini alan oraya gelmiş.
Nazilli’den Didim’e kadar Aydın’ın her coğrafyasından insanla sohbet ettik. Onlar da bizim gibi kendi bölgelerinden başka yerde zeytin yok sanıyor. Oysa gerçek; tüm bölgede rekolte yüzde 60’ların üzerinde.
Zeytinyağı fiyatlarını açıklayan kim olursa olsun, inanan insan sayısı, onu açıklayan kişi ya da kuruluşun çevresindekilerle sınırlı.
“Borsa açıklıyorsa tüccarın ağzı; bir oyun var.”
“Bakan açıklıyorsa siyasi bir vaatten öteye geçmeyecek, dayanağı olmayan sözler.”
“Gazete yazmışsa asparagas.”
Dünya güven cetvelinde sondan 3. sıradaymışız. İsveç’te birbirine inanan insan sayısı oran olarak 70, Türkiye’de bu oran; 4.9 gibi bir seviyede.
Yani toplumun yüzde 95’i karşısındakine inanmıyor.
Zeytinyağını stoklamanın bir anlamı var mı? Tezgaha ithal Antep fıstığı koyup, üzerine ‘Yüzde 100 yerli’ yazmak zorunda kalınmıştı. İran’dan getirmiştik yanlış hatırlamıyorsam.
Zeytinyağı fiyatları önüne geçilmez duruma gelirse Tunus, Cezayir orada duruyor; getirtiriz iki gemi, düşer fiyatlar.
Fazla heveslenmeye gerek yok.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.