Takip Et
  • 24 Eylül 2024, Salı 16:14

Başarı ve rekabetin gölgesinde hayat

TRT Türk’te yayınlanan Aklıselim programının konusu başarı ve rekabetti. Programın sunucuları Prof. Dr. Ahmet Dağ ve Gazeteci Ali Değermenci’nin moderatörlüğünde, Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş’ın katılımıyla derinlemesine bir tartışma gerçekleştirildi. Eğitim, rekabet ve mutluluğun birbiriyle olan ilişkisini ele alan program, izleyicilere geniş bir perspektif sundu. Rekabetin eğitim sistemi ve aileler üzerindeki etkileri ile başarı kavramının bireylerin hayatlarını nasıl şekillendirdiği detaylıca konuşuldu.

İYİ İNSANLAR NEDEN KIRILIR?

Programın açılışında, Prof. Dr. Acar Baltaş’ın kronik yayınlarından çıkan yeni kitabı Hayat En Çok İyileri Kırar üzerine bir sohbet gerçekleştirildi. Baltaş, iyi insanların neden daha çok kırıldığını ve bu kırılganlığın hayatla ilişkisini şu sözlerle ifade etti:

"İyi insanlar genellikle daha naif olur ve başkalarına güvenirler. Ancak bu güven, zaman zaman hayal kırıklığı ile sonuçlanır. Güvenmemek ise insanı sürekli diken üstünde yaşamaya zorlar ki bu, çok daha yorucu bir şeydir. İyilik ve kırılganlık arasındaki bu denge, kişinin hayatta nasıl bir yol izleyeceği ile ilgilidir."

Sunucuların soruları ve Baltaş’ın bu açıklamaları, iyiliğin ve kırılganlığın birbiriyle nasıl bağlantılı olduğu ve bu durumun insanlar üzerindeki etkileri üzerine derin bir tartışmaya kapı araladı.

ACI İLE MUTLULUK BİR ARADA MI?

Baltaş, değerler uğruna yaşamanın getirdiği acı ve bunun insan hayatındaki yeri hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Ona göre, değerlerinden taviz vermeyen insanlar hayatın zorluklarını daha çok hissediyor olabilirler, ancak bu acı onları pişmanlığa sürüklemez:

"İyilik yapmak, değerlerine sadık kalmak her zaman kolay değildir. İnsan değerlerine sahip çıktıkça, hayatın doğal akışına karşı koyar ve bunun bedelini öder. Ancak değerleri uğruna acı çeken insanlar, bu acıyı pişmanlıkla değil, gururla taşırlar. Çünkü hayatta önemli olan, sahip olunan değerlere sadık kalmaktır."

Bu sözler, dinleyicilere iş dünyasında ve günlük yaşamda etik duruşun ve değerlerin, rekabetin getirdiği zorluklarla nasıl çakışabileceğini düşündürdü.

REKABETİN YIKICI ETKİSİ: EĞİTİM VE AİLE İLİŞKİLERİ

Programda, eğitim sisteminde rekabetin etkileri de detaylı bir şekilde ele alındı. Sunucular, özellikle ailelerin çocuklarını rekabetin içine sokarak akademik başarıyı ön planda tutmalarının, onların mutluluğunu nasıl etkilediğini tartıştı. Prof. Dr. Ahmet Dağ, bu konuda dikkat çekici bir gözlemde bulundu:

"Çocuklar, birer proje nesnesi olarak görülüyor ve başarıya zorlanıyorlar. Oysa çocukların kendi hikayelerini yazmalarına izin verilmesi gerekiyor. Sürekli başarıyı dayatmak, onların bireysel gelişimlerini engelliyor ve ağır bir yük altında yaşamalarına sebep oluyor."

Dağ’ın bu gözlemi, ailelerin çocuklarına yüklediği başarı baskısının, onların uzun vadede mutlu olmalarını zorlaştırdığına dair önemli bir uyarı niteliğindeydi.

AKADEMİK BAŞARI İLE HAYAT BAŞARISI AYNI MI?

Prof. Dr. Acar Baltaş, akademik başarı ile hayat başarısı arasındaki ilişkiyi tartışırken, bu iki kavramın sık sık karıştırıldığını belirtti. Özellikle çocukların akademik başarıya odaklanmalarının, hayatın diğer önemli yönlerini göz ardı etmelerine neden olabileceğini ifade etti:

"Akademik başarı ile hayat başarısı arasında zayıf bir ilişki var. Zeka, sadece teknik alanlarda başarı getirir, ancak hayatın karmaşık problemleri için yeterli değildir. Karmaşık problemleri çözmek için bilgelik zekası gereklidir. Bu zeka, başkalarının perspektifini anlama, kendi sınırlılıklarını kabul etme ve uzlaşmacı çözümler üretme yeteneğini içerir."

Bu açıklama, izleyicilere akademik başarının ötesinde bir hayat başarısının nasıl mümkün olabileceğini düşünmeleri için kapı araladı.

BİLGELİK ZEKASI: HAYATIN KARMAŞIK PROBLEMLERİNİ ÇÖZMENİN ANAHTARI

Bilgelik zekasının, akademik başarıdan daha önemli bir yetkinlik olduğu programda vurgulandı. Prof. Dr. Baltaş, karmaşık sorunlarla başa çıkmak için gerekli olan bilgelik zekasının geliştirilmesi gerektiğini şu sözlerle ifade etti:

"Bilgelik zekası, karşı tarafın perspektifini anlayabilmeyi, kendi sınırlılıklarını kabul edebilmeyi ve uzlaşmacı çözümler üretebilmeyi içerir. Bu yetenekler, hayatta karşılaştığımız karmaşık sorunları çözmek için kritik önemdedir. Ancak bu zeka, akademik başarıdan ziyade yaşam tecrübeleri ve empati kurma yetisiyle gelişir."

Bu zeka türünün özellikle iş dünyasında ve insan ilişkilerinde ne kadar değerli olduğu programda defalarca vurgulandı.

ÇOCUKLARIN KENDİ YOLUNU BULMASI GEREKİR

Çocuk yetiştirme ve eğitim konusunda ise Acar Baltaş’ın verdiği tavsiyeler dikkat çekiciydi. Anne babaların çocuklarına başarı odaklı yaklaşmalarının yanlış bir yöntem olduğuna dikkat çekti:

"Çocuklara kendi hikayelerini yazmaları için fırsat tanımak gerekir. Onlara sürekli başarıyı dayatmak, hayatlarını büyük bir yük altında yaşamalarına sebep olur. Çocuğu bir proje olarak görmek, onun bireysel potansiyelini bastırır ve uzun vadede mutsuz bir yetişkin haline gelmesine yol açar."

Ebeveynlerin, çocukların kendi yollarını bulmalarına izin vermesi gerektiği vurgulandı.

BAŞARI VE MUTLULUK BİR ARADA OLABİLİR Mİ?

Başarının mutluluk getirip getirmediği konusu ise programın en ilgi çekici tartışma noktalarından biriydi. Prof. Dr. Acar Baltaş, başarı ve mutluluğun birbiriyle doğrudan ilişkili olmadığını belirterek şu açıklamalarda bulundu:

"Başarı, sadece akademik ya da maddi anlamda değil, insanın potansiyelini gerçekleştirmesi ve yaptığı işten zevk almasıyla ilgilidir. Eğer bir insan yaptığı işten anlam buluyorsa, başarı o zaman mutluluğa dönüşebilir. Ancak sadece dışsal başarılarla hayatı anlamlandırmaya çalışmak, insanı uzun vadede mutsuzluğa sürükler."

GENÇLERE TAVSİYELER: DİJİTAL ÇAĞDA NASIL BAŞARILI OLUNUR?

Programın son bölümünde, gençlere yönelik tavsiyeler de yer aldı. Prof. Dr. Acar Baltaş, dijital çağda gençlerin başarılı olurken dikkat etmeleri gereken noktalara değindi. Zamanın verimli kullanılması, arkadaş çevresinin önemi ve kısa vadeli hazlardan kaçınmanın altı çizildi:

"Gençlere en büyük tavsiyem, zamanı iyi kullanmalarıdır. Zamanını programlayan ve önceliklerini belirleyen bir insan, hayatını daha verimli yaşayabilir. Ayrıca, kısa süreli hazların ileride büyük pişmanlıklara yol açabileceğini unutmamak gerekir."

Baltaş, ayrıca arkadaş çevresinin insanın gelişimindeki önemini vurgulayarak, "Beraber olduğunuz insanlar sizin kim olduğunuzu belirler, bu yüzden sizi yukarıya taşıyacak insanlarla bir arada olmanız çok önemli" diye ekledi.

BAŞARI, REKABET VE MUTLULUK DENGESİNİ KURMAK

Program, başarı, rekabet ve mutluluğun bir arada nasıl var olabileceği üzerine önemli mesajlar verdi. Hem eğitim sisteminde hem de aile yapılarında bu üç kavramın dengeli bir şekilde ele alınması gerektiği ve başarıya giden yolda bireysel gelişim ve mutluluğun göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulandı. (SELİME AYDEMİR)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.