Dört Yıl önce ilk kedimizi sahiplendiğimizde aklımızda tek soru vardı neden böyle bir şey yapmıştık? Genelde de bize yöneltilen soru da bu oluyor zaten neden kedi? Eğitilmiyor, onun canı isterse oynuyorsun, eve geldiğinde yerinden bile kıpırdamıyor. Bunların somut bir cevabı yoktu bizde ama belki de devamlı dile getirdiğim gibi karşılıksız sevmeyi öğretti bizlere. Bunda yaklaşık 9000 yıl önce nasıldı mesela? Gene evde besleyelim o uyusun hep ama sevgisi yeter mi demişlerdi? Araştırmalarım sonucunda bugünkü insan davranışlarının o dönemin tam tersi olduğu yönünde. Öyle kediye evde otursun seveyim diye bir şey olmamış gibi gözüküyor. İnsanlık artık yerleşik hayata geçmiş tarım yapmaya başlamıştı. Avcı-toplayıcı kesim yaşamlarını devam etmeye çalışsa da artık tarım egemen toplumlar yükselişteydi. İnsanlar güne gene erken başlasa da eskisi gibi yorulmuyor ve az da olsa yemek bulma kaygısı duymuyorlardı bu da çağdaş yaşamın temellerini atıyordu çünkü insanlık artık üretmeye ve depolamaya başlamıştı. Durum böyle olunca yavaş yavaş nüfus arttmıştı. Bu kadar insanı doyurmak artık kolay olmuyordu bu yüzden depolama faaliyetlerine girişti insanoğlu. Ürettiğinin fazlasını kış aylarını kolay geçirmek için ambarlara koyuyorlardı. Daha sonra buradan kolaylıkla besin ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlardı. Tam da bu sırada ambarlarına dadanan farelerle karşılaşmaya başladılar. İşte bu fareler sayesinde insanoğlu kedilerle kaynaşmaya başladı. Dönemin çiftçilerinin farelerle başı dertteydi. Gitgide çoğalan fareler ambarlara dadanıyor mahsullere zarar veriyorlardı. Bu dönem kedilere ihtiyacın olduğu en yüksek dönemlerden biriydi. Sadece çiftçilerin değil tüccarlarında başı dertteydi. Çünkü ticaretin belki de belkemiği olan gemilerinin gıda depolarına da fareler dadanmıştı. Bu durumda da gemide kedi beslemek kaçınılmaz olacaktı. Ama kediyi nereden bulacaklardı? Bununla ilgili çok az sayıda çalışma var. Genel görüş kedilerin dağılımında yük gemilerinin etken olduğu idi. Nereden türemişti? Nereden gelmişti? Mısır mı? Viking mi? Mısır demişken orada o kadar sevilmiş ki tanrıçasından mumyasına, oyuncağından mezarına her şey kedilerle bezenmiş durumda. Çok sahiplenilse de o coğrafya da en eski kedi kalıntılarına henüz ulaşılmadı. Çünkü en eski kedi kalıntısı yakın tarihte Kıbrıs adasında insan mezarlığında bulundu. Kedilerle birlikte insanlarında gömüldüğü ortaya çıktı bu da demek oluyor ki insanlarla kediler arasında yakın bir bağ vardı. Araştırmalarının azlığı yüzünden net bir şekilde ifade edilemese de kedilerin aslında Anadolu’dan yayıldığı görüşü şu an için gayet geçerli. Bunun nedeni ise kediler tarımın başlamasından sonra inşalarla yaşamaya başladıysa ilk köylere ev sahipliği yapan Anadolu’dur. Tek sorun bulunan kalıntıların evcil bir kediye mi yoksa yaban kedisine mi ait olduğu bilinemiyor. Kemikten DNA alınması, hatta ve hatta kemik boyutunun ölçümü bile yapılabiliyorken bu sübjektif ölçüm şu an için çok da doğru sonuçlar vermiyor. Anadolu, medeniyetin beşiği olduğu gibi çok sayıda kediye ev sahipliği yapmıştır. Kedi dediğimde aklınıza hemen tekir tarzı kedi gelmesin. Leopar, kedigiller grubunda değerlendiriliyor ve Anadolu’da gerçekten çok sevilen bir hayvan olarak karşımıza çıkıyor. Bunun en iyi örneklerini Çatalhöyük’te görebiliyoruz. Peki kediler neden insanlarla yaşamayı seçtiler? Dönemin köylülerin, yerleşim alanlarında dolaşan yaban kedilerini evcilleştirmeye teşebbüs etmiş olmaları pek olası değildir. Ancak yaban kedisinin savunmasızlığı onun sevimliği, kedi – insan etkileşiminin dönüm noktası olmuş olabilir. Annesi tarafından terk edilmiş yavru bir kedinin miyavlamasına cevap verip ona bakmaya başlayan bir insan hayal edin. Yavru kedinin şirinliği ve çaresizliği, insanlardaki besleme duygusunu tetikler. Bu geçen yavruların insanlarla erken etkileşime girme fırsatı vardı ve bu etkileşimin devam etmesi durumunda, ehlileşme kaçınılmaz olmaktaydı. ‘Ehlîleştirme’ kavramı kediler için daha uygun bence evcilleştirme ya da evcil kedi tanımı hâlâ daha geçerli değil ancak yarı evcil kedi diyebiliriz. Günümüz insanı, kedileri tam anlamıyla evcilleştiremedi. İnsanoğlu farelerle baş etmede kedileri kullanmak zorunda kaldı. Bu da kediye olan ilgisini daha fazla arttırdı. Belki de -geçen yazılarımda bahsettiğim gibi- kedilerin kendine has özellikleri, dönemin Anadolu insanını kendine hayran bırakmış hatta birlikte gömülmek isteyecek kadar çok sevmiş olabilir. Bu da Anadolu insanın hayvan sevgisinin başka bir boyutta olduğunu tekrar tekrar göstermiş oluyor. Bu arada Eski Mısırlılar evcil kediye “miu/miyu” diyorlardı ki bu sözcüğün “miyav” ile benzerliği dikkat çekici değil mi?
- 20 Temmuz 2020, Pazartesi
- Mastaura Antik Kenti 12 Ekim 2020, Pazartesi Nazilli ilçesine 3 km uzaklıkta olan Bozyurt ve Eyelli arasında olan bir kent burası. Tam olarak da Bozyurt Köyü sınırları içerisinde
- KÜLTÜR BAŞKENTİ AYDIN 31 Ağustos 2020, Pazartesi Geçmişten günümüze bu kadar yoğun bir kültür birikimi olan başka kent yoktur. Aydın Kentinden şöyle bir geçmişe
- Bir Hocadan Fazlası... 27 Temmuz 2020, Pazartesi Tam altı yıl önce hiç sevmemiştiniz bizi. Siz de haklısınız herkes bu kadar sevilmiyor. Çok zorlamıştınız bizi ama sonra öğrendiniz
- NEDEN KEDİ BESLEDİK III - ANTİK ÇAĞ 20 Temmuz 2020, Pazartesi Dört Yıl önce ilk kedimizi sahiplendiğimizde aklımızda tek soru vardı neden böyle bir şey yapmıştık? Genelde de bize yöneltilen soru
- NEDEN KEDİ BESLEDİK - II 13 Temmuz 2020, Pazartesi Bu hafta Antik Çağ’da kedi nasıl beslendi ve neden beslendi ile ilgili yazı hazırlamıştım ama geçen hafta yazımdan sonra gelen e-posta
- ANTİK ÇAĞ’DA ve GÜNÜMÜZDE NEDEN KEDİ BESLEDİK? 6 Temmuz 2020, Pazartesi Pandemi sürecinde hep bir şeyler yazmak istedim ama evde olduğum sürece kedilerimle ilgilenmekten, onlarla oynamaktan ve o masum uyuyuşlarını
- De Amicitia (Dostluk Üzerine) 7 Temmuz 2017, Cuma Romalı ünlü düşünür Marcus Tullius Cicero De Amicitia (Dostluk Üzerine ) adlı eserinde şöyle der; "Bir insanın
- Ütopya 30 Haziran 2017, Cuma Kafam hayal kırıklarıyla dolu gün geçtikçe de dolmaya devam ediyor. Oysa böyle hayal etmemiştim hiç. Daha lise yıllarımda
- Sanki Aydın'a ilk defa yaz geliyor... 16 Ağustos 2016, Salı Klimanın İcadı: Bugün evlerimizde iş yerlerimizde kullandığımız klima aslında yüzyıllar öncesinde büyük bir oda şeklinde kocaman
- Aydın'da yok yok... 30 Temmuz 2016, Cumartesi Takatim de yok aslında Aydın için bir şeyler yazmaya ama artık dayanamıyorum. Süslü girişler de yapmıyorum, direk konuya giriyorum, bakalım
- Aydın'ın Kültürel Değerleri VIII-Bir Tralleis Rüyası 22 Temmuz 2015, Çarşamba -Bu hikaye 2500 yıllık bir tarihi serüveni içerir.- Gene güzel bir yaz havası. Güneşin yakıcılığına rağmen kent pırıl pırıl gözüküyor
- Aydın'ın Kültürel Değerleri VII- Eşsiz Bir Köy Domitia (Doğanbey) 25 Mayıs 2015, Pazartesi Aydın’da yollar sizi istedikçe yeşilin ve mavinin tutkulu bir şekilde aşk yaşadığı yerlere götürür. Bu seferki durağımız, Söke’ye
- Aydın'ın Kültürel Değerleri VI- Kehanet Merkezi Didyma 6 Şubat 2015, Cuma O Helenistik dünyanın en ünlü kehanet merkezi, insanların binlerce yıl akın ettiği, Anadolu’nun en ünlü arınma, huzur ve
- Aydın'ın Kültürel Değerleri V - Olimpiyat Kenti Magnesia 24 Ekim 2014, Cuma Bu hafta çok fazla bilinmeyen ama tarihiyle çok fazla bilgi içeren bir kentten bahsedeceğim. Aslında görmesi gereken ilgiyi her
- Aydın'ın Kültürel Değerleri IV - Felsefe'nin Doğduğu Kent Miletos 23 Eylül 2014, Salı Kısa bir aradan sonra tekrar merhaba... Bu haftaki kentimiz gene eşsiz bir kent. Tarih kitaplarına ciltlerce konu olacak öykülere ev sahipliği
- Aydın'ın Kültürel Değerleri-III Anadolu'nun Kalbi Priene 28 Ağustos 2014, Perşembe Anadolu’da gezilmesi gereken kentlerin belki en başında gelir burası. Kenti gezerkende bir taş yığın olarak değilde orada 2000 yıl önce yaşanılan
- Aydın'ın Kültürel Değerleri-II Eğitim Merkezi Nysa 21 Ağustos 2014, Perşembe Her yerinden tarih fışkıran güzel Aydın’ın portakal ve limon bahçeleriyle donanmış, zeytinliklerin ve incir ağaçlarının tüm
- Aydın'ın kültürel değerleri 13 Ağustos 2014, Çarşamba Aydın’da hemen hemen tüm yollar eğer isterseniz sizi zamanın her hangi bir noktasına götürebilir. Eğer ki görmeyi hayal ettiğiniz
- Hayvancılık ölmeseydi, ormanlarımız yanar mıydı? Mehmet AYDIN
- DOKTOR’DAN İLGİNÇ AÇIKLAMALAR Tuncer ALTINTAŞ
- Nedret Dönemi Emin Aydın
- Kola Meselesi Selma Kara
- YİYİN EFENDİLER YİYİN... Aydın KIROBALI
- AYDIN’IN YENİ İMAR YÖNETMELİĞİ, KENTİMİZ NASIL ŞEKİLLENİYOR? - 2 Cemre ŞAHİN KAZICI / Yüksek Mimar
- KURBAN NEDEN VAR? KAVURMA VE SUCUK İÇİN Mİ? Mehmet Yaylıoğlu
- Sakın tıklamayın! Selime Aydemir
- Kabına Sığamayanlar Nilüfer KABALI BULUT
- Jeotermal Safiye AYDIN
- AYDIN İLİ SOSYO-EKONOMİK ANALİZİ Hatice Tosun
- İsrail güç zehirlenmesine mi girdi? Prof. Dr. Ata ATUN
- Satürn 18 Kasım itibariyle Retro dan çıkarak düz seyrine başladı İlkay Karatepe_Astrolog
- KUMARBAZ Perihan YILDIRIM
- ÇOCUKLARA ÖDÜL VERMENİN FAYDALARI VE ZARARLARI Dilek SUBAŞI
- AYDIN TURİZMİ VE SORULAR İBRAHİM AYVAZOĞLU
- ÇİNLİ KOMUTAN VE SEÇİMLER Atilla Dağıstanlı
- NE MUTLU BUĞDAY EKEBİLENLERE... Önder Eyvaz - Vaiz
- Yapay Zeka İle Gelen 3 Trilyon Dolar! / Bu İşte Bir Terslik Yok Mu? Dr. Müh. Kürşat KAZANKAYA
- Çerçioğlu'nu Kurtaran Paralar... SERHAN SEYHAN
- RTÜK VE MEDYAYA TATLI SERT BİR ELEŞTİRİ Av. Zeki Aktuğ
- Etiketleme Çabası Uzman Klinik Psikolog Ece URHAN
- Bir bayram günü Duygu Özer KAÇAK
- KENDİNİ KUCAKLAYABİLME: ÖZ ŞEFKAT İlkay Bedir
- 1.100 TL oldu Fuat TÜTÜNCÜOĞLU
- DEDE KORKUT Kenan ÜŞENMEZ
- Çocuklarda tuvalet eğitimine ne zaman ve nasıl başlamalıyız Eda Demir
- Sağlıklı Yaşama Giden Yol: Mikrobiyota Dr. Banu Öztürk Ceyhan
- Ramazan’ın Bizlere Kazandırdıkları Mehmet SABANCILAR
- ADÜ ÖNEMLİ KONFERANSLARA İMZA ATMAYA DEVAM EDİYOR Doç. Dr. Emine Çakmak Kılıçarslan
- Zeytin hasadı; bereketli olsun.. omuz ağrıları; geçmiş olsun Prof. Dr. Ömer Faruk ŞENDUR
- KONFOR ALANINDAN ÇIK, EYLEM ALANINA GEÇ, FARKINDALIK DÜZEYİNİ ARTTIR Prof. Dr. Mesut KIRMACI
- Ölümü hatırlamak Veysel İLAN
- RUHSATSIZ SİLAH BULUNDURMA/TAŞIMA SUÇU Av. Elif UÇAN AYDIN
- Akşam oldu hüzünlendim ben yine Afif SIDDIKİ
- Kürk Hayvanları Veteriner Hekim Altuğ Özer
- I.Dünya Savaşı’nın 100. Yıldönümü ve Bölgemizde Ortadan Kalkan Sınırlar Yrd. Doç. Dr. Durmuş AKALIN
- Gestasyonel diyabet (Gebelik şekeri) Dr. İsmet BESEN
- Sağlıklı Saçlar İçin En İyi Besinler Uzman Diyetisyen Hilal ÜRETMEN
- Çocuklarda Özgüven Oluşturma Uzman Klinik Psikolog Halil Utku ALTIN
- BEKLENENSİN RAMAZAN! Sabri SAĞLAM
- Eskrim Sporu Nedir? Yunus Turupçu
- KEŞKE HEP KEŞKE DESEK AV. GÜLÇİN KARABULUT
- Mastaura Antik Kenti Emrah KARAÇAYIR
- İftar sofrası mı, israf sofrası mı? Volkan SAYIN
- MASAL BU YA, YA DA YİĞİDE NEYLER ZULÜM Dr. Altuğ KARAKÖSE
- TARIMDA SÖZLEŞMELİ ÜRETİM Naim ÖZDAMAR
- ZAMANE Bayram İnan Özcan
- Polise kurşun sıkan kalleşler üzerine... Mehmet Ali ACAR
- Çine arkeoloji müzesi Arif Ali UYGUÇ
- İl Sağlık Müdürlüğüne alkışlar! Şinasi KULA
- CEVİZ VE KOLESTEROL İLİŞKİSİ Diyetisyen İlayda Kaya
- BEYAZ KOD YETMİYOR, BİZE KIPKIRMIZI KOD LAZIM! Büşra Şahiner - Hemşire
- CHP'NİN AĞAÇLA İMTİHANI Mevlüt GÜNAY
- Kavgalarımıza Ay-Yıldız Molası Mehmet Cihad Işık
- Aydın’a yazık etmeyin Sercan ÖRÜN
- ON YIL SONRA İLK Ünsal ÜNAL
- Yaşlılık ve sağlıklı yaşam Prof. Dr. Nefati KIYLIOĞLU
- Yeme Bozuklukları Psikiyatrist Dr. Muhammet Gökhan AKSU
- EGZERSİZİN SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARINA ETKİSİ Dr. Öğretim Üyesi Ali GÜREŞ
- Pedagog, Psikolog ve Çocuk Psikiyatristi ne iş yapar Uzm. Dr. Ahmet ŞENSES
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.