İdeal dediğimiz soyutluklar yerini hedef dediğimiz somutluklara bıraktı.
Üniversiteye hazırlanan bir öğrenciye artık “İdealin ne?” diye sormuyoruz, hedefini soruyoruz, o da bize ileride yapmak istediği mesleği söylüyor işte bilişim teknolojileri, elektrik-elektronik, mekatronik gibi üniversite bölüm adları...
Muhtemelen kreş ya da ilkokula giden bir çocuğa bu soruyu sorsak aldığımız cevap onun kirlenmemiş belleğine uygun bir şekilde, hedeften çok ideale benzeyen bir cevap olurdu işte doktor olacağım (hasta nineme bakacağım), asker(kahraman) olacağım gibi cevaplar verirdi.
Düzenin içinde, düzenin boyasına boyanmamak elde değil maalesef.
Değerli ve özgün olmak, çulsuz ve üzgün olmayı getirebilir endişesiyle birey de bu doğrultuda ufkunu tayin etmeyi, değirmene su taşımak gibi yersiz ve zararlı buluyor.
İdeallerle yola çıkmak, hayat gailesini dert edinip ona göre konum almak gibi endişelerden daha uzak bir tutum.
Fakirlik, evlenememe, işsizlik, sosyal statünün geri oluşu yaşam konforunu olumsuz etkileyen şeyler olsa da klişe film repliğindekine benzer şekilde “sonunu düşünen kahraman olamaz” malum.
Belleği tertemiz, iyi niyetlerle donanmış küçük bir çocuk da bundan kırk sene önceki erişkinler gibi polis ya da asker olmayı kahraman olmakla eşdeğer tutup ötesini berisini kurcalamıyor, idealine sarılıyor masumca bugünkü cari tutuma zıt olarak.
Hedeflerle yetinmek, onları kendine gez göz arpacık yapmak, ideallerin aksine hısıma ve hasıma ihtiyaç duyan, hedefe ulaşma yolunda yok edilecek ve taltif edilecek insanlarla etrafınızı donatmak demek bir anlamda.
Yani hedefe ulaşmak için riyakarca sevilecek insanlar ve aynı hedefe ulaşmak için körü körüne kötülenecek insanlar...
Hısımlar ve hasımlar arasında salına salına aynı bir devletin duygusuz ve oportünist politikaları gibi bir salınış ve yol alış …
Hısımlar ve hasımlar makasın iki zıt ucu ve bariz bilinen müşahede edilen netlikte.
Aynı netlikte olmayan flu noktalar da var ki bu yolda hısıma yakın, hasıma uzak ama hısım değil. Hasıma yakın, hısıma uzak ama hasım değil.
Ve bunun gibi bir bir uzaklık ve yakınlıkta otağ kurmuş ilişki biçimleri...
Evet hısımlar, hasımlar, kıskançlıklar, çelme takmalar, ikiyüzlülükler, mat etmeler, şaha çıkmalar, bir sürü gayri insani vasfı, bir sürü kötülüğü hormonlu gıdalar gibi bünyemize zerk etmek dolayısıyla Nuh’un gemisini terk etmek küstahlıkları.
Değerli insan olmanın yerini başarılı insan olmakla değiştirdiği günümüzde artık başarılı insan olmak da tatmin edici bir tanım olamıyor ve yerini güçlü insan olmayı amaçlamaya bırakıyor gibi görünüyor ki değerli insandan başarılı insan hedefine düştüğümüz ve bazı ariflerin istihza ile karşıladığı düşük profilli başarılı insan hedefini de mumla arayacağız gibi görünüyor. Zira artık akçe ile görülen işlerde ibre yani “geçer akçe” güçlü, güzel ve zengin olmak.
Çürümek bu demek.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.