Son zamanlarda "asansör" kelimesini duyunca aklımıza "facia" geliyor.
İşte bu medya öyle menem bir şey ki, bir konu hakkındaki algımızı böylesine değiştirebiliyor. Halbuki asansör, katlar arasında rahatça seyahat etmemizi sağlayan yararlı bir araç.
İletişim biliminde "Kötü Dünya Sendromu" adında bir kuram var. Benim de medya eleştirisi yaparken çoğu yazımda dayandığım bu kuram Gerbner'e ait. Buna göre medya hayatın kötü bir tarafına odaklanarak, kitleye dünyanın aslında güvenilmez ve kötü bir yer olduğu imajını yansıtıyor.
Gündüz kadın kuşağı (ki bu tanım da acilen değişmeli) programlarını sürekli izleyen ebeveynleri olanlar bunu çok iyi bilirler. Ebeveynleri kendilerini, dünyanın ne kadar güvenilmez olduğuna, binbir türlü olay meydana geldiğine bu nedenle dikkatli olunması gerektiğine dair uyarır, durur.
Şüphesiz dünyanın böyle 3. sayfa haberlere konu olacak bir tarafı var ama iyileklerin, güzelliklerin olduğu bir yanı da var.
Son zamanlarda, yararlı bir araç olan ve hayatımızı kolaylaştıran "asansör" kelimesinin aklımızda "facia" ile özdeşleşmesi de işte bunlar ve medyanın algı oluşturucu gücüyle ilgili.
Sosyal medyadaki motivasyon cümlelerinde mutlaka, bir olayı değiştiremiyorsanız ona karşı bakış açınızı değiştirin şeklindeki motivasyon cümlelerine denk gelmişsinizdir.
İşte bu yazıyı zavallı "asansör"e bakış açınızı değiştirmek kaleme aldım.
Efendim, geçen gün bir asansöre bindim ve sadece 3 kat çıktığımız o asansör yolculuğu memleketin ahvaline karşı bakış açımı değiştirdi.
İlk katta ellerinde monitör ve büyük bir hoparlör olan iki genç dahil oldu yolculuğumuza. Bir start-up projesinin lojistik ayağını yöneten gençlerdenmiş biri, diğeri de o gençlere bir anlamda mentörlük eden bir başka gençmiş, çünkü o da öğrencilik yıllarından itibaren bu tür girişimlerin içerisinde yer almış.
İkinci katta bu kez elinde afişleri ile bir başka genç dahil oldu yolculuğumuza. Gencin elindeki afişte, hastalığından dolayı idrar torbası taşımak zorunda kalan çocuklar için bulduğu pratik yönteme dair sunum afişi vardı. Bu da yeni bir girişimdi ve ilgili kuruma bu afişlerle sunum yapmaya gidiyordu. Heyecanı da hem sözlerinden hem de hareketlerinden belli oluyordu.
Sonraki katta, bilmem hangi firma ile ortak proje geliştirilen ve öğrencilerin çalıştığı bir laboratuvarın sorumlusu olan ama kendisi de genç bir başka hoca dahil oldu yolculuğumuza.
Asansörden indikten sonra da o laboratuvarları gezdik; öğrencilerin bizzat içinde olduğu ya da başlangıcını yaptığı girişimlerin dünyaya geldiği, başlarındaki sorumluluların da kendileri kadar genç hocalardan oluştuğu ekiplerin yer aldığı laboratuvarlardı bunlar.
Yerli Silikon Vadilerimizden OSTİM Teknik Üniversitesi idi burası.
Bir ziyaret kapsamında detaylı gezme fırsatı bulduğum buradaki manzara, gençleri artık yurt dışında gelecek arayan bir ülkede olduğumuz bilgisine çok aykırı idi.
Rakamlar bize gençlerin her ne kadar yurt dışında gelecek aradığı bilgisini doğrulasa da, bir yandan böyle bir manzaraya tanık olmak bana umut verdi.
Ana haber bültenlerinde bir hafta boyunca asayiş başta olmak üzere olumsuz tüm haberler arka sıraya atılsa ve ilk 10 haberde memleketteki buna benzer umut verici gelişmelere yer verilse, sosyal medya da buna eşlik etse acaba millet olarak bakış açımız nasıl değişirdi, güne daha umutlu ve mutlu uyanır mıydık diye düşünmekten kendimi alamadım.
Belki böylelikle zavallı asansörün imajını da düzeltirdik.
Bu yazının reklam amaçlı kaleme alınmadığını belirtmek isterim. Memleketin bir evladı olarak, ne kadar çok umuda ihtiyacımız olduğunu bilenlerdenim. Ağzımızı açınca "kamu görevi yapıyoruz" denilen bir mesleğin mensubu olarak bu sorumluluğu omuzlarımda taşıyorum. Memleketin çok yerinde girişimciliğin önünü açan, ihtiyacımız olan umudu bize verebilecek böyle kurumlar var. Sayıları hızla artan teknoparklar, model fabrikalar, eğitim olanakları daha çok destek bulan meslek liseleri ve meslek yüksek okulları... Ve haber dediğimiz gerçeği gösteren ise (!) haberciler de merceklerini olumlu olana çevirebilmeli. Memleketteki tüm "asansör"ler "facia"ya kapı açmıyor, bazıları "aydınlık geleceği"mizi taşıyor neticede.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.