Yarım saat kadar önce fotoğraf sanatçısı bir ağabeyim ile yaptığımız konuşma…
- Fotoğraf eğitimine devam mı?
- Artık yoruyor o işler beni. Zaten kimsenin bir şey öğrenesi de yok, öğrenmek isteyen bizim gibi sokakta öğrenir diye düşünüyorum.
- Tabi bir de arama motorundan öğreniliyor her şey.
- Evet ama yarım yamalak, orada öğreten de yarım yamalak biliyor.
- Kitlesel amatörleşme dedikleri şey herhalde.
- Kitlesel amatörleşme mi cahilleşme mi onu da bilmiyorum. Biz amatör bir ruhla yapıyorduk ama üretiyorduk.
- Evet aslında. Şöyle de bir şey var. Mesela Photoshop kullanmıyoruz artık. Canva diye bir şey çıktı, dakikalarca Photoshop’ta uğraştığımız şeyi bir tıkla hallediyoruz. Ha, diyeceksin ki tasarımlar hep birbirinin benzeri. E zaten tasarımı isteyende de vizyon yok ki, iş olsun da nasıl olursa olsun kafasında. Öyle olunca iş isteyen vasat istiyor, yapan da neden uğraşsın o da vasat iş çıkarıyor. Belki de kitlesel vasatlaşmadır.
Aynı gün, sosyal medyada aslında işi gazetecilik olmayan birini elinde mikrofonla röportaj yaptığı görseli paylaştığını gördüğümde de sinirlerim tepeme zıplamıştı halbuki.
Medya patronlarının, işini ‘vasat’ yapmayan gazeteciye para vermemesinden dolayı son birkaç yıldır sokaktan geçeni, büroda çalışan sekreteri, çaycıyı vs’yi (onlardan gazeteci olmaz demiyorum ama yönelim doğru değil) zorla gazeteci yapmaya çalışmasının neticesinde ortaya çıkan bir görseldi işte gördüğüm.
İçimden düşündüm; sahte doktora ne oranda karşı çıkılıyorsa sahte gazeteciye de o oranda karşı çıkılmalı değil mi?
Sahte doktor candan eder kardeşim de, sahte gazeteci de kitlenin algısının canına okumaz mı?
Okur da kitlenin canına yeterince okunmuş olduğundan olsa gerek, yeni canına okumaların farkına varmıyor belki de.
Biz bunları kalemle anlattık, klavyeyle anlattık, mikrofonla da anlattık;
1. Muhabirle gazeteci aynı şey değildir.
2. Dedikodu yapmak yani bir sözü alıp yazmak ya da yayınlamak suretiyle bir yere aktarmak gazetecilik değildir. Dolayısıyla, herhangi bir kişinin sözünü doğrudan aktaran da gazeteci değildir. Dedikoduculuktan meslek olacaksa onun adı başka bir şeydir.
3. İçerik üreticiliği, metin yazarlığı hele hele bir gazete ofisinde tasarım yapmak da kişiyi gazeteci yapmaz.
Ama kime ne anlatacaksın işte. Patron mutlu son istiyor; kaliteli iş istemiyorken, kitle sadece başına iş geldiğinde gerçek gazeteciye ihtiyaç duyuyor, geri kalan zamanda gazeteciyi tukaka ediyor iken, yoldan geçene gazeteci payesi verilip meslek sıçrama tahtasına döndürülmüşken, gazetecilik de sözde gazeteciler de ‘vasat’ ve ‘cahil’ oluyor elbette.
Ama işte, ‘vasat’ mı doğru tanım olur yoksa ‘cahil’ mi karar veremedim.
*Başlığı yazarken, Barış Bıçakçı’nın ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’ kitabından esinlendim. Bu vasatlık ve cahillik, ‘vasat’ olmayan için büyük bir ‘çaresizlik’ artık.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.