Bilindiği üzere 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bu gün hakkında yazılanları ne kelimeler yeterli kılar ne de eylemler...
Her kurumun her kuruluşun daha da önemlisi her insanın duyarlı olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü hepimiz engelli olmaya adayız.
Bir anne adayı birçok hayallerle bebeğini dünyaya getirir. Ve ailede engelli bir çocuğun doğumu aile üyelerinin yaşantılarını ve psikolojilerini olumsuz yönde etkiler. Doğum sırasında ya da sonrasında doğabilecek olağandışı durumlardan bahsetmezsek öncesinde alınabilecek önlemler olduğunu düşünüyorum. Toplumda eğitim düzeyini yükseltmek, akraba evliliklerine cezasal yaptırımlar getirmek, bebeğin anne karnındayken başlayıp doğum sürecinde izlenip, doğduktan sonra aşılarının takibi, ev kazaları ve ihmalkarlık gibi... Okuduğunuzda bu ve benzeri etmenlerin hayatları ne kadar zorlaştırdığını yaşayıp şahit olduklarımız da mutlaka vardır...
Ailede engelli çocuğun doğumu ile birlikte aile üyelerinin yaşantı ve psikolojileri olumsuz yönde değişir. Odak noktası çocuk olduğundan ebeveynin kendi duygu geçişlerini farketmesi oldukça zaman alır. Yetersizlik duygusu, koruma içgüdüsü, ''neden ben'' sorusu ile beynimiz o kadar yorulur ki en başta kabullenemediğimiz bu duygunun zamanla başa çıkma yollarını ararız. Ülkemizde engelli çocuğu olan ailelerin stres düzeyini inceleyen çalışmalar olmasına rağmen stresle baş etme yöntemleri henüz incelenmemiştir.
Engelli birey ve ailesi rehabilitasyon, iş, sağlık, ulaşım, toplumda kabul görme, özgüven vb... Birçok durumla baş etme yolları ararken toplum olarak hayatlarını zorlaştırdığımız gerçeği ile yüzleşmeliyiz. İnsan hakları evrensel beyannamesi olmak üzere birçok belge engelli sorunlarını başta bir insan hakları sorunu olarak ele almaktadır. Duyarlı bir toplum bizleri sadece mutlu eder.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.