Hem bir anne hem bir eğitimci olarak son zamanlarda içimi sızlatan, kanımı donduran içimdeki çığlığa sesiz kaldığım bir gündeme değinmek istedim. Bu yazım bilgi içerikli değil belki ama duygularımı paylaşmak kendimi iyi hissetmemi sağlayacak, evet bu Gazze hangi dinden, milletten, renkten olursa olsun çocuklar hep masumdur. Biz şu zamanlarda çocuklarımızla bayram sevincini yaşarken evet belki bu satırları bile yazarken bir yerlerde acımasızca insanlık ölüyor ve çocuklarımız neyin bedelini ödüyor.
Güzel bir sabaha uyanmak yeni alınan kıyafetlerin sevinci bayram şekerleri için çalınacak kapılar belki bayram harçlıkları kısacası güzel bir gün… Ve biliriz ki bütün çocuklarımız böyle bir günü hak eder. Biz bize dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ile fikirlerimizi duygularımızı çocuksu benliğimize hapsedip bir gün hesaplaşacağımız vicdanımıza sakladık, O masum halkın ve mahzun çocukların kaybedilmişliğinden çıkıp haykırışlarını duyup, eşlik ettiğimiz zaman hakikat anlarız. Ve o zaman ‘’biz’’ gerçek ‘’biz’’ olmuş oluruz...
Elbette mazlumiyetle ölmek, zalimiyetle yaşamaktan daha iyidir…
Hani hep diyoruz ya eğitim, evet eğitim çok önemli ama şimdi öncelikle vicdan diyorum. Biz çocuklarımızda bin bir renkleri görürüz ve dilerim bütün çocuklarımız gecenin karanlığından uzaklaşıp günün ışıltısıyla günü kucaklasın ve bütün öğretmenler ve bütün anne babalar gelecek nesiller için vicdanlı çocuklar yetiştirsin. Said Nursi’nin sözleri ile yazımı noktalamak isterim.
Haksızlığa karşı sükût etme!
Ey yaşamak adına ölümü isteyen tarih! Dinle artık, bu kayıp kimsesiz değil, sahibi var bu çığlığın sessiz bir çocuk çığlığı... Haksızlığın ve zulmün hesap ödettiği o çocukların gürültüsüne sessiz kalma.
O masum yüzlü gözü yaşlı Filistinli çocuk siması bize mazlumiyetin hakikatını o kadar parlak surette gösteriyor ki, körler bile görebilir...
‘’Haksızlığa karşı sükût etmek, Hakka karşı haksızlıktır’’
Said Nursi
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.