Takip Et
  • 20 Eylül 2024, Cuma 11:08

İnsan beyni, zekası ve yaşamını bağlantısallıkla açıkladı

Prof. Dr. Türker Kılıç, bilim, yaşam, beyin ve zekâ üzerine derin bir yolculuk yaptıran bir sunum yaptı. Katıldığı konferanslarda konuşmaları ile dikkatleri üzerine çeken Kılıç, beyinle ilgili son gelişmelerin yanı sıra, zekânın ve bilginin nasıl işlendiği konusunda çığır açıcı bilgiler verdi. Bu konuşma, beynin zekâ üretiminde oynadığı rol, bilimsel paradigmalardaki değişim ve yeni yaşam modelleri üzerine yoğunlaştı.

BEYİN NASIL ZİHİN ÜRETİR?

Prof. Dr. Türker Kılıç, sunumuna beyin ile zihin arasındaki ilişkiyi açıklayarak başladı: "Beynimiz aynen bir örümceğin ağı gibi çalışır. Örümcek ağı, örümceğin uzantısı gibi bilgi işleyen bir sistemdir. Zihnimizi de böyle düşünebiliriz. Yaşamın içindeki bu enformasyon ağı, var olan enformasyonu bilgiye dönüştürür ve düşünce üretir." Beynin bir zihin üretim makinesi olduğunu belirten Kılıç, bu süreci bilimsel bir yaklaşımla ele aldı ve beynin 100 milyar nöronundan her birinin 15.000 başka nöronla bağlantı kurduğunu ifade etti.

Kılıç, bu bağlantıların modellemesi üzerine yapılan çalışmalara değinerek, beynin nasıl bir "bağlantısallık" oluşturduğunu anlattı: "Bağlantısallığı modelleyebilirsek, beynimizin nasıl zihin yarattığını daha iyi anlayabiliriz. Bunun için Avrupa'da yürütülen İnsan Beyin Projesi ve Amerika'daki İnsan Konnektom Projesi’nde bu bağlantılar üzerine derinlemesine araştırmalar yapılıyor."

BEYİN VE EVRENİN BAĞLANTISALLIĞI

Kılıç, beyinle evren arasında şaşırtıcı bir benzerlik olduğunu söyledi: "İnsan beynindeki nöronların oluşturduğu bağlantı sağlığı ile evrendeki kozmik bağlantılar arasında benzer bir modelleme var. Beynin nasıl zihin oluşturduğunu anlamaya çalışırken, aynı zamanda yaşamın ne olduğuna dair daha derin bir yanıt bulma şansımız da oluyor."

Bu açıklama, hem bilimi hem de yaşamı kavrama noktasında devrim niteliğinde bir farkındalık sunuyor. Kılıç, beyin yapısının evrendeki kozmik bağlantılarla nasıl örtüştüğünü açıklarken, beynin işlevi ile yaşamın kodlarını çözme arasında güçlü bir ilişki olduğunu vurguladı.

YENİ BİR BİLİMSEL PARADİGMA: BAĞLANTISALLIK

Prof. Kılıç’ın konuşmasında en dikkat çeken bölümlerden biri, klasik bilimsel yaklaşımlar ile modern bağlantısallık paradigması arasındaki farktı: "Eski bilim, bütünü anlamak için parçaları incelerdi. Ancak yeni bilim, parçaların birbirleriyle olan ilişkisini inceliyor. Nöronların tek başına incelenmesi yerine, onların birbiriyle nasıl bağlantı kurduğunu incelememiz gerekiyor."

Bu yeni paradigma, bilimin sadece biyolojik alanlarda değil, toplumsal ve sosyolojik alanlarda da kullanıldığını gösteriyor. "Örneğin, bir metro ağında, ormanın yeraltı kök sisteminde ya da bir sınıfın içindeki öğrencilerin birbiriyle olan etkileşimlerinde de bu bağlantısallık modellemesini görebiliyoruz," diyen Kılıç, bu modelin geniş bir yelpazede uygulanabilir olduğunu belirtti.

YAPAY ZEKÂ VE DOĞAL ZEKÂ: BİRBİRİNİ ÖĞRENEN SİSTEMLER

Kılıç, yapay zekâ ve nörobilim arasındaki ilişkiye de değindi. "Yapay zekâ, aşağıdan yukarıya doğru, yani basitten komplekse doğru gelişirken, nörobilim yukarıdan aşağıya doğru, yani karmaşık sistemlerden basit sistemlere doğru ilerliyor. İki alan bir arada ilerliyor ve birbirinden öğreniyor." Kılıç, bu iki disiplinin birlikte bir "buzkıran gemisi" gibi yol aldığını ve diğer bilim dallarına da kapı araladığını ifade etti.

EĞİTİM VE ZİHİN GELİŞİMİ: ÖĞRETMENLER EN İYİ BEYİN CERRAHLARIDIR

Kılıç, beyin gelişiminin eğitimle nasıl şekillendiğine vurgu yaptı: "Eğitim, en önemli konnektom değiştiricidir. Bu yüzden, öğretmenler aslında en iyi beyin cerrahlarıdır." Eğitim sisteminin, insan beynindeki bağlantısallıkları değiştirerek zihin yapısını yeniden inşa ettiğini belirten Kılıç, eğitimdeki soru sorma becerisinin önemine dikkat çekti. "Eğitimde doğru cevap vermek değil, doğru zamanda doğru soruyu sorabilmek esas olandır," diyerek eğitimin yeni bir perspektif kazanması gerektiğini vurguladı.

BİLİM VE KÜLTÜR: YENİ BİR DÖNÜŞÜM

Konuşmanın belki de en dikkat çekici kısmı, Kılıç’ın bilimsel dönüşüm ile kültürel değişimin nasıl el ele gittiğini açıklamasıydı. "Şu anda, Newton ve Descartes’ın bilim paradigmasından farklı olarak, yeni bir bilimsel metodolojiye doğru geçiş süreci yaşıyoruz. Bu geçiş, kültürel bir dönüşümü de beraberinde getirebilir."

Kılıç, içinde yaşadığımız kültürün sahip olma üzerine kurulu olduğunu ve yeni paradigmada bunun yerine yaratıcılık ve iyiliğin öne çıkacağını belirtti. "Yaratıcılık ve iyilik, sahip olmaktan daha önemli kişilik özellikleri olarak karşımıza çıkacak."

ZİHNİN ÖZGÜRLÜĞÜ MERAKTA BAŞLAR

Prof. Dr. Türker Kılıç’ın konferansı, bilimsel araştırmaların insan zihnini ve yaşamı nasıl yeniden tanımladığını etkileyici bir şekilde ortaya koydu. "Merak, zihnin yaşam içerisindeki özgürleşmesini sağlayan en önemli anahtardır," diyen Kılıç, merakın insanı bilgiye ve nihayetinde yaratıcılığa götürdüğünü vurguladı.

Yapay zekâ, beyin ve evren arasındaki derin bağlantılar, bilimdeki yeni paradigmalar ve kültürel dönüşümün önemine değinilen bu konuşma, bilim insanlarının ve toplumun geleceğe nasıl bir perspektifle bakması gerektiğine dair önemli ipuçları sundu. (SELİME AYDEMİR)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.