Çoğumuz, olumsuz düşünmenin ne kadar yanlış olduğuyla ilgili konuşmaların geçtiği sohbetlerin içinde büyük ihtimalle bulunmuşsunuzdur. Belki de kendimiz de bunun mantıklı olduğu sonucuna varıp o şekilde kendimizi yönlendirmişizdir. Başka bir ihtimalle de bir yerlerde muhakkak bir klişe olarak olumsuz düşünülmemesi gerekliliğine ilişkin bir yazı, resim vb. ilgimizi çekmiştir.
Olumsuz düşünmemek bu kadar amaç haline gelmişken konuya farklı bir yerden bakalım isterim.
Beynimiz bizi tehlikelere karşı korumak adına olumsuz düşünceye yönelik programlanmış. Geçmişte yaşadığınızı düşünün. Vahşi yaşamda bir tehlikeyle karşılaşabilme ihtimalinize karşı beynimiz "Şu anda güvende değil miyim?" sorusuna daha çok odaklanmış.
Günümüze gelelim. Gene böyleyiz. Aklımızdaki düşüncelerin yüzde 90'a yakını olumsuz.
Bu konuyla ilgili şöyle bir benzetme yapmak iyi olacaktır. Gece yürürken sokak lambasından yansıyan ışıkla oluşan gölgesini onu izleyen biri zannedip kaçmaya calışan birini düşünün.
İlk fark ettiğinde ürker, sonra kendi gölgesi olduğunu görüp rahatlar.
Olumsuz düşünceler de gölgemiz gibidir. Onlardan kurtulmaya çalışmak; kendi gölgemizden kaçamayacağımız gibi gene onlarla başbaşa kalmak demektir.
Bu noktada bizi dengede tutacak şey; gölgemizle birlikte yürümeyi öğrenmek olmalıdır.
Olumsuz düşünebiliriz. Olumsuz düşünceye direnç koymak yerine akıp gitmesini tercih edebiliriz. Onu izleyebiliriz. Gerçek olan şu ki ancak serbest bırakılan düşüncelerle özgürleşebiliriz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.