Tüm dünya ülkeleri olarak küresel bir kriz ile karşı karşıyayız. Bu krizden bizde tüm dünya ülkeleri gibi başta sağlık olmak üzere, pek çok sektörde olumsuz etkilendik. En çok etkilenen sektörlerden biri de eğitimdir. Bende bir eğitimci olarak bu süreçten en çok etkilenen kişilerden biriyim. Hem eğitimci hem de anne olarak bu zorlu süreci milyonlarca eğitimci arkadaşım ve veli ile beraber yaşadım.
Gerek devlet kurumlarında çalışan, gerekse Özel okullarda görev yapan meslektaşlarım ile dost meclisinde ettiğim gözlem ve sonuçlara göre kanayan yaranın aynı ama yaranın oluşma şeklinin farklı olduğunu gözlemledim. Bu sebeple bu konuya mutlaka değinmeliyim diye düşündüm.
Bu yazı dizisi 3 aşamadan oluşacak. Bir veli, bir devlet öğretmeni ve Özel okul idarecisi ile bu sürece beraber göz atalım istedim.
Yazı dizimizin ilk konuğu olarak Özel Aydın Değişim Koleji Kurucu Temsilcisi Rahmi POLAT ile çok güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Sayın Rahmi POLAT’dan süreci Özel Okullar için ve Özel okul öğrencileri için değerlendirmesini istedim ve harika sohbeti olduğu gibi sizlere aktarıyorum.
Rahmi POLAT:
Hepinizin bildiği gibi her şey, bakanlığımızın 16 Mart tarihi itibari ile okulları 2 hafta süre ile sağlık önlemleri kapsamında tatil ettiğini açıklamasıyla başladı. Ancak bu 2 hafta süre oldukça uzadı. Eğitim yılımızın ikinci dönemi neredeyse bir virüse feda edildi. Akabinde hepimiz umutla Eylül Ayı’nda okulların açılmasını bekledik. Ama tam anlamıyla maalesef gerçekleşmedi.
Geriye dönüp baktığımızda 16 Mart’tan bugüne kadar hiç okula gidemeyen bir nesil var ortada. Ve biz bu neslin okullarını kapalı tutmaya devam ederek ne yazık ki bir nesli kaybedeceğiz. O yüzden ivedi bir şekilde okulların açılması ve çocukların eğitiminin yüz yüze verilmesi gerekmektedir.
Okulların uzun süre kapalı kaldığı dönem Dünya üzerinde en son 2. Dünya Savaşı sırasında olmuştıur ve o dönemde savaştan dolayı eğitimini alamayan neslin çocuklarının yapılan araştırmalarda ileriki hayatlarında asla üst düzey yönetici olamadığı, iş hayatlarında başarılı olamadığı saptanmıştır.
Bu virüsten etkilenen diğer ülkelere bakalım. Gelişmiş dediğimiz Avrupa Ülkelerinde, Amerika da, Japonya da, Kanada da okulların açık olduğunu görüyoruz. Baktığımızda birçok ülke de vaka sayısı bizden daha çok olmasına rağmen okullar açık.
Ayrıca ülkemizde AVM’ler açık, kafeler, internet kafeler, sahiller, çarşı, Pazar her yer açık. Bu kadar açık yer varken okulların kapalı olması bir eğitimci olarak beni üzmektedir.
Okullarımızın bu açık olan bir çok yerden daha güvenli, daha denetimli ve daha temiz olduğu da aşikardır. Bu yüzden tüm okullarımızın kontrollü, maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyulmasını sağlayarak açılması önünde hiçbir engel yoktur.
Okulların kapalı olduğu bu dönemde uzaktan eğitim yolu ile çocuklarımızın eğitimini vermeye çalıştık. Ancak bunun bazı sorunları da beraberinde getirdiğini gördük.
Bazı çocukların tablet, internet, bilgisayar vs… araçlara ne yazık ki sahip olmadığını gördük. Hatta şöyle ki kendi okulumuzda okuyan bir öğrencinin oturduğu köyde hiçbir internet hizmeti verilmediğini öğrendim. Yine başka bir öğrencinin ders esnasında kamerasını açmamasının üzerine, sebebini sorduğumda babasına ait büfede çalışırken derse girebildiğini öğrendim. Başka bir öğrencimin evinde küçük kardeşine bakarken derslere katılmaya çalışması gibi birçok olumsuz durumla karşılaştık. Bu örnekleri çoğalttığımız zaman görüyoruz ki uzaktan eğitim, eğitim sorunumuzun çözümü değildir.
Eğitim, Öğretmenin öğrencisi ile göz teması ile olur. Öğretmen çocuğa dokunabilmelidir. Bu yüzden okullarımız her seviyede biran önce açılmalı ve çocuklarımızın alması gerektiği okullarında eğitim hakları biran evvel verilmelidir.
Ve korona ile mücadele de Eğitim neferleri en önemli mücadelecilerdendir.
Süreci çok da güzel özetlediğini düşündüğüm, mesleğin de ki özverisine her zaman saygı duyduğum Sayın Rahmi POLAT’a görüşlerini bu güzel sohbet ile bizimle paylaştığı için çok teşekkür ederim.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.