-Münir
-Buyur Atilla abi
-Estağfurullah,program kaçta ?
-14 de
-Münir,ben Levent Uygun’un yalancısıyım.
-hayrola abi
-Sen müdür olarak gazetecilerin karnını doyuracakmışsın.
-Canın sağolsun abi,sen hele bir gel..
Cumartesi sabahı sosyal medyada okuyorum ki Münir Ali Koç sabaha karşı geçirdiği bir kalp krizi sonucu aramızdan ayrılmış…
Münir ile yaptığımız son konuşma olduğunu kim bilebilirdi ki ?
Binlerce yıl yaşındaki dost çınar ağacından bir yaprak daha düştü…
Can dostumuz,arkadaşımız,güler yüzlü emekçi kardeşimiz Münir Ali Koç bir başka boyuta gitti..
Aydın küçük,Aydın şirin,herkes birbirini tanıyor.
Düşünün saçlarınız daha doğal renginde delikanlılık çağındasınız…
Bir ara herkes kopuyor birbirinden…
Yeniden bir araya gelindiğinde:
-nerelerdeydin ?
-askerdeydim.
-Okuyordum.
Sonra bir sinema filmi gibi yıllar birbirini kovalıyor…
Saçlar ağarıyor,yüzlerde zamanın izi kırışıklıklar Menderes nehrinin ya da Çine çayının hatta dabak hane deresinin kuruduğu zaman ki gibi suya hasret toprak gibi derin ve çatlak çatlak…
Münir’i anlatmak için ne yazacağım ?
Onu tanıyanlar zaten ne yazacağımı hissettiler.
Münir’i her yıl adına düzenlenecek olan gastronomi festivalinde anımsayacağız..
Belediyeye her gidişimizde,
Kültürel etkinliklerde,
Hep onu özleyerek anımsayacağız..
Münir ,yiğit kardeşimiz ,Tüm Bel- Sen’i kurarak emeğin kutsallığını gelecek kuşaklara aşıladın.
Bilinçlendirdiğin o emekçiler yaşamları boyunca seni unutmayacaklar.
Işıklar ,yıldızlar yoldaşın olsun…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.