Rabbimiz yaratmış olduğu varlıklar içerisinde insanı eşrefi mahlukat olarak yaratmış, ona hayatını devam ettirebilmesi için güzel bir vucud vermiş, aklından geçenleri ve kalbinde ki duyguları ifade edebilmesi için heryönden mükemmel bir şey olan dil vermiştir.
Rabbimiz yaratmış olduğu insanları her hususta iyi ve güzel amellerde bulunmalarını isterken, insana kendine yakışmayacak amellerden uzak durmasını ve yaratılış gayesi içinde hareket etmesini öğütlemiştir. İnsanın ağzından çıkan ve kendisine hem bu dünyada hemde ahirette büyük bir zarar olan amellerden biride gıybettir.
Dini bir terim olarak gıybet, bir kimseden gıyabında hoşlanmayacağı şekilde bahsetmek, konuşmaktır. Gıybet insanları birbirine bağlayan, muhabbeti düşmanlığa, şefkati zulme, huzuru sıkıntıya çeviren manevi bir hastalıktır. Bu gıybet alışkanlığı kalp, ruh ve vicdan içinde en büyük bir azaptır.
Rabbimiz gıybeti yasaklamış ve gıybet edenleri kardeşinin etini yediği benzetmesi yaparak biz insanları bu kötü davranıştan uzak durmaya davet etmiştir. Nitekim kur’an-ı kerimde şöyle buyrulmaktadır. “Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurat/12)
Bir gün Sevgili Peygamberimiz a.s.v ashabına şöyle sordular gıybet nedir, bilir misiniz? Oradakiler; Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler. Hz. Peygamber: "Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şekilde gıyabında arkasından konuşmandır buyurdu. Sahabeler dediler ki; Söylenen ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?" Peygamberimiz a.s.v buyurdular ki; Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa, o zaman ona iftira ettin demektir, buyurdu. (Müslim, Birr 70)
İnsan bir kimseyle konuşurken anlattığı şeylerin sadece karşısındaki tarafından dinlendiğini zanneder. Ama kendini yaratan ve dünyada yaptıklarından hesaba çekecek olan Allahın yazıcı meleklerinin konuştuğunu kaydettiğini unutur. Rabbimiz buyuruyor ki; "İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında onu gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın." (kaf/18)
Gıybet ile ilgili ayeti kerimede rabbimizin bizi herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Diyerek sorgulamasından anlıyoruz ki; müslümanların arkasından konuşup gıybet etmek aklen, kalben, vicdanen ve fıtraten gayet kötü bir iştir.
Bir kişi sadece müslüman bir kardeşinin arkasında konuşması değil, onu küçük düşürecek işaret, ima, yazı ve hareketide gıybettir. Bir kişinin hoşuna gitmeyecek şekilde taklidini yapmak, insanları güldürmek için kardeşinin yediği, içtiği, konuştuğu ve yürüdüğü hareketleri yapmak gıybettir.
Bir insan kızdığı bir insana kinini hafifletmek, kendisine isnad edilen bir kusurdan kurtulmak, şakalaşmak, eğlenmek,hased ettiği ve vaktini eğlenerek geçirmek istediği için gıybet yapar. Ama unutmamalıyız ki ahlaklı bir müslüman kin, nefret ve hased gibi özellikleri üzerinde barındırmaz.
Bir kişinin arkasından kouşmak, çekiştirmek nasıl yasak kılınmışsa, gıybeti dinlemekte aynı şekilde yasak kapsamına alınmıştır. Rabbimiz mü’minlerin özelliklerini sayarkan buyuruyor ki; “Mü'minler, boş ve faydasız şeylerden yüz çevirirler.” (Mü’minun/3) Başka bir ayeti kerimede; “Boş sözü işittikleri vakit ondan yüz çevirirler ve, “Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de size. Selam olsun size (bizden size zarar gelmez). Biz cahilleri istemeyiz” derler.” Kasas, 28/55
Kısacası gıybet bir kişiye hem dünyada hemde ahirette sorumluluk yükler. Bizler arkasından gıybet ettiğimiz kişiden helallik almalı ve işlediğimiz günaha tövbe etmeliyiz. Eğer helallik alınmassa ve tövbe edilmesse kul hakkına gireceğimiz için peygamber efendimizin bildirdiği gibi dünyada ibadetlerini yerine getirip bir çok salih amel işleyip ahirette müflis olanlardan oluruz.
Sonuç olarak bizler kendimiz için istemediğimiz bir şeyi başkasının arkasından yapmamız hoş bir şey değildir. Unutmamalıyız ki; müslüman müslümanın elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. Bu sebeble bizler tövbelerin kabul edildiği içinde bulunduğumuz mübarek ramazan ayını fırsat bilmeli, gıybet denilen sinsi hastalıktan kurtulmalı ve daha önce işlediğimiz günahlara tövbe etmeliyiz. Allahım beni ve gıybet ettiğim kimseyi mağfiret eyle demeliyiz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.