Devlet kavramının tarihsel süreç içinde ortaya çıkışını sağlayan en önemli sıçrama, insanların topluluk olmaktan çıkıp toplum olma haline geçişidir. Bu bağlamda yerleşik hayata geçen insanların yönetilme ihtiyacı, devletin devlet olarak örgütlenmesinde belirleyici olurken ‘işbölümü’ ve ‘güvenlik’ kavramlarının da ön plana çıkmasına neden olmuştur. Devlet örgütlenmesinin geçmişten bugüne en temel görevi iç ve dış güvenliği sağlamak olurken ayrıca ‘devlet’ kendi varlığını devam ettirebilmek adına formlar değiştirmiş ve kendine yeni roller türetmiştir.
Özellikle son zamanlarda oldukça gündemde sanayi 4.0 sürecine bakıldığında, günümüzde hem akademik, hem de ekonomi ve siyaset alanlarında devletin zorunlu değişiminin yolunun açıldığı görülmektedir. Bu nedenle devletler kendi varoluşunun önemi ve devamı nedeniyle yeni bilimsel arayışlara girmiştir. Bu bilimsel arayışın tek yolu bilişim bilimlerinde yaşanan gelişmeler ve bu gelişmeler sonucu ortaya çıkan Sanayi 4.0 kavramı olmuştur. Sanayi 4.0, sadece üretim süreçlerini daha verimli kılmakla kalmayıp üreticiler, tedarikçiler ve tüketiciler arasındaki, hatta makinelerle insanlar arasındaki ilişki tarzını bile dönüştüreceği öne sürülmektedir. Bu değişim yine devletin zorunlu değişiminin sebebi olarak görülmektedir. Değişen devletlerin, Sanayi 4.0 ilişkisi devletlerin üretime girmesi ile daha gerçekleşebilir olacaktır.
Bilindiği gibi sanayi dönemi öncesinde ilkel aletler kullanılarak üretim yapılmaktadır. Sanayi devriminden sonra ortaya çıkan sanayi toplumu makinelerle birlikte üretim yapan insanların dönemidir. Bu dönem Sanayi 1.0 olarak adlandırılmaktadır. Kısaca buharlı makinler ısı enerjisini mekanik enerjiye dönüştürmektedir. Sanayi 2.0 döneminin karakteristiği ise elektrikli makinelerin, elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştürmesiyle olmaktadır. Sanayi 3.0, makinelerce gerçekleştirilen bir başka türden nitel fonksiyonel dönüşüme tanıklık edilen dönemdir. Bu, bilgisayar dediğimiz makinelerce, verinin bilgiye; bir başka ifadeyle, işlenmemiş bilginin kullanılabilir bilgiye dönüştürülebildiği dönemdir
Küreselleşme süreci ve Sanayi 4.0 olgusu, devletlerin yapısının değişimini zorunlu kıldığı için, dünya haritasında da bazı değişimlerin yaşanmasına tekrar bir düzenlemeye geçilmesine neden olmaktadır. Bu nedenle özellikle Ortadoğu bölgesinin Batılı güçler tarafından tekrar dizaynı süreci; Körfez Savaşları, Arap Baharı Süreçleri, Libya, Mısır ve Suriye gibi devletlerde yaşanan savaş ve krizler bölgenin ve Doğu Akdeniz’in önemini tekrar göstermektedir.
Bilindiği gibi Akdeniz’in doğusunda özellikle, 1990’lardan sonra yaşanan değişimler bölgenin uluslararası güç dengeleri açısından önemine dikkat çekmektedir. Doğu Akdeniz, geçmişten bugüne gerek ulus lararası ticaretin ana yollarından biri olması gerekse sahip olduğu enerji kaynakları ile ilgi çekmektedir.
Doğu Akdeniz’de askeri gücü olan devletlere bakıldığında sırasıyla, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa olduğu görülmektedir. Bu ülkeler küresel olarak güçlü ve egemen devletlerdir. Bunların yanına Çin ve Almanya’yı da eklemek gereklidir. ABD, Rusya, İngiltere ve Fransa, Doğu Akdeniz’de donanma bulundurmaktadır. Sanayi 4.0’a öncülük eden Çin ve Almanya’ da küresel bir güç olarak bölgede söz sahibi olmaya çalışmaktadır. Bu nedenle bölgede yaşanan ve zaman zaman artan istikrarsızlık ve belirsizlik Akdeniz’in doğusunun jeopolitik ve doğal kaynaklar açısından öneminin gelecekte de devam edeceğinin sinyallerini vermektedir.
Doğu Akdeniz özellikle 2000’li yıllardan sonra pet rol ve doğalgaz konusunda oldukça sık adı duyulan bir bölge olmuştur. Irak ile başlayıp, Libya ve Suriye ile devam eden savaşlar bölgedeki istikrarsızlığın ve belirsizliğin devamı niteliğindedir. Bu süreçte ABD (PYD ve YPG)’yi desteklerken, Rusya Ortadoğu ve Akdeniz’deki gücünü kaybetmemek için Esad rejimine destek vermektedir. Doğu Akdeniz, Avrupa için Rusya’ya olan doğal gaz bağımlılığının çıkış noktası iken, Çin içinde Batı’ya açılan kapıdır. Bu nedenle Doğu Akdeniz küresel rekabetin oynandığı bir alandır. Küresel devletlerin yanı sıra Türkiye, İran, Suriye, İsrail ve Mısır gibi bölgesel güçlerde sahnede yerini almaktadır. Filistin sorunu da bölgenin kanayan yarası olarak devam etmektedir. Bu yaşanan savaşta güçlü olarak gelecekte de yer alabilmenin yolu Sanayi 4.0’ı yakalayabilmekten geçmektedir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.