Çok önemli bir toplantının ortasında gördüğün kadın benim…
Muazzam çekilmiş saç fönümle, kırmızı rujumla, topuklu ayakkabılarımla büyük büyük işler peşinde gördüğün kadın benim, biziz…
Bazen bir güzellik merkezinde, bazen bir petrol ofisinde, belki bir marangoz atölyesinde gördüğün, göreceğin kadın benim…
Bir oto tamircisinde eli yüzü siyahlara boyanan kadın yine benim…
“O saatte dışarıda ne yapıyormuş?” dediğiniz, bu ifadeye sığınarak kadın ölümlerini, kadın tacizlerini meşrulaştırdığınız kadın benim, biziz…
“Kadın dışarıda kahkaha atmayacak” dediğiniz kadın benim, biziz… Kahkahanın en büyüğünü istediğimiz yerde atmak için var olduk, var olacağız…
“Elinin hamuruyla bu işlere karışma” dediğiniz her işte en önde ‘KADIN’ı görecek gözleriniz…
“Kızını dövmeyen dizini döver” demeyi değil “Kızını ÖVMEYEN dizini döver” demeyi öğreteceğiz…
Kalbine sonsuz bir aşkı sığdıran, koruyan kollayan, sarmalayan, sevgisiyle iyileştiren kadın benim… Bedeninde bir canlıyı büyüten, dünyaya getiren, onu yetiştiren kadın benim… Geceler boyunca bebeğini sallayıp sabahın ilk saatlerinde hastanede, okulda, otobüste, dolmuşta, kendi aracında kocaman kocaman işlere yetişmeye çalışan kadın benim… Akşam saatlerinde mini eteğimle boş sokaklarda evime, eşime, dostuma, arkadaşıma giderken gördüğünüz kadın benim…
Beyazlayan saçlarım, yüzümde çıkan sivilcem, kalınlaşan belimle ben buradayım, burada olacağım…
“Sen annesin, o renk elbise giyilir mi?” dediğiniz her renk elbiseyle karşınızda duran kadın biziz…
“Bu çocuk aç. Böyle çocuk bakılmaz” dediğinizde, kendi değerini bilen, ezmeyen, ezilmeyen bir başkasına ihtiyacı olmadan ayakta duran, çocuğu yetiştiren kadın benim…
Evinin düzenini sağlayan, bozulan prizin tamirini yapan kadın benim… Büyük büyük tırlarla şehir şehir gezen…
“Bak bak, şu pozlara bak” dediğiniz her fotoğraf karesindeki kadın benim...
Ne çok varız… Hep olacağız…
Bir kız çocuğu yetiştirirken kadın olmaktan gurur duyması gerektiğini anlatacağız defalarca… “Kadın istediği saatte, istediği yerde, istediği kıyafetle, isteği sektörde var oldu, var olacak” yazacağız sayfalarca…
Bu zamana kadar olmamışsa da bundan sonra “Bir kadın bütün dünyayı değiştirebilir” diyeceğiz bıkmadan, usanmadan…
Öğrenmedik, öğrenemedik ama öğreteceğiz kadınlarla aynı ortamda, varlığına saygı duyarak yaşamayı…
Bilmiyoruz ama bileceğiz, dünyadaki her şey kadının eseri…
Yapmadık ya da yapamadık, belki eksik kaldık ama ‘’EY TÜRK KADINI! SEN YERDE SÜRÜNMEYE DEĞİL, OMUZLAR ÜZERİNDE GÖKLERE YÜKSELMEYE LAYIKSIN!’’ diyeceğiz…
Ne çok varız… Eksiklerimizle, fazlalarımızla...
Kusursuzu beklediğiniz her an eksiklerimizi seveceğiz…
“Ay sen kilo mu aldın?” dediğiniz her an, bedenimizi seveceğiz...
Saçımıza düşen akları, yüzümüzde çıkan sivilcelerimizi, topuklu ayakkabılarımızı, rujumuzu, makyajımızı, sahip olduğumuz her şeyi eskisinden daha çok seveceğiz...
Bizi görmek istemediğiniz her alanda her zamankinden fazla olmayı, bizi duymayı reddettiğiniz her zamanda daha fazla bağırmayı öğreneceğiz...
Büyük büyük kahkahalarımızla, bazen hıçkıra hıçkıra ağladığımızda kendimizi sevmeyi öğreneceğiz…
Aynaya her baktığımızda kendimizle gurur duymayı öğreneceğiz…
Bravo! Hem çalışma hayatında olan hem evine bakan her kadına…
Bravo! Ev hanımı olan kadına…
Bravo! Çocuk doğurana, doğurmayana…
Bravo! Evlenene, evlenmeyene, evlenmeyi tercih etmeyene…
Bravo! Kalıplara sığmayan, sığmayacak olana… BRAVO!
8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.