Son yıllarda moda deyişle SPA’nın anlamı bu, “Sudan Gelen Sağlık.”
Antik çağda önemli ve tarihi Ege kentlerinde yaygın olarak bugünkü SPA kavramına denk gelen kaplıca ve ılıcalar mevcuttu. O zamanlar daha çok savaşlardan dönen askerlerin dinlenme ve tekrar orduya kazandırılmalarını sağlayan yerler olarak düşünülmüş olsalar da tedavi amaçlı da kullanılmışlardır. Karya, Tralles, Afrodisyas, Hierapolis... Yani bugünün kaplıca cenneti Muğla, Aydın,Denizli gibi illerimizi içine alan coğrafyada bu tür merkezlere ait kalıntılar hala gözlerimizin önünde. Son derece zengin bir potansiyel. Sağlık turizmi açısından paha biçilmez bir zenginlik.
Peki yeterince yararlanabiliyormuyuz?
Bu soru çok da tatminkar bir cevap bulamıyor malesef. Bu açıdan Almanya, Romanya, Macaristan gibi kaplıcadan zengin ülkelerin hem yatak kapasitesi, hem de turizm geliri açısından çok gerisindeyiz..
Biraz yavaş kalmışız yani. Bu konuda elbette özel sektörün hareketlenmesi ve ilgi göstermesi önemli ancak sadece özel sektör yeterli mi? Tabi ki hayır, özellikle üniversitelerimizin de konuya bilimsel bir perspektiften yaklaşması, modern tıbba tamamlayıcı tedavi yöntemlerini de katarak, bu önemli potansiyele farklı bir yön vermesi çok önemli. Bu hiç zor olmasa gerek. Neyse ki Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) bu alanda bir adım önde.
Germencik'teki Alangüllü Kaplıcası'nda harekete geçildi bile. Son 2 yıldır Alangüllü Kaplıcalarımızda üniversite hastanemizin kontrolünde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ünitesi modern cihazlarla tedavi hizmeti vermektedir. Esas sevindirici olan ise, görüşmeler olumlu sonuçlanır ve bölgedeki tesisler ADÜ’nün hizmetine verilirse, yakın zamanda Ege Bölgesi'nin en büyük yataklı rehabilitasyon merkezine kavuşacağız. Umarım bu konuda yetkililer, sağduyulu davranır ve Aydın böyle bir tesise kavuşur. Kalın sağlıcakla…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.