Medya dönüşümü kendi içerisinde yapmalıdır
17 Aralık 2018, PazartesiTweet |
Gazetecilik; toplumun gelişimi, birlik ve bütünlüğü, ahlak ve adalet kavramlarının sürdürülmesi ve yükselmesi açısından hayati değere sahip bir meslek. Ne yazık ki, son dönemde toplumun, yöneticilerin ve sermayederlerin iş birliği tam tersi yönünde ilerlemektedir. Bunun yanında yaşanan teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı haberleşme hızının performansı ışık hızıyla yarışır hale gelmiştir. Yaşanan bu gelişmeler özellikle yazılı basının önemini gün geçtikçe yitirmesine neden oluyor. Ekonomik olarak cebinde her an iflas bayrağını taşıyan medya sahipleri çözümler aramaktadır. Masada yer alan çözümler arasında,
Yazılı basının tarihin tozlu sayfalarına karışarak, net sitelerinde yayın hayatını sürdürmesi.
Abonelik sisteminin geliştirilerek yaygınlaştırılması ve zamanla yerleşmesi.
Cemaat, cemiyet, radikal ideolojiler ve iktidara yakınlaşma.
Bu maddeleri değerlendirirken doğru değerlendirme açısından hepsini bütün ilişki açısından ele almalıyız. Üç maddenin de kanımca değerlendirilmeyen ya da çıkarlara ters düştüğü için zihinlerle paylaşılmayan noktaları var. Birinci maddeyi yorumladığımızda, bu yüz yılda teknoloji ile tanışıklığı olmayan ve ilişkisini arttırmayanların sayısı bir elin parmakları kadar. Fakat ikinci madde ile ilişkili teknolojik dönüşüm, 1 Lira’ya bile alıcı bulmayan yazılı basının yok edilmesi ve yerini nette abonelik sistemine bırakmasına toplum hem kültür hem de maddi açıdan hazır değil. İkinci maddede yer alan abonelik sistemi kendi içerisinde yüksek riskler barındırmaktadır. 4 yıldır devam eden gazetecilik öğrenimim, bu süre içerisinde hem yerel hem de ulusal basında çalışma deneyimlerim ve kişisel çabalarımın birikimiyle ulaştığım nokta abonelik sisteminin büyük bir mesleki yozlaşmayı beraberinde getirmektedir. Doğrunun, toplumun iyilikleri ve mesleki etikleri bir kenara bırakarak haber adı altında abonelerin çıkarları gözetilmekte ve reklamları yapılmaktadır. Yazılı basın için aboneler adeta kutsanmaktadır. Üçüncü madde ise ideolojilere ya da iktidara yakın olma durumunda ise güç sahiplerine tapınma ortaya çıkmakta ve güç sahiplerinin her isteği sorgusuz kabul edilmektedir.
Sorun basının taraf olarak orada ve burada olması değil, hangi tarafta olursa olsun toplumun iyiliği ve meslek değerlerinden uzaklaşmasıdır. Yukarıdaki satırlarda ele aldığım bu dönüşümde zihinlerle paylaşılmayan noktaların başrolünde ise gazeteciler yer almaktadır. Meslek etiği ve toplumun iyiliklerini kendine ilke edinerek mesleğini devam ettirme çabasında olan gazetecilerin her adımı kişisel çıkarlar, himayesi altına girilen güç uğruna gazeteciyi yozlaştırmakta ve derin mutsuzluğa itmektedir. Maddi imkansızlıklar ve medyadaki alternatifsizliklerden dolayı işine devam etmek zorunda kalan gazeteci zamanla modern köleye dönüşmektedir. Bu durumun birkaç adım ötesi ise hak etmediği iftiralar yüzünden yalnızlığa terk edilmekte ve özgürlüğü elinden alınmaktadır. Yazılı basın ve medyanın diğer paydaşları yayın hayatlarını sürdürmek ve ekonomik olarak kazanç sağlamak için ilk dönüşümü kendi içinde yapmalı ve ilk olarak bu işin emekçilerine düşünce ve ifade özgürlüğünü sağlamalıdır. Ekonomik şartlarını iyileştirmelidir. Bunun devamında toplumdaki farklılıklara zarar vermeden farklılıkların bir arada yaşaması ve zenginleşmesi sağlanmalıdır. Bu dönüşümler için toplumun tüm kesimlerinin ortak harekat etmesi zorunlu olsa da buradaki en önemli paydaşlardan biri medyadır. Hem halka hem de yöneticilere karşı ortak mesafede ve objektif yaklaşmalıdır. Bu şekilde eski gücü ve saygınlığına her kesimde kavuşacaktır.