Kurtarılan sadece toprak değildi
6 Mayıs 2019, PazartesiTweet |
Başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere milletimizin birliği ve üstün çabası ile bağımsızlığımızı kazandığımızda bizlere emanet edilen sadece bayrağımız ya da ülkemizin toprakları değildi. Bu ülkede; inanç ve ideoloji farkı gözetmeksizin kadını, erkeği, çocuğu, genci, yaşlısı, fakiri, zenginiydi. Ağacı, o ağaçta yaşayan kuşu, böceğiydi, ağacın kök saldığı topraktı. Hayvanlarımızdı. Eşitlik, adaletti. Alın teri, emekti. Hak, hukuktu. Bu ülkenin birliği ve yükselerek devam etmesiydi. Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmaktı amaç. Çocuklarımızdı, onları korumak, bilim ve ilimin ışığında yetiştirip, ülkesine ve insanlığa faydalı bireyler haline getirmekti. Sanatı hiç eksik etmeden zihinlerimizi kibarlaştırmaktı. Tarihimize sahip çıkmaktı. Değerlerimizi kaybetmeden yeni değerler yaratmaktı. Aklımızı ve vicdanımızı hiçbir gücün kontrolüne bırakmadan yaşamak ve yaşatmaktı. Sporumuzdu. Eleştirilmek ve eleştirebilmekti. Saygıydı. Bir de dönün bakın etrafınıza. İçeriden ya da dışarıdan birileri çıkıp bayrağımıza laf ettiğinde, şehitlerimize laf ettiğinde, topraklarımıza göz diktiğinde hep birlikte tek oluyoruz, tek bir ağızdan sesleniyoruz. Tepkimizi ortaya koyuyor ve koymalıyız da. Çünkü ülkemizi seviyoruz. Peki ülkeyi sevmek bu mu? Hayvanlarımızı nasıl katlediyoruz? Çocuklarımıza nasıl tecavüz ediyoruz? Nasıl bu yaratıkları sonra savunabiliyoruz? Doğamızı nasıl katledebiliyoruz, oysa kanla kazanmıştık. Kendi tarihimizi gezmek ve öğrenmek için neden birilerine para ödüyoruz. Kadınımızı nasıl ikinci plana atıyoruz. Oysa dinimiz eşitlik dini değil miydi? Oysa kadınlarımız bu ülkeyi kazanırken canla, başla mücadele etmediler mi? Ağaçlarımızı nasıl kesiyoruz, çiçeklerimizin üzerine nasıl basıyoruz, denizlerimizi nasıl kirletiyoruz? Bir ve bütün olarak can vermişken, aç kalmış, gözyaşı akıtmışken şimdi nasıl birbirimize kıyafetlerimiz yüzünden saldırıyoruz. Hep beraber toprağa alın teri akıtmışken, birbirimizin haklarını nasıl bu kadar kolay gasp edebiliyoruz? Cumhuriyet tarihimizin en parlak dönemlerini bilim ve ilimle yaşamışken şimdi nasıl bu cehalete gömülüyoruz? Eşitsek, neden adaletten bu kadar uzak yaşıyoruz? Neden haklıyı değil güçlüyü savunuyoruz? Kucak kucağa sarılıp can veren atalarımız varken biz neden artık ilk fırsatta birbirimize kurşun sıkıyoruz? Bataklıktan çiftlikler kurmuşken, biyoyakıtlar üretmişken bugün nasıl soğanı, patatesi ithal ediyoruz? Bu kadar kötülüğe kaşık tutarken vatanımıza sahip çıkabiliyor muyuz? Adaletten, eşitlikten, saygıdan, emekten, bilimden, çağdaşlıktan, üretimden uzakta alınan her nefes bayrağımıza atılan bir tokattır.