
Bugün 82 yaşında olmasına rağmen ticarete ilk günkü heyecanıyla devam eden Sebahattin Gezer, gazetemize yaşam hikayesini anlattı. Birçok genç girişimci ve iş hayatına yeni başlayanlar için önemli bilgiler veren Gezer, 1957 yılında başladığı ticari hayatını Denge Gazetesi okurları için paylaştı. Gezer, aynı zamanda 60’lı yıllardaki Aydın’ın sosyokültürel alt yapısı hakkında da bilgi verdi.
RÖPORTAJ: MEHMET AKİF SÜTÇÜ
-Okurlarımıza sizi daha iyi tanıtmak isteriz. Bize iş hayatınızdan kısaca bahseder misiniz?
1956 yılında askerden geldim. Babamdan miras kalan köydeki tarlayı sattım ve 1957 model Austin bir cip aldım. İş hayatına bu şekilde başladım. Daha sonra cipi sattım ve 1959 model Austin kamyon aldım. O zamanlar taksi duraklarında beklerdim. Köylere yolcu taşırdık. Bu işe devam etmeyeceğimi anladım ve aldığım diğer kamyonları da sattım. 1967 yılında oto galeri açtım. Ticaret Odası’na da kaydımı yaptırdım. Bununla birlikte de tamirhane atölyesi açtım. Daire işlerine girdim. Daha sonra 1987 yılında Nazilli’ye de yine motor atölyesi açtım. 48 yıldan bu yana motor atölyesi çalıştırıyorum. Kardeşler arasında iş bölümü yaptık ve ben galericiliğe daha çok ısındım.
KÖYLERE ARABA GİTMEZDİ
-82 yaşında olmanıza rağmen aktif bir şekilde çalışıyorsunuz. Bunun nedenini bize açıklar mısınız?
Kurulmuş bir düzenim var. Umreye ve Hacca gittim. Kahveye gitme gibi bir alışkanlığım olmadı. İş yerimde durarak çalışmalarımı sürdürüyorum. Eskiden Aydın’da 3 tane tamirci vardı. Toplasan 30 tane araba yoktu. Dağ köylerinin yolları bozuktu ve araba gitmiyordu. Ancak 4x4 kamyonlarla gidiyorduk. Çok mücadele verdim, ama hiçbir zaman yerimde saymadım ve ileriye dönük çalışmalarda bulundum. Ben Kurban Bayramı’nda koyun bile sattım. Çalışmak, ticaret yapmak kanıma işlediği gibi evde köşeye çekilemem. Sağlığım el verdiği sürece çalışmaya Aydın’a bir şeyler katmaya devam edeceğim.
-Hayatınızın hep bir mücadele içerisinde olduğunu söylediniz. Bunun size ne gibi katkıları oldu?
Anadan babadan bana mal mülk kalmadı. 7 bin liraya tarlayı sattım. 12 bin liraya cip aldım. 5 bin lira borcum vardı. Askerden yeni gelmiştim. Benzinin olmadığı zamanlar bile olurdu. Aracıma benzin koyamazdım, benzol kullandık.
“FAİZE GİRMEDİM İŞLERİM BÜYÜDÜ”
-Galericilik sektörüne nasıl atıldınız?
Müteahhitlik yaptığım zamanlar faize karşı olduğum için sattığım dairelerin parasıyla traktör aldım. Bir zamanlar faiz oranları çok yüksekti ve insanlar faiz bozulmasın diye bankadaki parasını dokunmazdı. Dairesini ve dükkanını satanlar bile oluyordu ama o faizler ne dükkanı ne de evi yerine koyamadı. Ben faize karşı olduğum için traktör aldım. Bunları satmaya başlarken işe alıştım ve bu işime devam ettim. Aydın’da benden eski galerici yok. Aydın’a bu sektörü ben geliştirdim.
“HATA YAPINCA O ACIYI HİSSEDERİM”
-Gençlik yıllarınızda şoförlük yaptığınızı söylediniz. Bu işe nasıl girdiniz?
O zamanlar şoför olabilmek kolay değildi ve hemen şoför olarak işe başlayamazdınız. 16-17 yaşlarında dayımın yanında işe başladım. Araba kullanması bilmiyordum. Direksiyonun başına geçtim ve ne hata yaptığımı bilmiyorum. Hiç de sormadım. Hala neden ayağıma vurduğunu bilmem. Bu arada dayım devamlı çizme giyerdi. Ayağıma öyle bir tekme attı ki ayağım kırıldı zannettim. Bu yaşımda olsam da bir hata yaptığım zaman o ayağımın acısını hissediyorum. Ustam dayımdı. Bizi işi öğretti ve yetiştirdi.
Zeytin ağacında zeytin çok olduğu zaman dallar sarkar ve kırılmasın diye altına dayak (odun) koyarlar. Bana o dayağı koyacak akrabam, annem, babam yoktu. Kendi ayağımın üzerinde durmak zorundaydım. Riske girmeden para kazanılmaz, ama boyundan büyük işlere girmeyeceksin. O zamanlar enflasyon başını alıp gidiyordu. Bizim yaştakiler cebinde nakit parası yoksa bir malı taksitle almaz. Gider peşin parayla ne alacaksa onu alır. Çünkü gençliğimizde bunun zorluğunu çok çektik. Bazı alışkanlıkların değişmesi çok zor olur.
TEKNOLOJİ KULLANILMIYOR
-Aydın’ın ticari hayatı ve sanayisi hakkında neler düşünüyorsunuz?
1950’li yıllarla bugünü kıyaslamak çok zor. Bizim zamanımızda tornacılık yapan şu an fabrika sahibi oldu. Kamyonculuk yapan galerici oldu. Zeytinliği olanlar yağ fabrikası açtı. Aydın sürekli bir gelişen ve kendini yenileyen bir şehir olarak tanımlanabilir. Ancak tarım açısından bakarsak Aydın olması gerektiğinin çok altında. Teknolojiye ayak uyduramıyoruz. Adana, Manisa ya da Konya’da tarım teknolojisi çok iyi kullanılıyor. Bizim de gelişmemiz lazım. Tarım arazileri imara açılıyor. Sanayi siteleri kuruluyor. Bunun sonucunda kat ya da dükkan karşılığı vatandaş arsasını satıyor. Gelişme ve ilerleme olamıyor. Bir de Aydın’da bir kişi hangi işten para kazanmaya başladıysa diğerleri de ondan görüp hemen o işe atılıyor. Bu sene domates para etti diye bin dönümlük tarlayı icar alıp domates dikiyor ve batıyor. Hayallerle yaşıyoruz. Hayallere kapılıp gitmememiz lazım. Patates bunun en güzel örneği. Birçok çiftçi zararına iş yaptı. İncirliova’dan yük sarardık. Akşamüstü yola çıkardık. Sabah Isparta’ya anca ulaşırdık. Aydın’dan bir yere gitmek çok zor olurdu. Teknoloji kullanılsa o yollar açılıp genişlese kalkınma daha kolay olurdu.
Sebahattin Gezer kimdir?
1934 yılında Çine’nin Hatıpkışla Mahallesi’nde doğan Sebahattin Gezer, 1942 yılında Aydın Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda ilk öğrenimi tamamladıktan sonra sanat ve endüstri okulunu 3. sınıfta bırakmak zorunda kaldı. Aydın’da kamyon şoförlüğü ile başladığı iş hayatına galericilik ile devam eden Gezer, evli ve 4 çocuk babası.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.