
Aydın'da 46 yıllık öğretmenlik kariyerinin ardından hayatını ailesinin geçmişini ve kültürel değerlerini yaşatmaya adayan Bahire Şekerzade, antika eşyalarla dolu evinde bir tarih yolculuğu sunuyor. Şekerzade, Kıbrıs kökenli bir aileden gelmenin verdiği geleneksel mirası koruma arzusunu ve bu eşsiz antika koleksiyonunun hikayesini anlattı.
"46 YILLIK ÖĞRETMENİM, AİLEMDEN BİRÇOK ŞEY ÖĞRENDİM"
Konuşmasına kendini tanıtarak başlayan Şekerzade, “46 yıllık bir öğretmenim. Babam Avukat Yusuf Uzman, aynı zamanda baro başkanıydı. Annem ise hala sağ, 89 yaşında. Allah uzun ömür versin. İki çocuğum var. Ailem bana her zaman geleneklerimizi, kültürümüzü korumayı öğretti. Bu evde gördüğünüz her şeyin bir hikayesi var ve ben bunları korumayı bir sorumluluk olarak görüyorum” dedi.
"ANTİKALARA SEVDAMIZ AİLEDEN GELİYOR"
Evinin her köşesini süsleyen antikalar hakkında konuşan Şekerzade, bu eşsiz sevdanın Kıbrıs’tan geldiğini vurguladı:
“Kıbrıs kökenli bir aileyiz. Orada bu tür eşyalar çok kıymetlidir. Büyüklerimiz, bu antikaları özenle korumuş ve bizlere miras bırakmış. Ben de ailemizin Türkiye’ye göçü sırasında bu eşyaları özel kutular içinde gemiyle Mersin’e, oradan trenle İzmir’e, ardından kamyonla buraya getirdim. Çok zahmetli bir süreçti, ama her bir parça bizim için çok değerliydi.”
260 YILLIK AYNA: AİLENİN EN DEĞERLİ MİRASLARINDAN
Evin en dikkat çekici eşyalarından biri olan 260 yıllık aynanın hikayesini paylaşan Şekerzade, “Bu ayna, halamdan bana kalan bir yadigar. Halamın adı da Bahire’ydi, bu yüzden bu miras bana emanet edildi. Bu ayna aslında bir konsolun üstündeydi. Orijinalde konaklara özgü, 3,5-4 metre yükseklikteki konsolun bir parçasıydı. Şimdi duvara monte ettik. Halam beni torunu gibi severdi, bu nedenle bu ayna benim için çok özel” diye anlattı.
1700’LERDEN KALMA SİLAHLAR: AİLENİN KORUNAN GEÇMİŞİ
Antika silahlar hakkında da bilgi veren Şekerzade, “Silahlar 1700’lü yıllardan kalma. Ailem bu eşyaları da korumuş ve bugüne kadar getirmiş. Oğluma devrettim aslında, ama şimdilik benim evimde. Daha korunaklı olduğunu düşünüyoruz” dedi.
"KIZ ÇOCUKLARINA BIRAKILAN EŞYALAR"
Antikaların kız çocuklarına bırakılmasının bir gelenek olduğunu belirten Şekerzade, “Kıbrıs’ta bu tür eşyalar genelde kız çocuklarına kalır. İki abim var, ama ailem bu geleneği sürdürerek bu eşyaları bana bıraktı. Gelinlere de bazı parçalar veriliyor, ama çoğu kızlarda kalır. Böylece bu miras daha iyi korunuyor” dedi.
ANNELERDEN KALAN MİRASLAR: ÇEYİZ EŞYALARI VE YEMEK MASASI
Şekerzade, annesinden kalan ceviz kaplama yemek masası, büfe ve küçük köşe masasını yıllardır özenle muhafaza ettiğini anlattı: “Bu masa ve büfe annemin çeyizinden kalma. Annem, babamın vefatından sonra daha küçük bir eve taşındı ve bu eşyaları bana bıraktı. Ben de bunları özenle saklıyorum. Çok kıymetli eşyalar, ama asıl değerleri hatıralarında saklı.”
İNGİLTERE'DE ÖĞRENİLEN SANAT: GOBLEN İŞLEMELER
El emeği tablolarını da gösteren Şekerzade, “1980 yılında İngiltere’de goblen işlemeyi öğrendim. Kayınvalidem nakış hocasıydı, onunla birlikte bir tablo işledik. Sonrasında kendim işlemeye başladım. Türkiye’ye döndüğümde bu goblenleri Kıbrıs’a gönderdim ve orada özel çerçeveler yapıldı. Bu tablolar, benim hem el emeğim hem de ailemin bir parçası” dedi. (SELİME AYDEMİR)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.