Takip Et
  • 26 Ağustos 2024, Pazartesi 13:35

“Kızılay, kamu yararına çalışan dernek mi yoksa ticarethane mi?”

CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya, “Kızılay, kamu yararına çalışan dernek mi yoksa ticarethane mi?” diye sordu ve gerekli denetimlerin yapılmasını istedi.

CHP Aydın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Mersin gibi illerde 274 taşınmazı satışa çıkaran Kızılay’ın faaliyetlerinin denetlenmesi için İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı göreve çağırdı.

CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Türk Kızılay Derneği’nin taşınmazlarını sattığına ilişkin iddiaları İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya sordu. CHP’li Bülbül, Dernekler Kanunu’nun 19. maddesine göre, dernekleri denetleme yetkisinin İçişleri Bakanlığı’nda olduğunu hatırlatarak, kamu yararına çalışan bir derneğin kendisine bağlı taşınmazları satmakla sürekli gündeme gelmesinin araştırılması gerektiğini belirtti.

“KIZILAY SALT TİCARİ AMAÇLARLA HAREKET EDİYOR”

CHP’li Bülbül’ün önergesinde Bakan Yerlikaya’ya şu sorular yöneltildi:

“Dernekler Kanunu’nun 19’uncu maddesine göre derneklerin tüzüklerinde belirtilen amaçlara uygun davranıp davranmadığını denetleme yetkisi İçişleri Bakanlığına verilmiştir. Türkiye Kızılay Derneği, kamu yararına çalışan bir dernek vasfını haiz iken sık sık bünyesinde bulunan hastaneleri ve kendisine bağışlanan taşınmazları satması nedeniyle gündeme gelmektedir. Yine kamu yararı odaklı çalışması gereken bir kuruluş olan ve tüzüğünde kuruluş amacı ‘Kızılay’ın kuruluş amacı; silahlı çatışmalar, doğal afetler, salgınlar ve olağanüstü durumlar karşısında toplumsal dayanıklılığı arttırmak, her koşulda, yerde ve zamanda, ayrım yapmaksızın korunmasız insanlara yardım etmek, insan hayatını ve sağlığını korumak, açlık, yoksulluk ve yoksunlukla mücadele etmek’ olarak açıklanan bir kuruluşun 6 Şubat depremlerinde depremzede vatandaşlara çadır sattığı yönündeki iddialar da gündeme gelmiştir. Hal böyleyken, kamu yararı amacından bir hayli uzaklaşarak salt ticari amaçlarla hareket eden bir kuruluş vasfına dönüşen Türkiye Kızılay Derneğinin faaliyetlerinin denetlenmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda, son on yılda, her yıl ayrı ayrı belirtilmek kaydıyla, yurttaşlar tarafından Türkiye Kızılay Derneğine bağışlanan taşınmaz sayısı kaçtır? Söz konusu kuruluşun envanterinde halihazırda kayıtlı kaç taşınmaz vardır? Bu taşınmazlara ait listenin şeffaf bir biçimde kamuoyuyla paylaşılmamasının gerekçesi nedir? Son on yılda, her yıl ayrı ayrı belirtilmek kaydıyla, Türkiye Kızılay Derneği tarafından satılan taşınmaz sayısı ve metrekare cinsinden miktarı nedir? Söz konusu satışlar bakanlığınızca denetlenmiş midir? Şayet denetlenmiş ise bu hususta herhangi bir soruşturma yapılmış mıdır? Şayet yapılmamış ise gerekçesi nedir?”

“KIZILAY’A OLAN GÜVEN TAZELENMELİDİR”

Konuya ilişkin CHP’li Bülbül, yaptığı yazılı açıklamada ise şunlar kaydedildi:

“Kuruluşunda tüzüğünde bir hayır kurumu olduğu, ‘hizmetlerinde hiçbir çıkar gözetmeyeceği’ açıklanan, 156 yıllık birikimi olan bir kuruluş pervasızca, düşüncesizce, plansız ve para odaklı yönetilerek sonucu kuruluş ilke ve değerlerinden uzaklaştırıldı. Kızılay, 2019’da 11 farklı şirkete bölünerek afet, kan, göç, sağlık, barınma, sosyal yardım, ilk yardım, eğitim, gençlik gibi pek çok alanda yaptığı faaliyetlerde geriledi. Kızılay’ın özel şirketlerle ortaklık kurması, ticari faaliyetleri kuruluş ilkelerine aykırıdır. Kızılay, bağış ve yardımlarla ayakta duran kuruluş ilkelerine bağlı kalmalıdır. Kredi alarak borçlanan, taşınmazları satarak kar elde etmeye çalışan bu çıkar odaklı yönetim şekli acilen terk edilmelidir. İçişleri Bakanlığı, salt ticari amaçlarla hareket eden Kızılay’ın kuruluş vasfına dönmesi için gerekli denetimleri yapmalıdır. Kızılay’da neler yaşandığını merak ediyoruz. Yaşananlar şeffaf bir şekilde ortaya çıkmalıdır. Olası bir felakette yurttaşlarımızın güvenebileceği bir kurum olma misyonu yeniden Kızılay’a kazandırılmalıdır. Kızılay’a olan güven tazelenmelidir.” (ERDAL AYDIN)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.