Takip Et
  • 25 Kasım 2024, Pazartesi 12:18

Hayatın anlamı üzerine: Kaygı, yorgunluk ve insan ilişkileri

Prof. Dr. Acar Baltaş, "Pınar Sabancı ile Merak Ediyorum" programında hayatın anlamı, modern insanın tükenmişliği ve mutluluk üzerine derinlemesine bir sohbet gerçekleştirdi. "Neden herkes bıkkın ve yorgun?", "Hayaller hayata geçirilmeli mi?" ve "Anlamlı bir hayat nasıl yaşanır?" gibi temel sorular etrafında şekillenen bu konuşmada Baltaş, psikoloji biliminin ışığında önemli noktalara değindi.

MODERN İNSAN NEDEN BIKKIN VE YORGUN?

Günümüzde yaygın olan tükenmişlik hissinin kökenine inen Baltaş, insanları yoran beş temel sebebi şöyle sıraladı: "Umutlar ve gerçekler arasındaki uyumsuzluk, geçmişe duyulan özlem, kendini gereğinden fazla önemsemek, hayatın karmaşıklığı ve bu karmaşıklığı yönetememek."

Baltaş, insanların aşırı karmaşıklaşan hayatlarının bir sonucu olarak sürekli tükenmiş hissettiklerini belirtti: "Kendi hayatımızı hem karmaşıklaştırıyoruz hem de bu karmaşayı yönetmeye çalışırken yıpranıyoruz. Bu döngü, çoğu insan için kronik bir yorgunluk hissine dönüşüyor."

Öte yandan, bu yorgunluğun aşılabilir olduğunu da vurguladı: "An içinde var olmayı öğrenmek, gereksiz yüklerden kurtulmak ve hayatın doğal akışını kabullenmek yorgunlukla başa çıkmada önemli adımlardır."

ÖLÜM KAYGISI VE YAŞAMIN ANLAMI

Sohbetin derinleştiği bir diğer nokta, ölüm kaygısıydı. Baltaş, ölüm korkusunun insan doğasının bir parçası olduğunu ve bu korkunun yaşamı anlamlı kılan bir unsur olduğunu ifade etti: "Ölüm kaygısı, yaşama isteğimizin bir yansımasıdır. Panik atak geçiren birinin ölmekten korkması gibi, hepimiz ölümü düşünerek hayatı daha anlamlı hale getirecek yollar ararız."

Bu bağlamda Nietzsche’nin “Sonsuz Döngü” kavramını örnek veren Baltaş, şunları ekledi: "Hayatın geçici olduğunu bilmek, ona anlam katan unsurlardan biridir. Eğer her şey sonsuz olsaydı, hayat daha tatsız olurdu. İnsan bağları bile sonlu olduğu için değerlidir."

ADALET ARAYIŞI VE ÖFKE

Adalet ve toplumsal eşitlik konularına da değinen Baltaş, insanların öfkesinin kökeninde adaletsizlik algısının yattığını belirtti. "Dünya adaletsiz bir yer. Bu, değişmez bir gerçek. Ancak bireysel olarak bu adaletsizliği kabul ederek yaşamayı öğrenmeli ve mücadele etmeyi seçmeliyiz. Öfke, yalnızca bizi tüketecek bir duygu olmamalı; onun yerine bizi harekete geçiren bir güç olmalı."

Baltaş, adalet terazisinin sübjektifliğine de dikkat çekerek şöyle devam etti: "Adalet algımız, bireysel bakış açımıza dayanır. Her insanın kendi terazisi farklı çalışır. Önemli olan, başkalarının ihtiyaçlarını da gözeten bir adalet anlayışını benimsemektir."

MUTLULUĞUN ÜÇ SEVİYESİ

Baltaş, mutluluğun bir hedef değil, bir süreç olduğunun altını çizdi. "Mutluluk, yolculuğun içinde hissettiğiniz bir şeydir. Paraya, başarıya veya ilişkilere odaklanarak mutluluğu kalıcı kılmaya çalışmak, sizi daha fazla hayal kırıklığına sürükleyebilir."

Mutluluğu üç seviyede ele aldı:

1. Haz Odaklı Mutluluk: Yeme, içme, eğlence gibi anlık tatminler.

2. Eylem Odaklı Mutluluk: Sanatla, sporla veya entelektüel uğraşlarla akış deneyimine ulaşma.

3. Anlam Odaklı Mutluluk: Kendini aşan bir amaca hizmet etme, başkalarına fayda sağlama.

Özellikle anlam odaklı mutluluğa vurgu yapan Baltaş, şunları söyledi: "İnsan, kendini aşan bir amaca hizmet etmediği sürece derin bir tatmin hissi yakalayamaz. Bu, dini bir inanç olabilir, toplumsal bir hizmet olabilir ya da çevreye katkı sağlayan bir girişim olabilir. Önemli olan, insanın kendi varlığını aşan bir şey için çaba göstermesidir."

BAĞLAR VE İLİŞKİLERİN ÖNEMİ

İnsan ilişkilerinin, hayatın anlamını oluşturmadaki önemine değinen Baltaş, insan bağlarının bireyin gelişimindeki rolünü şu sözlerle açıkladı: "İnsanlar arası bağlar, hayatı anlamlandırmanın kilit parçalarıdır. Biz insanlar, ilişkilerimizle var oluruz. Ancak bu bağlar, sadece sayıca fazla olmakla değil, derinlikleriyle değerlidir."

Bağ kurmanın bir sanat olduğunu söyleyen Baltaş, bu bağların sadece insanlarla sınırlı kalmaması gerektiğini de ekledi: "Bir hayvanla, bir bitkiyle ya da doğayla kurulan bağlar da insanın anlam arayışında önemli yer tutar."

HAYALLERİ GERÇEKLE BULUŞTURMAK

Programın önemli bir bölümü, hayaller ve gerçekler arasındaki denge üzerineydi. Baltaş, popüler kültürde sıkça tekrarlanan "Hayallerinin peşinden git" mottosunun zararlarını şu sözlerle dile getirdi: "Hayaller, çoğu zaman insanların haz dünyalarını temsil eder. Gerçekle örtüşmeyen hayallere odaklanmak, büyük hayal kırıklıklarına yol açabilir. İnsan, hayalleriyle yetenekleri ve gerçekliği arasında bir denge kurmalıdır."

ANLAMLI BİR HAYAT İÇİN ÜÇ YOL

Prof. Dr. Baltaş, anlamlı bir hayat yaşamak için şu üç temel öneriyi sıraladı:

1. Anlamlı İlişkiler: Derin ve samimi bağlar kurun.

2. Anlamlı Üretim: Yaptığınız işin insanlığa veya doğaya bir katkısı olmasına özen gösterin.

3. Kendini Aşan Bir Amaç: İnsan ötesi bir hedefe yönelin; bu, bireyin ruhsal tatminini artırır.

Baltaş, hayatı anlamlı kılmanın bireysel bir çaba olduğunu hatırlatarak şunları söyledi: "Hayat, zorluklara rağmen anlamlı bir yolculuk. Bunu mümkün kılan şey, insanın kendisini geliştirmesi, başkalarına katkı sağlaması ve kendine özgü bir yol haritası çizmesidir."

Bu derinlemesine sohbet, modern insanın sorunlarına ışık tutarak, anlam dolu bir yaşam için rehber niteliği taşıdı. (GÖNÜL ÇATALKAYA) 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.