Takip Et

"Aydın, tarım kenti mi, sanayi kenti mi?"

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Ziraat Mühendisleri Odası Aydın Şubesi öncülüğünde ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) ev sahipliğinde gerçekleşen İncir Çalıştayı, ADÜ Atataürk Kongre Merkezi’nde yapıldı. 2 gün süren çalıştayda, incirin Aydın ekonomisine katkısı, üretimi ve pazarlanması konuları başta olmak üzere her yönü ile ele alındı.

Germencik ilçesinde incir üretimi yapan, aynı zamanda çevre derneği başkanlığı görevini yürüten Halil Çetinkaya, izleyici olarak katıldığı çalıştayda yaptığı konuşmayla dikkat çekti. Dededen kalma bir üretici olan Çetinkaya, bölgedeki incir üretiminin mevcut durumunu, karşılaşılan zorlukları ve çözüm önerilerini dile getirdi.

"AYDIN, TARIM KENTİ Mİ, SANAYİ KENTİ Mİ?"

Halil Çetinkaya, konuşmasına Aydın’ın bir tarım kenti mi yoksa sanayi kenti mi olduğunun açıkça belirlenmesi gerektiğini söyleyerek başladı. Tarım ve sanayinin bir arada yürütülmesinin zor olduğunu vurgulayan Çetinkaya, tarıma dayalı sanayinin bu kapsam dışında tutulması gerektiğini ifade etti. Organize sanayi bölgelerinin sayısının artmasının çevre sağlığına olumsuz etkiler yaptığını belirten Çetinkaya, “Öncelikle üretici daha bilinçli hale getirilmeli. Günümüz üreticisi eskiye göre daha bilinçli hareket ediyor. Ancak sektör sahipsiz durumda. Denetimsizlik büyük sorunlara yol açıyor” dedi.

"DEPOCULUK SEKTÖRÜNDE DENETİM SORUNU"

Eskiden işletmecilerin doğrudan üreticiden incir alarak işlemlerini gerçekleştirdiğini hatırlatan Çetinkaya, günümüzde depoculuk sektörünün yaygınlaşmasıyla denetimsizlik problemlerinin arttığını söyledi. İncirlerin defalarca depo değiştirdiğini, bu süreçte uygun olmayan koşullarda saklandığını ve birbirine karıştığını belirtti. Çetinkaya, “Depolarda kasa sistemi yok, beton zeminlerde saklanıyor. Denetim eksikliği nedeniyle incir kalitesi düşüyor ve hastalıklı ürünler piyasaya karışıyor” ifadelerini kullandı.

"AYDIN İNCİRİ KORUMA ALTINA ALINMALI"

Çetinkaya, Aydın incirinin tıpkı zeytin gibi yasal koruma altına alınması gerektiğini belirterek, bunun hem üreticiyi hem de incir kalitesini koruyacak bir adım olacağını vurguladı. Çetinkaya, “Koruma yasası çıkarılmalı. Bu konuda siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına ve yöneticilere büyük görev düşüyor. İncir, Aydın’ın en değerli tarım ürünlerinden biri ve geleceği için bu adım acilen atılmalı” dedi.

"FİYAT BELİRLEME MEKANİZMASI YOK"

Fındık ve çay gibi ürünlerde fiyat belirleyen bir otorite olduğunu ancak incirde bu tür bir mekanizmanın bulunmadığını ifade eden Çetinkaya, kooperatifçilik ilkelerinden uzaklaşıldığını ve bu durumun bilinçsiz yöneticilerin görev alması nedeniyle yaşandığını söyledi. Fiyat belirleme ve denetim mekanizması oluşturulmasının elzem olduğunu dile getirdi.

"JEOTERMAL SANTRALLER ÇEVREYİ ZEHİRLİYOR"

Konuşmasının en çarpıcı bölümlerinden biri, jeotermal santrallerin çevre üzerindeki etkilerine değindiği kısımdı. Aydın’daki 42 jeotermal santralden yarısından fazlasının Germencik’te bulunduğunu ve bu tesislerin toprak, hava ve suyu zehirlediğini belirten Çetinkaya, Germencik Çevre Derneği olarak valiliğe yaptıkları başvurularda yeraltı sularının kirlendiğini tespit ettiklerini söyledi. Çetinkaya, “Devlet Su İşleri raporlarında yeraltı su kaynaklarımızın kirlendiği açıkça belirtiliyor. Havamız ve suyumuz zehirleniyor. Bu durum, incir üretimini de olumsuz etkiliyor” dedi.

"SADECE %3 YENİLEBİLİR İNCİR ÜRETİYORUZ"

Üretimdeki dramatik düşüşe dikkat çeken Çetinkaya, eskiden 10 ton incir ürettiğinde bunun %5’inin endüstriyel incir olarak ayrıldığını, ancak günümüzde 10 tonun yalnızca %3’ünün yenilebilir olduğunu söyledi. Bu durumun jeotermal santrallerin ve çevresel faktörlerin üretim üzerindeki doğrudan etkisini gözler önüne serdiğini ifade etti. (SELİME AYDEMİR)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.