Takip Et
  • 31 Ekim 2019, Perşembe

Barış Pınarı Harekâtı üzerine düşüncelerim

Sevgili Aydın Denge Gazetesi okurları devletimiz Suriye sınırlarını aşarak askeri harekâta girişti. Bu askeri harekât diğer yapılan harekâttan daha geniş kapsamlı daha stratejik bir önem arz etmektedir. Şuradan belli ki: bu geniş kapsamlı askeri harekâtın dünyada gösterdiği etki açısından diğerlerinden çok farklıdır.

Türkiye bu askeri harekâtı yapmaya mecbur kaldı. ABD’nin son 7-8 yılda Suriye’deki teröristlere destek olmayı seçtikten sonrasında sınır güvenliği açısından zorunluluk idi. Ama iyi ki böyle bir zorunluluk sonrasında bu harekâta girişildi ki bunun sonucunda ülkemize Ortadoğu’ya ve dünyaya sayısız faydaları ortaya çıkmaya başladı. Bütün bunların sonucunda muhtemelen Türkiye bir taşla on kuş vuracağa benziyor.

Bunların en başında bu harekâtın bölgemize etkisini anlatmak isterim. Türkiye askeri harekata geçtikten hemen sonra İsrail başbakanı Netenyahu durduğu yerde avazı çıktığı kadar telaş içerisinde bağırıp çağırmaya başladı. Neden ilk tepkiyi gösteren İsrail oldu? Halbuki İsrail 50 yıl boyunca Suriye ile fiili askeri savaş yapmış bir ülkedir. Türkiye ile ise asırlar boyu savaş yapmadığı gibi Netenyahu’nun dedelerini Avrupalılar Yahudileri kovduktan sonrasında Osmanlı toprakları bağrına bastı. Peki, niçin İsrail bu kadar kendinden geçmişçesine bu davranış içerisine giriyor? Bana göre Türkiye Ortadoğu’daki topraklarda teröristleri temizlemeye başlayınca bunların sonucunda Ortadoğu’da söz sahibi ülke haline geliyor. Bu İsrail için çok tehlikeli bir sonuç doğuracak olduğu için Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı’na karşı çıkmasının temelinde bu yatmaktadır. PKK, YPG, PYD gibi eli kanlı teröristleri destekleyen İsrail geçmişte kendi atalarını Osmanlı topraklarında iskân eden biz Türklere karşıda bu terbiyesiz siyasi davranışta bulunuyor.

Bunların ikincisi de Türkiye askeri harekâta girişirken Amerika bölgeden askerlerini çekmek zorunda kaldı ve bölgeyi terk etti. Bunların sonucunda Türkiye tek başına bu askeri harekâtı mükemmel bir şekilde icra ediyor. Amerika 7-8 yıldan beri bu bölgeye teröristleri yerleştirirken on binlerce silahta temin etti. Bütün bunlar sonrasında Amerika buradan çekiliyorsa bu rüya gibi bir şeydir. Bundan 10 sene önce Amerika’nın bu bölgeden çekileceğini hayal bile edemezdik. Bu olayın manası şudur Türkiye’miz artık bölgede dünyada ne büyüklükte siyasi askeri ve diplomatik bir hüve sahip olduğunu ispat etmiştir. 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizde bu ilk siyasi olaydır. Bunun değerini bilmek zorundayız. Ülkemizin nereden nereye geldiğini göstermesi açısından çok ilginç bir tespittir.

Üçüncüsü de bana göre Türkiye bu büyük askeri harekâta girişmesi askeri savunma sanayi açısından büyük bir savunma gücüne sahip olduğunu göstermiştir. Askeri savunma gücünün dış dünyaya gösterilmesi açısından da son derece önemli bir askeri ve siyasi şovdur. Türkiye son 15 yıl boyunca askeri silah ve teçhizat açısından çok büyük noktalara gelmiştir. Ben dış dünyanın Türkiye’nin askeri gücünü çok iyi algıladığı düşüncesindeyim.

Dördüncü olarak bu askeri harekât sonrasında bütün dünya devlet ve kuruluşları uluslararası dünya siyonizm’inin organizasyonuyla karşımıza dikildiler. Sadece Türki cumhuriyetlerimiz Türkiye’nin safında yer aldı, bütün güçlerini Türkiye’nin emrine verdiler. Millet olmak böyle bir şey. Karşımıza çıkan kuruluşların arasına ne yazınki Arap birliği de girdi. En iğrenci ve en aşağılık olanı Arap birliğinin bu tavrıydı. 60 yıl boyunca İsrail’in paramparça yapmış olduğu bu Arap birliğinden başka bir karar çıkması da beklenemezdi. İsrail’in Türkiye’ye karşı çıkmasının bir amacı ve anlamı var. Bana kimse söyleyemez, Arap birliğinin bu askeri harekâta karşı çıkmasının mantıki ve tarihi izahını yapamaz. Bu açıdan en sefil hayatı yaşayan Araplar için bu aldıkları karar yüz karası bir karardır. Ama burada enteresan bir durum var. Arap birliği bu kararı alırken kararı alan devlet başkanları Siyonist ve Amerika’nın elinde kukla devlet adamları olduğu içindir. Onlar bu kararlarını alırken kendi ülkelerinde yaşayan halklarının ve gençlerinin Tayyip Erdoğan sevgisinin ne kadar büyük olduğunu herhalde göremiyorlar. Hâlbuki İsrail halkı ile Netenyahu aynı noktada birlikte hareket ediyorlar. Ama ne vicdan ki Arap ülkelerinde halk ile devlet adamları dünyaya aynı pencereden bakamıyorlar. Bakamazlar zira bu Arap ülkelerinde bu devlet başkanlarını halk seçmiyor. Amerika vali atar gibi bu ülkelere yetkili atıyor. Bu olay münasebetiyle Türk milletimizin cihat ruhu ve şuuru gelişmiştir. Vatan için her şeyimizi feda ederiz diyen 81 milyon memleket evladı da “Bu savaşta bende varım!” demiştir. Bu askeri harekât ile ilgili iki kişiyi Rabbime, tarihe ve insanlık âlemine havale ediyorum. Birinci şahıs KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’dır. Yayınladığı mesaj kendisinin ne kadar zavallı ve acınacak bir cumhurbaşkanı olunduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu zavallı cumhurbaşkanına en güzel cevabı kendi başbakanı vermiştir. Türk milletini arkadan hançerleyen KKTC cumhurbaşkanını tarihe havale ediyorum. Ama şunu da belirtme ihtiyacı hissediyorum bu saatten sonra siyasi ve idari açıdan Sayın Akıncı cumhurbaşkanlığı yapamaz. Derhal görevinden istifa etmesi gerektiğine inanıyorum ve 500 km ötedeki Tel Aviv’de ahir ömrünü tamamlamasının en iyi yaşam biçimi olduğunu düşünüyorum.

İkinci şahıs ise CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’dur. Bu şahıs verdiği demeçle terörist PKK’ya dolaylı açılardan destek olduğunu ispatlamıştır. Antidemokratik PKK’ya bu denli siyasi destek veren TBMM üyesinin yapması gereken tek davranış vardır oda milletvekilliğinden istifa etmesidir. Kendisini istifaya davet ediyorum. Çünkü TBMM üyesi bir vekil teröristlere destek veremez. HDP milletvekillerinin bile konuşmaya cesaret edemediği bir alanda bu kişiye siyasi, idari ve hukuki cezanın verilmesini istiyorum. Birde bu milletvekili için şunu da söylemem gerekiyor. Sayın Deniz Baykal CHP genel başkanı olsaydı bu konuşmayı Sayın Tanrıkulu yapamaz ve hatta yapmaya cesaret edemezdi. Sayın Kılıçdaroğlu’na muhalif olan milletvekili bir çırpıda partiden ihraç edilebiliyorsa PKK’yı dolaylı açılardan destekleyen Sayın Sezgin Tanrıkulu’nun bir dakikada partiden ihraç edilmesi gerekir. Biz bu toprakları para ile satın almadık, atalarımızın kanları ile kazandık. Allah şanlı ordumuzu muzaffer eylesin, bela ve musibetlerden korusun. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.