Takip Et
  • 31 Mayıs 2017, Çarşamba

Bu seneki mübarek Ramazan ayına girerken...

Muhterem Aydın Denge gazetesi okurları,

Bereketli bir aya girdik. Bu ayın başlangıcı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan bir aydır. Öncelikle bütün okurlarımın, Aydınlı hemşehrilerimin mübarek Ramazan ayını tebrik eder, bu bereketli ayı yüksek oranda manevi bir havada geçirmelerini dilerim. Çünkü bu ayımız, on bir ayın sultanı olan bir aydır. Bu ayda Kur’an ayetleri vahiy yoluyla Peygamberimize Cebrail meleği tarafından iletildi. O gün itibariyle Mekke toplumu, Hicaz Yarımadası, bu azgınlıklardan kurtulup, cennetlik insanlarla doldu taştı. Mutluluk toplumu haline geldi. Cenabı Hakk’ın Cebrail’i vasıtasıyla gönderdiği bu evrensel mesajlar, o günden itibaren bugünlere kadar geldi.

Ama 1400 yılı aşan bu sürede bu evrensel metinlere yürekten iman eden müminler, hayatlarını bu düstura göre düzenleyerek ahiret hayatlarını garantiye aldılar. İşte Kur’an ayetlerinin hikmeti burada yatmaktadır. Peki bu Kur’an ayetlerini birkaç cümleyle özetlemek gerekirse, ne demek gerekir? Allah’tan gelen bu ayetlere ve hükümlere kalp ile yürekten inanılmasının gerekli olduğuna buna inananların mümin diye adlandırılacağını Allah’a şirk ve ortak koşmanın en büyük suç ve ahlaksızlık olduğu bildirilmektedir. Müminlerin bireysel hayatlarını bu emirlere göre tanzim etmeleri emredilmekte, nasihat edilmekte, bunlara uyulmazsa kişinin dünya ve ahiret hayatının işkenceler içinde devam edeceği ve bunun sonundaysa insanoğlunun hüsran olacağı beyan edilmektedir.

Bu ayet emirlerine yürekten inanıp yerine getiren müminlerden iki özellik fışkırır:

Topluma ve ekrana yansıyan bu iki özellik, ADALET VE AHLAKTIR.

Bu ayetlere inanıp da hayatını bu şekilde geçiren insanlar, diğer insanlara karşı adaleti temsil ederler. İnsanlar arası ilişkilerinde adaletli davranırlar. Bu emirleri yerine getiren müminler, günlük sabahtan akşama kadarki bireysel ve toplumsal yaşamlarında bir ahlak örneği olurlar.

İnsanlar bu ahlak örneğini gördüğü zaman imrenirler. Bu manzarayı gören gayrimüslim insanlar veya topluluklar, tahrif olmuş bir dinin kendilerini mutlu etmediğini ruhlarında yaşadıklarından dolayı bu ahlaklı ve adaletli Müslümanlardan etkilenirler.

Grup grup İslam’a gelirler ve mü’min olurlar. Yani bunu pratiğe dönüştürdüğümüz zaman ahlaklı ve adaletli bir Müslüman, aşağıda maddeler halinde sıralanan hareketleri asla yapmaz;

1- Allah’ın ve Resulünün uygun gördüğü davranışları yapmamak.

2- Allah’ın Kur’an’da emrettiği farzları yerine getirmemek.

3- Mümin, asla insanlara iftira etmez.

4- Mümin, mahkemelerde asla yalan yere şahitlik yapmaz.

5- Mümin, asla hırsızlık yapmaz.

6- Mümin, asla kadınlara tacizde bulunamaz.

7- Mümin, asla eşini darp edemez. Bir tokat vurma hakkına dahi sahip değildir.

Bunu daha da çoğaltabiliriz. Yukarıdaki maddeleri eğer bir kişi Müslümanım diye beyanda bulunuyorsa, bu insan tiplemesi, yeryüzünün en tehlikeli ve aşağılık yaratığıdır. İşte yeri gelmişken okurlarıma şunu hatırlatmak isterim:

Allah ve Raeulünün istediği tarzda mümin olmak istiyorlarsa yapacakları ilk iş

1- Allah’ın ayetlerini yorumlamasıyla birlikte okumak.

Burada Kur’an meali ve tefsir kitabı konusunda il ve ilçe müftülüklerinden yardım almaları en doğru hareket olur.

2- Peygamberimizin hayatını anlatan siyer kitaplarını okumak. Bu konuda da müftülüklerden yardım alınmalıdır.

Sevgili okurlar,

İslam, bilmeyi gerektirir. Neye iman edeceğinizi öğrenmek için bilmeniz gerekir. Bilmek ve öğrenmek olmadan iman asla olamaz. İslam’ın diğer dinlerden en büyük farkı burada yatmaktadır. 70 yıldan beri Türkiye’de yapılan en büyük hata, burada yatmaktadır. İnsanlar, bilmeden öğrenmeden iman ettiler. Sonrasında çeşitli cemaatlere ve tarikatlara girdiler. Feci sonuç ortadadır.

Bunun bedelini bireysel ve toplumsal hayatımızda acı bir fatura ile ödedik. Ve ödemeye devam ediyoruz. Düşünebiliyor musunuz ki sapık bir cemaatin ileri boyutta sapık bir lideri, bundan 30 yıl önce Bornova’da bir camide vaaz verirken caminin içine müminlerin arasına Hazreti Muhammed’in geldiğini söyledi. Ve onu dinleyen binlerce insan hüngür hüngür ağladı.

Neden ağladı? Çünkü camide Hazreti Muhammed ile aynı safta olduğuna inandı. Bu saf ve cahil Müslümanlar, işte siz İslam’ı bilmeden hayat sürerseniz ve cahil bir inanışa inanırsanız. Bir hain vaiz çıkar, müminleri böyle kandırır.

Ne mutlu İslam’ı Kur’an’dan öğrenip, günlük hayatına aksettirip yaşayanlara.

Ne mutlu ki, bu yaşantısının sonunda karşı tarafa adalet ve ahlakı yansıtan Müslümanlara.

Ramazan-ı Şerif ayınızın sizlere ve bütün İslam alemine bereketli sonuçlar getirmesini diliyorum. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.