Takip Et
  • 5 Mayıs 2016, Perşembe

Esas Noktasından

Değerli dostlar, dünkü yazımda usul noktasından düşüncelerimi dile getirdim. Şimdi ise esas noktasından ele almak istiyorum. Türkiye’nin yeni yapılacak olan anayasasında laiklik maddesi olacak mı olmayacak mı? Olacaksa nasıl olacak? Konun kapsamı bu şekilde cereyan etmektedir. Şuanki geçerli anayasa maddesi diyor ki “Türkiye Cumhuriyeti layık demokratik sosyal bir hukuk devletidir” cumhuriyet kurulduğundan bu güne kadar böyle yönetildi 90 yıldan beri Türkiye’miz böyle yönetilirken laiklik adına, demokrasi adına, hukuk adına, sosyal anlayış adına korkunç facialarla karşı karşıya kaldı. Bu zaman diliminde laiklik adına inanan insanlara büyük zulümler yapıldı. Baskı altında hayat yaşattılar. Demokrasi adına bu yıllar geçilirken kaç tane ihtilaller, kaç tane muhtıralar, kaç tane post model darbeler yaşadık. Bunların hepsi demokratik ortamda yaşarken başımıza geldi. Onca zamandan beri hukuk üstünlüğü içerisinde hayat yaşadığımız iddia edilirken, hukukun katledilişine hepimiz şahit olduk. Sosyal bir hukuk devleti içerisinde olduğumuz söyleniyordu, ama yıllarca insanlar fakirlikten intihar ettiler. Tolumun azınlık bir kesimi korkunç boyutlarda refah seviyesi yüksek yaşadı, büyük çoğunluk ise refah seviyesi olarak, ileri bir boyutta düşük bir görüntü de hayat yaşadı. Bunları böyle ifade ettikten sonra, bu kavramlara karşı bir insan olmadığımı ifade etmek isterim. Benim hayat tarzımda siyasal görüşlerinde laiklik, demokrasi hukuk ve sosyal toplumsal ve idari adalet egemen bir unsurdur. Ama bu kavramları kendi doğasındaki orijinalliği içerisinde algılamak zorundayız. Adeta algılamaya mahkûmuz. Zira yanlış algılanan bu kavramları yanlış uyguladık, topluma faturası çok acı çıktı. Laiklik insanların bireysel yaşamlarında istediği inancı düşünmesi ve yaşamasıdır. Kimsenin yaşantısına devletin müdahale etmemesidir. Devletin gerçek laik bir ortamın vatandaşlarına sağlaması temel görevidir. Kişi hangi dine hangi mezhebe, hangi tarikata cemaate inanıyorsa, bu inançlarını özgürce dile getirme, yaşama hakkına sahip olmalıdır. Yani kısacası dinin devlete müdahalesi olmadığı gibi devletinde dine yani dindar insanlara asla müdahale etmemesidir. Bütün dünyada laiklik böyle algılanmıştır. Ama bizim ülkemizde laiklik din düşmanlık şeklinde algılanıp, milyonlarca insana zulüm yapılmıştır. Şimdi 2016 yılında yapılacak anayasa değişikliğinde laiklikle yer olamaz diyenler, doğru bir düşünceye sahip olmayanlardır. Türkiye ve İslam ülkelerinin siyasi tarihini iyi okuyamayan insanlardır. Her şeyden önce anayasada bir madde olarak laikliğin 21. Asır çağdaş ve modern bir tanımın yapılmak zorundadır. Ki ülkeyi yönetenlerin şahsi yorumlarına dahi izin vermemesidir. Yeni anayasa da laiklik maddesi olarak ama dünyanın algıladığı çağdaş, modern inanışlara sağlıklı bir laiklik anlayışı olacaktır. Bizim inancımız Kur’an-ı Kerim’de de “Benim dinim bana, senin dinin sana aittir” demiyor mu?

İşte bütün meselede geçmiş yıllarda uygulanan anti laik, ateistlerin laiklik anlayışı yerine menco özgürlüğü esas alan laiklik anlayışını hayata geçirmeyi uygulamaktadır. İşte günümüzde AKP’lilerin 15 yıldan beri resmen iktidarda bulunmaktadır. Ama 7-8 seneden beri fiili anlayışla iktidardadır. Ve bu uygulamalarıyla gerçek laikliğe dair yürümeyi prensip edinmiştir. İnsanların özgürce yaşayabildiği, düşünebildiği, ifadelendirebildiği bir Türkiye olmaktadır. Bu kolay gerçekleşebilecek bir hadise değildir. Ama şunu söyleyebilirim ki 2023 yılındaki Türkiye dünyanın gıpta ettiği bir ülke haline gelecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. TBMM’deki şekilsel ve giysi gündemi bunun en büyük ispatı olduğudur. Bundan 17 yıl önce TBMM’deki bir bayan milletvekiline yapılan zulüm dünya rekorlar kitabına girmiştir. Bu hanımefendinin adı Merve Kavakçı’dır. Bir bayanı meclisten attıranda seçmene laik ve demokrat geçinen merhum Bülent Ecevit’tir. Türkiye böyle bir laiklik faciasından sonra 2016 yılında gerçek laikliğe geçmiştir. Bunu sağlayan parti AK Partidir. Bunu başaran kişi de Recep Tayyip Erdoğan’dır. Anayasa maddemizin diğer kavramları demokrasi, hukuk, sosyal ve adalet kavramlarıdır.

Bu meselelere girmek istemiyorum, mesele uzamasın diye. Ama laiklikle ve diğer kavramlarla ilgili şu LAİKLEŞMEYİ yazma gereği hissediyorum. Türkiye Müslüman bir ülke yarım yamalak laiklik demokrasi ve hukuk anlayışı ile idare edilmektedir. Ama İslam ülkeleri 2 milyara yaklaşan bir ülkeler topluluğudur. Bunlarım yüzde 90’ında ne demokrasi, ne laiklik, ne de hukuk devleti vardır.

Bu özellikler olmamasına rağmen bu İslam ülkelerinde kan, gözyaşı ve sel vardır. Yani laiklikle yönetilmeyen İslam ülkelerinde her gün yüzlerce masum katledilmekte ve üstelik İslam adına uygulanmaktadır. Türkiye’miz en azından böyle rezaletlerle karşı karşıya değildir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.