Takip Et
  • 6 Temmuz 2018, Cuma

CHP'nin Recep Tayyip Erdoğan'ı üzerine

Sevgili Aydın Denge Gazetesi okurları yukarıda attığım başlıkla kimi kast ettiğimi anında anlamışsınızdır. Tabiiki Muharrem İnce'den bahsediyorum.

24 Haziran seçimlerinde kuşkusuz Muharrem İnce başarılı bir kampanya sonucu %30 rey aldı. Kendi partisi ise millet vekili saçimlerinde %22 rey aldı. Üstelik ittifaklar sonucu bu sayı. Seçimden 10 gün geçti. Ve CHP genel başkanı her gün basını karşısına alarak istifa etmeyeceğini kurultayı toplamyacağını ifade etti.

Muharrem İnce ise olağanüstü kurultayın derhal toplanması gerektiğini ifade ederek Genel merkez bazında atışmalar başladı.

Şimdi meselenin neresinden başlayayım? Şaşırdım kaldım. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu seçim sonucunda hiç kimse istifa et demese ve kurultayı topla demese dahi yapması gereken ilk ahlaki ve siyasi davranış istifa etmesi şeklinde olmalıdır. Şayet siyasetin ahlakı varsa bundan başka hareket tarzı olamaz. Siz 10 seçime gireceksiniz hepsinde partinizi yenilgiye uğratan komutan olarak tarihe geçeceksiniz ve ondan sonra sanki 1. seçimdeymiş gibi demeçler vereceksiniz. Yarabbi ne hallere düştük!

Şunu söyleyeyim açıkça Sayın Kılıçdaroğlu bu saatten sonra asla ve kat'a siyasi ve ahlaki anlamda genel başkanlık yapamaz. Açıkça iddia ediyorum delegeleri 5-6 yıldan beri kendi tesbit ederek kongreye gitmeyebilir. Gidecek olsa dahi kazansa bile asla siyasi anlamda genel başkanlık yapamaz . Çünkü milletimiz onun siyasi kanatlarıni koparmıştır. Kanatlari kopan bir kuş uçabilir mi ? Olacak olan şudur: 2019 seçimlerine kadar genel başkan olarak göreve devam eder mahalli seçimlerde partisinin reyini %15'e indirir. Ve bunun sonucunda solun kendi içinden ikinci bir parti çıkar ortalığı silip süpürür . CHP kendisini kapatmak zorunda kalır olacak olan da budur zaten. Şimdi size bir Türkiye'den bir de İngiltere'den misal vereceğim. Bundan 25 yıl önce muhafazakâr partinin bir genel başkanı vardı. Adı: Margeret Teacher idi. Bu genel başkan girdiği bütün milletvekili ve genel başkanlık seçimlerinde 1. Çıkarak yıllarca başbakanlık yaptı. Bu esnada partisinin genel başkanlık seçiminde %49 rey alarak genel başkan seçildi. Seçildikten istifa ederek şunu söyledi: Ben %49'la asla genel başkanlık yapamam dedi. Hem genel başkanlıktan hem de başbakanlıktan ayrıldı. Sayın Kılıçdaroğlu o zamanlar bürokrat olduğu için bu olayı bilmeyebilir. Ama siyasi danışmanlarının İngiltere olayını ona anlatması lazım. Bunu öğrenirse belki istifa edebilir.

Şimdiki örneğim ise içinden çıktığımız Milli Görüş Siyasi Hareketinden olacaktır. 1995 seçimlerinde Refah Partisi milletvekilliği adaylıklarında yaptığı en başta Aydın vilayeti olmak üzere hatalara rağmen 1. çıkmıştı . RP %22 civarında rey ile 150 civarında milletvekili çıkarmıştı. 1999 seçimlerine girene kadar 28 şubat post-modern darbesine karşı dik ve siyasi davranamayınca Fazilet Partisi kurultaya gitti. Abdullah Gül , Bülent Arınç Erbakan Hocaya rağmen mücadele verdiler. Genel kurul delegelerini merhum Erbakan Hocam seçmesine rağmen Abdullah Gül Recaip Kutana yakın rey aldı. Rakamlar ortaya çıktığı zaman bu rakamlarla Recaip Kutan asla siyasi anlamda genel başkanlık yapamaz demiştim yakın dostlarıma. Daha sonraki 1999 milletvekili seçimlerine girerken Fazilet Partisi yetkililerinin tek kriteri adayların Recep Tayyib Erdoğana yakın olmaması idi. Bütün Türkiye'de buna göre aday belirlenirken Aydın'da ben temaül yoklamalarında karşımda milletvekili olmasına rağmen bütük fark atarak 1. olmuştum. Recep Tayyib Erdoğan ile ileri boyutta yakınlığımı Erbakan hocama intikal ettirdiler. Bunun sonucuda Fazilet Partisi bir daha iktidar yüzü göremediği gibi 20 yıldan beri de faziletin devamı olan Sadeet Partisi bu gidişle siyasette mahşer gününe kadar silinen parti oldu. Faziletteki olayların ve kriterlerin aynı şekilsel benzerliği sayın Kılıçdaroğlu tarafından yapılmaktadır. Aydın'da CHP'nin milletvekili belirlemesi bunun en iyi ispatıdır.

İşte bu 2 olay tarihen sabittir ki Sayın Kılıçdaroğlu bu ülkeyi düşünüyorsa istifa edip yerini yeni bir genel başkana bırakması her şeyden önce ülke menfatinedir. Çünkü Türkiye saygın bir iktidar partisine sahipse yine saygın bir ana muhalefet partisine sahip olmalıdır. Bu saygınlık ülkenin menfatinedir, Türk demokrisisinin yararınadır. Bu olaydan dersini alıp gereğini yapmazsa Sayın Kılıçdaroğlu milletimiz bunu yapar. Siyasi tarihimize baksın, bunun örnekleri çoktur. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.