Takip Et

AYDIN'DAKİ ANTİK KENTLER 14- PRIENE

Priene, Söke’nin eski beldelerinden Güllübahçe yakınlarında ve Samsun (Mykale) Dağı’nın güneyinde bulunmaktadır. Miletli mimar Hippodamus tarafından geliştirilen “grid sistemi” ile inşa edilen Priene’nin kelime anlamı ‘Hisar Yurdu’dur ve; Luwi/Pelasgos dilindeki “Pura/Pria” (Hisar) sözcüğü ile “wana/ana” (sal-yöresi) takısının birleşiminden oluşmaktadır.

Kentin ilk yerleşiminin nerede olduğu belli değildir, MÖ 350 yıllarında bugünkü yerinde yeniden inşa edilmiştir. MÖ 494’te Lade Deniz Savaşı’na Prieneliler 12 gemi ile katılmış ve savaş sonunda İyon donanması kaybedince Milet, Didyma ve Priene yakılıp yıkılmıştır. Deprem ve benzeri sebeplerle 13. yüzyıldan sonra kent terkedilmiş ve sonrasında bugünkü Güllübahçe kasabasının bulunduğu yerde “Samson” adlı bir şehir kurulmuştur. Güllübahçe’nin eski adının Gelebeç olduğu bilinmektedir.

*

Şehir, Miletli Hippodamos’un planına göre kurulmuştur Priene Hippodamos Planı’nın uygulandığı ilk ve en önemli kent olarak da bilinmektedir. Sokaklar birbirlerini dik açılı bir şekilde kesmektedir. Kentte anayollar doğu-batı yönünde yan yollar ise kuzey-güney yönünde uzanmaktadır ve birçoğu merdivenlerden oluşan sokak şeklindedir. Kenti çevreleyen sur duvarları bu plana uyum göstermez, daha çok topografik yapıya bağlıdır.

*

Yüksek sarp bir kayalık üzerinde konumlandırılması kenti saldırılara karşı korunaklı hale getirmiştir. Antik dönemden günümüze ulaşan yapılardan bazıları Athena Tapınağı, Tiyatro, Agora, Zeus Olympos Tapınağı, Bouleuterion, 2 Gymnasion ve Demeter kutsal alanı, Mısır Tapınağı, Büyük İskender’in evi, Bizans klisesi, nekropol ve konut alanlarıdır. Şehrin batıda bir, doğuda iki olmak üzere üç kapısı bulunmaktadır.

*

Kentteki ilk araştırmalar ise 1765 ve 1868-1869 yıllarında İngilizler tarafından yapılmıştır. 1894 yılında ise Berlin Müzesi Eski Eserler Bölümü Müdürü, Von Stradonitz ve Carl Human bölgeye gelerek incelemelerde bulunmuş, 1895’de ise Carl Human bölgede arkeolojik kazı çalışmalarına başlamıştır. Ölümünden sonra 1899’a kadar çalışmaları T. Wiegand devam ettirdi. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.