Takip Et
  • 31 Ağustos 2023, Perşembe

ÖLÜM ÖPÜCÜĞÜ...

Geçen hafta haber kanallarının ağırlıklı konusu, St. Petersburg-Moskova seferini yapan özel bir uçağın Moskova'nın kuzeyindeki Tver Bölgesinde düşmesi idi. On kişinin ölümüyle sonuçlanan uçak kazası günlerce konuşuldu, tartışıldı, analiz edildi ve hala da gündemdeki yerini koruyor

 

Aslında Rusya'da ilk defa bir uçak kazası olmuyor ve bir uçak kazasında ilk defa insanlar ölmüyordu. Yüzlerce insanın ölümüyle sonuçlanan uçak kazaları bile bu kadar gündem olmamışken, geçen hafta gerçekleşen uçak kazasının özelliği neydi de kitlelerin yoğun ilgisini çekmişti, hiç düşündünüz mü?

 

Öncelikle söylemeliyim ki, eğer bir uçak Rus hava sahasında (ve özellikle de Putin'in doğduğu Tver Bölgesinde) düşmüşse ve bu uçağın yolcuları arasında Putin'e karşı başarısız isyan girişiminde bulunan paralı asker şirketi Wagner'in patronu Evgeni Prigojin ve yakın arkadaşları da var ise, söz konusu uçak kazası oldukça önemlidir ve öyle kolayca geçiştirilemez...

 

Konunun derinliklerine inmeden önce Prigojin ve kurucusu olduğu Wagner şirketi hakkında kısa bir bilgi vermekte fayda var;

 

Prigojin daha gencecik yaşlarda hırsızlık başta olmak üzere pek çok suçtan hapse girmiş, uzunca bir süre cezaevlerinde vakit geçirmiş, sicili kötü ve hayli sorunlu bir kişilik olmasının yanında, oldukça zeki ve gözüpek bir adamdı. Putin ile ilk tanışması ise St. Petersburg'da ve Putin'in Petersburg belediye başkan yardımcılığı döneminde oldu. Zaman içinde bu ikilinin dostluğu ilerledi ve Putin Cumhurbaşkanı olunca Prigojin de şirketi vasıtasıyla Kremlin'e yemek hizmeti sağlamaya başladı. İşte bu nedenle Prigojin'e "Putinin Şefi" de denilirdi. Yani sizin anlayacağınız, aslında Putin ve Prigojin iki eski dosttu ve birbirlerine oldukça güvenmekteydiler.

 

2014 yılındaki Donbass savaşında Rus güçlerini desteklemek isteyen Prigojin, aynı yılın Mayıs ayında (Putin'in de bilgisi dahilinde) Wagner paralı asker grubunu kurdu. Wagner grubu kısa sürede büyüdü ve "Putin'in Ordusu" diye anılmaya başlandı.

 

Tahminen 25 bin savaşçısı olduğu bilinen Wagner Grubu, kuruluşunun ardından, başta Arap ülkeleri olmak üzere Afrika ve Latin Amerika gibi dünyanın pek çok istikrarsız bölgesinde Rusya'nın çıkarları doğrultusunda operasyonlar yürüttü. Gene Wagner, Ukrayna-Rusya Savaşı’nın başlamasından sonra Rus cezaevlerinde ne kadar katil, tecavüzcü, yamyam ve soyguncu varsa hepsine sözleşme imzalatıp cepheye gönderdi.

 

Şimdi de gelin hep beraber Prigojin ve yakın arkadaşlarının ölümüyle sonuçlanan uçak kazasına kadar olan hadiseleri kısaca göz atalım;

 

Hemen belirtmem gerekir ki son birkaç aydır Rusya'da olup bitenler sıradanlıktan çok daha ileri safhadaydı.

 

Prigojin, Rusya-Ukrayna Savaşı'nda Rusya Genelkurmay Başkanı ile Savunma Bakanını farklı gerekçelerle ve sıklıkla suçlamış, tehdit etmiş ve Putin'den adı geçen iki ismi görevden almasını talep etmişti. Bütün bunların üstüne Rusya Genelkurmayı'nın Wagner şirketine ait askerlere ordu ile sözleşme imzalamaları hususunda zorunluluk getirmesi Prigojini çileden çıkarmaya yetti de arttı bile. Nihayet 24 Haziran'da (güya) bu iki isme karşı isyan girişiminde bulunan Wagner birlikleri Ukrayna'dan Moskova'nın 200 km yakınına kadar gelmişler, fakat ordunun geri kalan tüm unsurları şehrin girişlerini tutunca ve Belarus Başkanının da isyanı bitirme konusunda araya girmesi ile kalkışmanın “Putin'e karşı olmadığını” açıklayıp geri dönmüşlerdi.

 

Wagner isyanını bir şekilde sonlandırmayı başaran Putin, öncelikle Wagner şirketine ait paralı askerleri Afrika ve Belarus'a dağıttı. Sonrasında ise Wagner'in yapılanmasını incelemeye ve haklarında atılacak adımları tespit etmeye başladı. Putin bütün bunları yaparken de eski dostu olan Prigojin'e güvence vermeyi ihmal etmedi. Putinin güvencesini alan Prigojin ise rahat bir nefes alarak elini kolunu sallaya sallaya ortalıkta gezmeye başladı. Taa ki sözde bir uçak kazasında ölene kadar...

 

Rusya'daki kalkışmadan yaklaşık iki ay sonra Wagner'e ait uçağın düşmesi "intikam" iddialarını güçlendirirdi. Zira Wagner isyanını "vatana ihanet" olarak yorumlayan Putin, daha önceki bir röportaj sırasında bir gazetecinin "Affedilemeyen nedir?" sorusuna "İhanet" cevabını vermişti...

 

Aslında Putin'in "ihanet" söylemi ile, kendine karşı isyan bayrağı açan eski dostu Prigojin'e güvence vermesi ve hatta Onu yükseltmesinin bir tezat oluşturduğu düşünülebilir. Fakat gelinen noktada bu düşüncenin yanlış olduğu, Putin önderliğindeki Kremlin'in bir mafya taktiği ile hareket ettiği anlaşılmıştır.

 

Şimdiye kadar Wagner isyanından daha küçük çaplı isyan ve ihanetlerde hainleri hiç affetmeyen ve değişik yöntemlerle hepsini infaz eden Putin'in Prigojin'i affetmesi asla düşünülemezdi. Bu bağlamda aslında Putin'in Prigojin'e verdiği bir güvence değil, tam tersine bir "Ölüm öpücüğü" idi. Yani o saatten sonra Prigojin artık "yaşayan bir ölü" konumundaydı.

 

Putin devlete ve kendisine isyan eden Prigojin'i yakalayıp hemen öldürme gücüne sahipken bunu yapmamış, isyan girişimi ile uçak kazası arasında geçen yaklaşık iki aylık sürede plan ve hazırlıklar yapmış, sonunda da bir uçak kazası süsüyle Ptigojin'in infazını gerçekleştirmişti. Bir başka deyişle, "İntikam soğuk yenen bir yemek" olduğundan, Putin Prigojin'i sıcağı sıcağına yememiş, intikam için olayın bir nebze de olsa soğumasını beklemişti...

 

Putin Prigojin'i hemen öldürseydi yanlış bir karar vermiş olacak ve toplumun tepkisini üzerine çekecekti. Çünkü Prigojin Afrikada, Latin Amerika'da, Suriye'de ve nihayet Ukrayna'da gösterdiği başarılı çalışmalarla halkın önemli bir kesiminin gözünde kahraman konumundaydı. İşte bu yüzden de Putin Prigojin'i hemen infaz etmeyerek zamanını beklemişti.

 

Bu noktada bir saptama yapmakta fayda var; büyük ülkeler herşeyi affederler, ama ihaneti asla affetmezler. Velevki ihanet edenler ülkesi için geçmişte çok faydalı işler yapmış olsalar bile...

 

Peki bizde durum nasıl?

 

Bizde vatana ihaneti sabit olanlar bile ne yazık ki ellerini kollarını sallaya sallaya ortalıkta gezmekteler, iş dünyasında, sporda, siyasette ve daha pekçok alanda aktif görev almaktalar. Hatta devlet kademelerinde pozisyon işgal edenler bile mevcut. İşte sırf bu nedenle ülkemizdeki idareciler, bürokratlar, hukukçular ve daha pek çok meslek mensubu, asla güvendeyiz diyememekteler. Hainlerle iç içe yaşayan hangi insan kendini güvende hissedebilir ve görevini hakkıyla ifa edebilirki...

 

Son söz Hz. Ali'den gelsin;

 

Herkesi affedin, fakat vatanınıza ihanet edenleri asla affetmeyin..

 

Esen Kalın... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.