Takip Et
  • 1 Şubat 2018, Perşembe

FETÖ TEHLİKESİ GEÇTİ Mİ?

Değerli Okurlarım,

 

Geçen hafta hem anne-babamı ziyaret, hem de kızımın sömestre tatilinden istifade edip birkaç günlüğüne tatil kaçamağı yapmak için Aydın'a gittim. Ankara'ya göre daha sıcak olan Aydın'da az da olsa güneşin tadını çıkarma ve eş dost ziyaretine fırsatım oldu. Dostlarla, Aydın'ın ve Çine'nin durumunu konuştuk uzun uzun. Kahvede abilerimle siyaset üzerine sohbetler ettik. Perşembe günü Çine pazarını gezip alışveriş yaptım ve rastlaştığım dostlarla ayak üstü lafladım.

 

Şahit olduğum birkaç hadise, FETÖ ile yapılan mücadele hususunda doğrusu tadımı kaçırdı. Halkın 15 Temmuz'u ve olanları çoktan unutmuş olduğunu görmek beni gerçekten üzdü. En çok üzüldüğüm de, FETÖ'den dolayı işini kaybeden ve bir süreliğine hapis yattığını öğrendiğim bir delikanlının hala FETÖ sempatizanlığının devam ettiğini müşahede etmem oldu.

 

Bu delikanlı, FETÖ üyeliği sebebiyle kamu görevine son verilmiş ve hapiste yatıp çıkmış. Büyük bir olasılıkla mahkemesi devam ediyor ve hakkında henüz hüküm verilmemiş olabilir. Bu kısmını bilmiyorum açıkçası. Kendisiyle ilgili durumu öğrenince ona şunu sordum; "Seni gerçekten haklı yere işten çıkardıklarını ve hapse attıklarını düşünüyor musun? Bu adamların sohbetlerine devam eder miydin, ya da başka türlü bağlantın var mıydı bunlarla?" Verdiği cevap aynen şuydu:

 

"Kimin haklı olup kimin haksız olduğunu zaman la herkes görecek"

 

Bu cevabı duyunca kan beynime sıçradı. Zira bu sözler, FETÖ elemanı ya da sempatizanlarının söyledikleri klişeleşmiş sözlerdi.

 

Bu cevap üzerine zaten durumu anlamıştım. Ona, " Ben bu sözleri iyi bilirim, seni çok iyi anladım" dedim. Durumunu daha da netleştirmek için ona son bir sorum olduğunu söyleyip şu soruyu sordum;

 

"Amerikadaki hain ve şerefsiz hem beni, hem de ülkemi mahvetti, bir sürü insanı ve aileyi perişan etti" diyebilir misin?

 

Cevap kaçamaktı;

 

"Ben kimseye küfretmem".

 

"Bu bir küfür değil, ama bak ben diyorum, katılır mısın? " dediğimde de, "Katılmam" diye cevap verdi. Ben de iyice hiddetlenip "Delikanlı, sana az bile yapmışlar, sen akıllanmamışsın. Hala aynı yerdesin ve o hainin peşinden gidiyorsun. Seninle konuşacak birşeyim kalmadı." diyerek kendisine yol verdim.

 

Bu hadise bana şunu gösterdi;

 

FETÖ ile yapılan mücadeleye ve verilen cezalara rağmen, satılmış beyinlerde çok fazla bir değişim olmamış. Tehlike büyük ölçüde hala devam ediyor. Katilin cinayet mahalline tekrar gelmesi gibi, bu adamlar fırsatını bulunca aynı hainliği gene yapacaklar. Çünkü, beyinler artık kendi beyinleri değil. İdrak yolları fena iltihaplı. Acırsak, acınacak hale geleceğiz...

 

Peki halk FETÖ konusında duyarlı ve bilgili mi?

 

Gözlem ve sohbetlerimden edindiğim sonuca göre, bu sorunun da cevabı malesef olumsuz. Hatta öyle bilinçsiz olan insanlar gördüm ki, nerdeyse her namaz kılan dindar insanı FETÖ'cü olarak görüyorlardı. FETÖ'den mahkum olan insanlara zulüm yapılıp madur edildikleri kanaati çok yaygındı malesef. Onlara göre bu insanlar sadece namaz kılıp, kurslarda talebe yetiştiriyorlardı. İnsanlardan para toplayıp hayır işlerinde kullanıyorlardı. Gazete dağıtıp insanların bilgilenmesini sağlıyorlardı.

 

Oysa bilmiyorlardı ki bağışladıkları kurbanlarının kesilmediğini; himmet parası diye verdikleri paraların çoğunun yerinde kullanılmadığını; dersanelerden ve gazeteden kazanılan paraların kendilerine silah olarak doğrultulduğunu; ülkelerini satıp yurtdışına kaçan ve şu anda yurtdışında sefa süren ağababalarının harcadıkları paraların o himmet paraları olduğunu...

 

İşte bu yüzden endişeliyim.

 

FETÖ'den yargılanan insanların, hiçbirşey olmamış gibi davranmalarından ve hatta bazılarının tehditkar sözlerinden dolayı sinirliyim.

 

Olayların idrakine ve tehlikenin farkına varamamış insanlar sebebiyle de üzüntülüyüm.

 

Ama inancım şudur ki, yaklaşık kırk yıllık bir tezgahı, milli birlik şuuru içerisinde ve inancıyla 15 Temmuz gecesi geçit vermeyen aziz millet, bu ve benzeri hainlere hiçbir zaman taviz vermeyecektir. Devletim, milletim ve ülkeme göz dikenler, her zaman hakettikleri cevabı alacaklardır.

 

Yeter ki birlik ve beraberliğimizi koruyalım, inancımızı yitirmeyelim.

 

Bu haftaki yazımı rahmetli Mehmet Akif'in şu sözleriyle bitirmek istiyorum:

 

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

 

Muhabbetle kalın sevgili dostlarım... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.