Takip Et
  • 28 Aralık 2017, Perşembe

PİDE KUYRUĞUNDA BEKLEYEN HRİSTİYAN...

Bugünlerde çarşıda, alışveriş merkezlerinde ve piyango bileti satan yerlerde hummalı bir telaş var. En dindar bildiğimiz marketlerde dahi çam ağacı, Noel baba kostümleri, süs malzemeleri satılıyor, kasaplar hindi eti getiriyor, esnaflar işyerini, vitrinlerini farklı şekillerde süsleyerek yılbaşı ve Noel’e hazırlıyor.

 

Bir kısım insanlar yılbaşı akşamı giymek için özel kıyafetler ile o gece yenmek üzere türlü yiyecek ve içecekler alma telaşında, poşetler süs malzemeleri ile dolu ve hatta noel baba kıyafeti satın alanlar bile mevcut.

 

Bütün bu koşuşturmacanın gayesi, gitmekte olan yılı uğurlamak ve yeni gelen yılı karşılamak olarak özetlenebilir. Malum, bizde giden güzelce uğurlanır gelen de iyi karşılanır. Bu davranış kültürümüzden kaynaklanmaktadır.

 

Buraya kadar herşey çok güzel ve gayet masum görünüyor değil mi? İşte tam da bu noktada birkaç soru sormak istiyorum;

 

Acaba, ülkemizdeki Hristiyan vatandaşlarımız da dahil olmak üzere, Hristiyan dinine mensup olan Avrupalı, Amerikalı ya da dünyanın diğer yerlerinde yaşayan insanlar da aynı sebepten mi yılbaşı kutlaması yapıyorlar?

 

Ya da olaya farklı bir bakış açısıyla bakalım;

 

Siz hiç Ramazan Ayında pide kuyruğunda bekleyen bir Hristiyan gördünüz mü?

 

Bir başka soru;

 

Kudüs gibi bir sorunumuz varken, sırf Müslüman oldukları için binlerce insan işkence ve zulüm görürken, Müslümanlara ait olmayan bir kutsal günün Müslümanlarca kutlanması neyin nesi? Hem de içkili programlarla...

 

Bütün bu sorulara, dilimin döndüğü kadar cevaplamaya çalışacağım bu haftaki yazımda.

 

Cevaplara ilk sorudan başlıyalım isterseniz;

 

Hristiyan alemi için noel ve yılbaşının dini bir anlamı vardır. Türkçe’de yanlış olarak yılbaşı kutlamasıyla özdeşleştirilen noel, Latince’de “Tanrı’nın doğum günü” anlamına gelen ve Hz. Îsâ’nın doğum günü kutlamasını ifade eden “dies natalis” teriminin Fransızca karşılığıdır. Günümüzde Christmas, Batı Hristiyanları tarafından 25 Aralık tarihinde kutlanmakta ve Julian takvimine dayanan 1 Ocak’taki yılbaşı eğlenceleriyle birleştirilmektedir.

 

Burda şu soru akla gelebilir; bir Müslüman Hz. İsa'nın doğum gününü kutlayamaz mı?

 

Öncelikle Hz. İsa'nın doğum günü tam olarak bilinmemektedir. İkincisi de, hiçbir peygamberin doğum günü içkili sofralarda kutlanamaz. Bu nedenle, bunu söyleyenler ya kendi kendilerini kandırıyor ya da takıyye yapıyor.

 

O halde, bize ait olmayan bir günün bizim tarafımızdan canhıraş bir şekilde kutlanmaya çalışılması niye? Bu gibiler Peygamberimizin, "Her kim ki bir kavme benzemeye çalırsa, o kişi onlardandır" hadisini de mi hiç duymadılar? "Domuz eti yemek hristiyanlara mahsus bir şeydir, biz Müslümanlar domuz eti yemeyiz" diyenlere ne oldu? Domuz eti nasıl ki bize haramsa, Hristiyanlara ait olan yılbaşı kutlamaları da bize haramdır. Arada fark yok...

 

Gelelim ikinci sorunun cevabına;

 

İşim gereği dünyanın bir çok ülkesinde ve özellikle de Avrupa'da çok bulundum. Bir kaç defa da Ramazan ayında bu ülkelerde bulunmak zorunda kaldım ve bu durum benim için büyük ızdıraptı. Ülkemizde Ramazan aylarında olan o manevi havadan eser bulamadım. Bu ülkelerdeki hiçbir Hristiyan, Müslümanların kutsal ayıdır, ya da bayramıdır diye bir telaşe içerisinde olmaz bu aylarda. Yani Müslümanların kutsalı umurlarında değildir. Niye olsun ki? Kendi dinlerine ait olmayan, Müslümanlar için kutsal olan günlerden Hristiyanlara ne? Ama malesef, hiçbir Hristiyan yılbaşında bizim ülkemizde yabancılık çekmez. Niye çeksin ki, her yer cıvıl cıvıl ve bir Hristiyan ülkesinden hiç te farkı yok. Karış araya kutsal Noelini de, yılbaşını da kutla...

 

Ülkemizde de yaşayan bir sürü Hristiyan vatandaşımız var. Bunlar için de Ramazan ayı hiç kutsal değildir mesela. Bu nedenle de Ramazan ayında pide kuyruğunda sıra bekleyen hiçbir Hristiyan göremezsiniz. Çünkü, kutsal olan Ramazan ayı Müslümanlara aittir.

 

O halde, "Sizin dininiz size, bizim dinimiz bize". Kutsalları iyi bilmek lazım...

 

 

Gelelim son sorunun cevabına;

 

Ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde son zamanlardaki en önemli gündem maddelerinden biri Kudüs. Üç büyük din için de kutsal kabul edilen Kudüs, Yahudi devleti İsrail'in başkenti yapılmaya çalışılıyor. Buna karşı çıkan binlerce Filistinli ve diğer milletlere ait Müslümanlar ise bu uğurda öldürülüyor, yaralanıyor ya da zulüm görüyorlar. Arakan'da, sırf Müslüman oldukları için, zalimlerin elinde inim inim inleyen binlerce Müslüman var. Nihayet, dünyanın başka pek çok yerinde, Türk ya da Müslüman kimlikleri sebebiyle kötü muamele gören insanlar mevcut.

 

Böylesine bir ortamda bırakın yılbaşı kutlamayı, bize ait olan bir kutlamayı bile yapmamak lazım aslında. Bizim kültürümüzde üzüntülü günlerde kutlama ya da eğlence yapmak yoktur. Hele çalgılı-çengili ve içkili kutlama ise hiç yapılmaz. Eğer Müslümanlar kardeş ise, kardeşimiz zulüm ve işkence altındayken kutlama ve eğlence düzenlemek bize yakışmaz. Bu hem onlara, hem kendimize, hem de dinimize saygısızlıktır.

 

Konunun özeti şudur değerli okurlarım;

 

Ömür sermayesinden geçen bir yılın sonunda, öz benliğimizi unutarak, bizim değerlerimizle örtüşmeyen tutum ve davranışlar sergilemek bir Müslümana asla yakışmaz. Sevap-günah, hayır-şer konularında muhasebe yapılması gereken saatlerin, emek harcamadan zengin olmak arzusuyla kumar, piyango gibi şans oyunlarıyla heba edilmesi ve içkili masalarda geçirilmesi ne kadar da üzücüdür.

 

Yüce Rabbimiz, ömrümüzün kalan kısmını geçen kısmından daha hayırlı ve bereketli yaşayabilmeyi bizlere nasip eylesin. Hesabını veremeyeceğimiz bir hayat yaşamaktan hepimizi muhafaza eylesin.

 

Muhabbetle kalın...

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.