Takip Et

İÇİMİZDEKİ BAHAR

Sultan Nevruz günü canlar uyanır,

Hal ehli olanlar nura boyanır.

Muhip olan bugün ceme dolanır,

Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.

Pir Sultan ABDAL’ın bu dizeleri ile başladım yazıma zira BAHAR denen o neşeli, cıvıltılı, çiçekli böcekli, yeşilli, allı, morlu, tomurcuklu, yenileyici aya girmiş bulunmaktayız. 21 Mart ile birlikte Nevruz’u da geride bırakmış durumdayız. Sizlere uzun uzadıya Nevruz bilgisi yazmak yerine içimizdeki bahardan dem vurmak isterim bu yazıtımla…

Bu aralar DOWNTON ABBEY isimli bir dönem dizisi izliyorum. İngiltere’nin aristokrat ailelerinden birine ait malikânede yaşayan kişilerin hayatını konu alan bir dizi. 1914 birinci dünya savaşı yıllarını anlatan bölümlerini izlerken savaşın her millet için aynı duyguları canlandırdığına, özellikle milliyetçilik anlayışı ile birlik olma halinin kendiliğinden geliştiğine bir dizi aracılığıyla da olsa tekrar vakıf oldum. Ayrıca, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, dünyanın değiştiği, değişmeye de devam ettiği vurgusunun sıklıkla yer aldığı bu dizide, günümüzde de sürekli bir değişimde olduğumuzun, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığının, kötücül senaryoların her daim kol gezdiğinin gerçekliği beni düşünmeye sevk etti.

Evet, her dönem kötü, sarsıcı, yok edici, değiştirip dönüştürücü, yepyeni çağlar açıcı pek çok olay yaşamış insanlık. Bu kimi zaman bir doğal felaket, kimi zaman hastalık, kimi zaman savaş, kimi zaman dünyaya yön veren bir buluş ile gerçekleşmiş. Demem o ki yaşam öyle bir dinamik ki asla yerinde saymıyor. Kötü olarak görülen olaylar dahi benim inancıma göre gelişime, varlığın bir üst forma sıçrayışına sebebiyet veriyor.

Ülkemiz hatta dünya pek çok tartışma ile cebelleşip duruyor. Ülkemizin ekonomi, hak, adalet, özgür düşünce gibi kavramlarla imtihanı bitmiyor. Yaldızlı görüntüler sergilense de bu manada yaşanan acılar bu görüntülerle maalesef kamufle olamıyor. Bahar bunun neresinde diyeceksiniz ve haklısınız. Bahar bizim bakış açımızda. Dünya yaşamını bir sarmal olarak düşünürsek, sürüp giden bu sarmalda her ne olursa olsun hayatın kendi düzenini, yolunu bulduğunu göreceğiz. Bugüne kadar yaşanan tarihi olaylar da bunun kanıtı.

Yeni bir yaşam sıçrayışı ile karşı karşıya olduğumuz fikrindeyim. Bu sıçrayışın insan zihninin dehlizlerini aydınlatacağını, doğru bilinenlerin doğrulunu yitireceğini, varoluşa bambaşka anlamlar yükleyeceğini düşünüyorum. Dünyada hayat bulmuş insan organizmasıyız. Hayatta kalmak için hepimizde var olan donatılar neredeyse aynı. Dolayısıyla, hepimiz aynı haritaya sahibiz ama maalesef yolu sürmek herkesin karı değil. Dolayısıyla, bilgiye, dönüşüme açılan bu yolda kalıplaşmış bir bilinçle mevcut haritayı okuyamayız. İşte burada devreye içimiz giriyor. İçe dönerek başlattığımız yolculuk bize özümüzü gösterecek şüphesiz. O özde bulduğumuz da bize diyecek ki “Varlık bilinçtedir.” . İşte bu söz ile sarsıldığımızda gördüklerimizin, bize sunulan her maddi değerin, her doğrunun her yanlışın manasızlaştığını anlayacağız.

Bilinçte buluştuğumuz baharın, içimizde renk cümbüşüne dönüşüp, tüm insanlığa sağanak olarak yağması umuduyla... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.