Takip Et

SADE BİR UMUT “GÜNEŞ ÜLKESİ”

Sadelik deyince aklınıza ne geliyor? Gösterişten uzak bir yaşam, ihtiyaç dahilinde sahip olunan metalar, hep daha fazlasını istemelerin olmadığı arınmış bir benlik, nefsin tutsaklığından sıyrılmış özgür bir ruh, minimalist bir şekilde sürdürülen hayat.... Benim sadelik anlayışım bu.

Bu sadelik anlayışında birleşen kişiler olarak okadar azız ki... Mevcut sistem her bir hücremize öylesine işlemiş durumdaki, sürekli almaya endeksli bir yaşamı tüketiyoruz. Buna mecbur bir haldeyiz belki de. Çevremde sıkça gördüğüm en basit örneklem ile; normal standartta bir eve, arabaya sahip oluyoruz ama bu yetmiyor daha yüksek standartta daha gösterişli bir eve ya da arabaya sahip olup kendimizi sahip olduklarımızın arkasına gizleyip onların gücü ile güçlü, donanımlı ve başarılı olduğumuzu ilan ediyoruz herkese. Mülkiyetimizde olan her menkul, gayrimenkul mal ile büyük bir hazza varıyor, toplumsal statümüzü bu sayede güçlü kılıyoruz.

İnandığımız dini öğretiler hep, mütevazi hayat süren Peygamberlere, din alimlerine, erenlere atıfta bulunup, esas olanın zihni, ruhu ve gönlü beslemek olduğunu bunu kendimize yol edinmemizi örgütlerken bizler neden hep şatafatın peşinden koşup kendimizi vazgeçilmez, muhteşem, asil görüyoruz. Şekle olan bu tutku insanı ne yazık ki hayatta var olma gayesinden uzaklaştırıp itaatten haz alan, metaya tapan sefil bir ruha çeviriyor.

“Güneş Ülkesi” isimli bir kitap okudum. Tommaso Campanella tarafından kaleme alınan bu eser ütopik bir ülkeyi tanımlıyor. Mülkiyetin olmadığı, güç, sevgi ve akıl tarafından ülke yönetiminin paylaşıldığı, matematik, fen, teknoloji, felsefe, astroloji gibi bilimlerin hakim olduğu, toplumsal faydayı esas alan idealize edilmiş bir ülke burası. Düşünün bu ütopik eseri Campanella, 17. yüzyılda hapishanede yazmış. Eleştirdiğim yönleri de oldu kuşkusuz ama en nihayetinde insana, sade bir yaşamın sürdürülebileceği umudunu veriyor.

Malum, Ramazan ayındayız ve yine Ramazan’ın sadece aç kalmak olarak yorumlandığı, maksadının anlaşılmadığı, görkemli sofraların kurularak sadeliğin, nefs terbiyesinin hiçe sayıldığı görüntülere şahitlik ediyoruz. Gerçeği kavramak adına daha çok bilgi sahibi olmamız gerektiğine yani okuyup anlayarak gelişime açık olmamız gerektiğine inanıyorum. İnsan olmanın esasını anlamakla zihni ve kalbi bir yola çıkarak, sadeliğin hazzına varan Güneş Ülkesi’ni var etmek umuduyla.... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.