Takip Et

ARDIÇ DÖNGÜSÜ

Ardıç ağacı ve ardıç kuşu hikayesi ile karşılaştığımda çok etkilendim. Bu gerçeklik, doğanın döngüsüne, uyumuna, kendini kendisiyle var etme yetisine, her canlının birbirine bağlı oluşuna çok iyi bir kanıttı. Bir ağaç düşünün, bu ağacın tohumundan tekrar hayat bulması, yuvasını üzerinde inşa eden küçücük bir kuşun varlığına bağlı. İsmini ev sahibi ağaçtan alan küçücük Ardıç Kuşu, bu şifalı ağacın meyvesini yiyor, sonra Ardıç Kuşunun sindirim sisteminde tohumun kabuğu çatlıyor, dışkısıyla atılan tohum toprakla buluşup çimleniyor, bu sayede yeni ardıç ağaçlarının hayat bulmasını sağlıyor. Mucize diyoruz ya işte her gün umarsız hayatımızda, gözümüzün önünde yaşanan onlarca mucizeden biri de bu Ardıç Döngüsü.

Ardıç Ağacı, Şaman Türkleri’nde, Alevi/Bektaşi kültüründe de önemli bir yere sahip. Dileklerin dilendiği, tütsüsünün tekkelerde kullanıldığı, şifa özelliği de olan değerli bir ağaç.

Yaşadığımız daha doğrusu sistemsel olarak yaşamaya bir nevi mecbur kılındığımız hayat, bizi doğadan koparmak için çırpınıp duruyor. Büyük plazalarda çalışanların, mola anlarında rahatlayıp, stres atmaları için bu plazaların bodrum katlarında sanal doğa formları oluşturulduğunu, eğitimli, kültürlü, hali vakti yerinde zavallı insancıkların sanal ağaçlar, börtü böcekler, kuş sesleri, akarsu sesleri ile bodrum katlarında kendilerini kandırıyor olduğunu öğrenince nasıl tepki vereceğimi bilemedim. Beyaz yakalı kölelik miydi bu yoksa çırpınıp durduğumuz hayatta, varmak istediğimiz o son nokta mı?

Maalesef kendimizi teknolojiden arındıramadığımız, teknolojiden kaçamadığımız bir çağdayız. Gittikçe hızlanan bir gelişimin, değişimin içindeyiz. Genetik kodlarımızda, atalarımızdan miras olan doğa hep var olsa da değişimin, teknolojinin önünde duracak gücümüz ne yazık ki yok. Üstelik büyük çoğunluğumuz özellikle de çocuklar bu gelişimden epey memnun ve hatta daha fazlasını istiyorlar.

Yine de kendimce mutluyum. En azından hâlâ doğaya hayranlıkla bakabiliyorum, doğanın mucizelerini görebiliyor, şaşırabiliyorum. Dilerim bizler de Ardıç Kuşları gibi hayata katkı sunan birer mucizenin sebebi olabiliriz.

“Tabiatın döngüsü insan denen varlığın ruhunda da tekrarlanır. Bitki çiçek açar ki arılar gelip meyve vermesini sağlasınlar. Meyvenin ürettiği tohumlar yeniden bitkilere dönüşür, onlar da yeniden çiçek açar, arıları çağırır, arılar bitkiyi dölleyerek meyve vermesini sağlar ve bu döngü ilelebet sürer gider. Çiçek açmak istiyorsanız arıların sizden beslenmesine belki sizi biraz olsun tüketmesine müsaade etmek durumundasınız.” Paulo Coelho 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.